19 Ocak 2008 Cumartesi

KENDİNİ TANIMAK

KENDİNİ
TANIMAK
Yayınlayan
Haberci (
2018 okuma)

Galip BARAN - Bilinçolog HABİTAT Bilinç, Sencillik ve Yolsuzlukları Önleme Kozaları Kolaylaştırıcısı
Yıllardır yapmakta olduğum, birkaç kişinin fiilen/aktif olarak, yüzlerce kişinin fikren/düşünsel anlamda parçası / öznesi olduğu “okul dışı eğitim” çalışmalarımızda karşılaştığım “kendini tanıma” konusunda yaptığım literatür araştırmasında yararlandığım kaynaklar bu konuda yol almakta olduğumu gösterdi.KAYNAKLARDoç. Dr. Kurtuluş Dinçer/Liseler için FELSEFE /Doğan Yayıncılık/ Say. 18:Eğitimle aydınlanmış kişi, felsefi bilgiye ulaşmış kişidir. ”Varsayımları aşa aşa asıl olana varan” kişidir. Ancak bu kişi “bütünü, bütünlüğü görebilir”. “Türlere ayırmayı bilir, aynı türden olanı başka başka, başka olanı da aynı türden görmez.” Eğitimle aydınlanmış kişinin, felsefi bilgiye ulaşmış, bütünü, bütünlüğü görebilen kişi olduğunu söyledik. Peki, nasıl bir bilgidir felsefi bilgi? Bütünü, bütünlüğü görebilmek ne demek?Bu sorunun yanıtını, Sokrates’in ünlü “Kendini tanı” öğüdünde buluruz. Felsefi bilgi kendini bilmekle, kendini tanımakla ilgilidir; insanın olanaklarının bilgisidir. Burada tür olarak insanın olanakları söz konusudur. Yani insanın kendini gerçekleştirmesi, bu olanakların bilgisine, felsefi bilgiye bağlıdır. Bu olanaklar insanın dışında değil, kendindedir.Burhan Yılmaz / Bilinmeyen Mevlana / Kozmik Yayınları/ Say. 98- 105: “Kendini bilmek, Rabbini bilmek, Tekâmül etmek,” varlıkların üç ana gayesidir. Kendini bilmeyenin Rabbi kendisidir. Kendine, kendi realitesine tapar. İnsanlığın uyanmadan kendine tapıcılığı terk etmesi mümkün değildir. Kendisini beğenmiş egoist insan çaba harcamaz. Ama ıstıraptan da kurtulamaz. Istırap, temelde bir kontrol mekanizmasıdır. Nefsaniyet ile mücadele etmek maksatlı ıstırabı doğurur. Bu yolda harcanan çaba iç özgürlüğe götürür. “Kendini bilen Rabbini bilir” deriz de nasıl kendimizi bileceğimiz konusunda ortaya konan yüzlerce görüş ve düşünü karşısında bocalar dururuz. Herkes kendini bilmekten bahseder. Hatta Antik Yunan’da Delf Mabedi’nin kapısında bile “Kendini Bil!” yazmaktadır. İlahi bir düstur olarak, bütün dinler bu konuda hem fikirdirler.Ergün Erikdal / Evrensel İnsan / Ruh ve Madde Yayınları / Say. 13-14-184-184/185- 292: KENDİNİ BİLME YOLUNDA ÇALIŞMAK“Kendini Bilme”, son nefesimize kadar sürecek bir çalışmadır. Kendini bilme çalışmasında her attığımız adım bir öncekini aşacağı için, başarınızın da sınırı yoktur. Yani her seferinde daha başarılı olabilirsiniz. “Bu işte başarılı oldum, bu işi başardım, üstesinden geldim,” diyerek diplomanızı alabileceğiniz bir çalışma değildir bu.Kendini bilme çalışmasının, nefsine hâkim olma yani ağırlıklardan kurtulma çalışması olduğunu hatırdan hiç çıkartmamak lazımdır. Sahip olduğumuz türlü kişilikler arasından kendimize ait öz kişiliğimizi, ne toplumdan ne insanlardan, ne de herhangi başkan bir şeyden korkmadan, çekinmeden, yaratmamız ve yaşamamız gerektiğini unutmamak gerekir.İnsanın sık sık kendini hatırlama süreci içersinde bulunması, bu çalışma için çok faydalıdır. Bu, eşkoşmanın olmaması demektir. Yaşam içersinde olayların içersinde kaybolur, onlarmış gibi oluruz, eşkoşarız. Bu, kendimizi hatırlamamıza ve kendimizi bilmemize de engel olur.HEDEF İDRAK KAPASİTESİNE BAĞLIDIR“Kendini bilmek” huyunuzu suyunuzu, nasıl bir insan olduğunuzu öğrenmek manasında değildir. Bu ifade “varlığınız hakkında öz bilgilere sahip olmak” anlamına gelmektedir. Yani kendimize, ”Kimim? Neyim? Ne yapıyorum? Bütün bu çalışma, uğraşma ve didişmelerin sebebi nedir? Yeryüzünde niçin yaşıyorum?” gibi sorular sormalı ve bu bilgileri elde etmeye çalışmalıyız. Ancak bu şekilde, hayatın önümüze çıkarttığı çatal yollardan hangisine gitmemiz gerektiği konusunda daha isabetli kararlar verebiliriz.KENDİNİ GÖZLEMEK VE HATIRLAMAK“Kendini gözlemek” ve “kendini hatırlamak” kavramları “Kendini Bilme” çalışmalarında çok önemli bir yer tutarlar. “Kendini Bilme”nin ilk basamağı, “Ben uyumakta olan bir insanım, çoğu kez uyuyorum, yaptığım işin, nereden gelip nereye gideceğinin farkında bile değilim,” demeyi gerektirir. Çünkü insan, söylediğinin, baktığının, işittiğinin farkında değildir. Kendini neye konsantre etmişse sadece onu görür, işitmek istediğini işitir, dinlemek istediğini dinler, hangisi işine gelirse. Bunun dışındaki şeyler onun için yoktur. Demek ki, kendini, bilmenin ilk şartı, uyumakta olduğunu fark etmektir ki, bu da büyük bir şeydir. Peki, uyumakta olduğumuzu nasıl anlarız? Bu öyle kolay bir mesele değildir; yavaş yavaş adım adım gitmek gerekir.Sadece kendisine karşı sorumluluk hisseden; kendisine karşı bir görev duygusu içinde olan insanın, başkalarına karşı bir görevi olamaz! Onu da bırakın, insan kendisine karşı sorumlu olduğunun bile farkında değildir. Çünkü eğer kendisine karşı gerçekten şuurlu bir egoizma ile yaşasa, kesinlikle başkasına zarar vermez. Çünkü bilir ki, başkasına verdiği her zarar dönüp dolaşıp kendisine gelecektir. Yere attığı çöp sonunda kendi yolunun pislenmesine sebep olacaktır. Ama egoistik bir insan çöpten kurtulmak için onu sokağa atıverir ve o an için çöpten kurtulur. Ama şuurlu bir egoist bunu yapmaz. SOKRATES VE KENDİNİ TANIMA KAVRAMI:Louis-Andre Dorion / Sokrates / Dost Kitabevi Yayınları / Say. 62:Sokrates’e göre; Sorumlu bir politikacı olabilmek için insanın kendisini çok iyi tanıması gerekmektedir. “Kendi” kavramı; sahip olunan şeyleri, ruhun sahip oldukları (erdemler), bedenin iyelikleri (sağlık, güzellik, güç) ve dışsal sahip olunanlar (zenginlik, zafer) (biçiminde üçe ayıran doktrinle sıkı bir ilişki içinde) olup, Sokrates’in etik anlayışında belirleyici rol oynar. Sokrates diğer ikisinden değil, her zaman ruhun sahip olduklarından söz eder. Ancak bedenin sahip olduklarıyla dışsal iyelikler, kayıtsız koşulsuz bir biçimde daha üst bir sahip olunanın; daha açığı ruhun iyeliğindeki bilginin/erdemin emrinde olmalıdırlar. Sokrates, “erdem zenginliklerden gelmez, ama tüm zenginliler erdemden gelir” diyor.Yukarıdaki kitapları gözden geçirdikçe, başta da işaret ettiğim üzere, kendimi tanıma konusunda küçümsenemeyecek bir yol almış olduğumu düşünüyorum. Daha açık söylemek gerekirse, o kitaplarda kendimi buluyorum. Bu sonucu, yine başta sözünü ettiğim “okul dışı eğitim” çalışmalarımıza borçluyum. Bu satırları okuyanlar, kendilerini tanıyıp tanımadıklarını anlayabilmek için yukarıda bölümlerini aktardığım kaynaklardan yararlanabilirler. Kendilerini tanıyanların, bu hedefe varmada nasıl bir yol izlediklerini, hangi yöntemi uyguladıklarını, ne gibi işlerle iştigal ettiklerini merak ediyorum.Amacım alternatiflerden haberdar olmak 16. 12. 2007Galip BARANBilinçologHABİTAT Bilinç, Sencillik ve Yolsuzlukları Önleme Kozaları Kolaylaştırıcısı

Hiç yorum yok: