31 Aralık 2012 Pazartesi

"yeni yılınız" kutlu olsun!...

31 Aralık 2012 Pazartesi


BİLİNÇHANE; Bodrum/TURGUTREİS




Muğla ili, Bodrum İlçesi - TURGUTREİS, Bilinç Üniversitesi "BİLİNÇHANE"si ve Kurucu Rektör Sayın GALİP BARAN; 31 Aralık 2012

20 Aralık 2012 Perşembe

MEB SUNUMU

BİLİNÇOLOG GALİP (DİĞERKÂM) BARAN’IN;
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
“HAYAT BOYU ÖĞRENİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NDE”
18 ARALIK 2012 GÜNÜ YAPTIĞI SUNUM

 
RESİM: Soldan Sağ'a: Mustafa Nevruz SINACI (Bilinç Üniversitesi), Galip BARAN (Bilinç Üniversitesi), Coşkun AKCAN (MEB), Şevket ALP (MEB), Ömer Yusuf ŞEKERCİ (MEB), Emine AVŞAR (Bilinç Üniversitesi), Ali AKYOL (MEB), Resimleyen: İsmet SEYHAN (Bilinç Üniversitesi)

KÜRESEL ISINMA

“Bilgi Çağı İnsanı”, bilinçsizce yaşadığı için;
Ozon tabakası delindi.
Buzullar eridi.
Yağmur Ormanları tükendi.
Türler azaldı.
Gezegenimiz yaşanamaz hale geldi.
“Bilgi Çağı İnsanı” ektiğini biçmeğe başladı.
Küresel ısınmanın durması, gezegenimizin yaşanabilirliğini sürdürebilmesi için;
“Bilgi Çağı İnsanları’nın” bilinçlenmesi gerekiyor.

“BİLGİ ÇAĞI İNSANI’NIN”,  
BİLİNÇLENMESİ İÇİN ÖNERDİĞİM YÖNTEM

Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlâkı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, bazıları yerel, bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, “devletin iş yükü”nü aşağı çekmeyi öngören çalışmaları yaparken, yaşam biçimim kökten değişti:
“Yasa bağımlısı” oldum.
Diğerkâm kişilik edindim
Kendimi tanımağa başladım.
“Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları yaratandan ötürü sevme” ilkelerini özümsedim. Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
“Bilgi Çağı”nı aştığımın, bilinç konusunda otodidakt (özöğrenimli) olduğumun farkına vardım. Kendimi Bilinçolog olarak tanımladım.

Otodidakt olurken edindiğim birikimi, “Bilgi Çağı İnsanları” ile paylaşmak, onların da otodidakt olmalarına yardımcı olmak istiyorum.

İşte bu nedenle bilinç konusunda “usta öğretici” belgesi’ne ihtiyacım var.

AY’A AYAK BASMA

Bir “Bilgi Çağı İnsanı” olan Neil Armstrong, Ay’a ayak bastığında: “Benim için küçük, ama insanlık niçin büyük bir adım” dedi…
“Bilgi Çağı İnsanları”nın otodidakt olduklarında insanlığın atacağı adım’ın büyüklüğünü hayal bile edemiyorum.

BİR AÇIKLAMA:

Bilgi Çağı İnsanı’nın bilinç kavramını “İnsan’ın kendisini, olup biteni anlama, algılama, farkına varma yetisi” şeklinde tanımladığı görülüyor.
Ben bu tanımı sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim. Ete, kemiğe büründürdüm. Somutlaştırdım.
BİLİNÇ FORMÜLÜ

Bilinç = Z (zaman) x Ç2 (çabanın karesi)
Bilinci basamakları sonsuza uzanan bir merdiven olarakj düşünebiliriz.

BİLİNÇ SÖZCÜĞÜ’NÜN YANLIŞ KULLANIMLARI

Bilinç sözcüğü fiil olarak kullanıldığında nesne almamalıdır.
“Kasıtlı”, “maksatlı” yerine “bilinçli olarak” ve “farkındayım” yerine “bilincindeyim” denilmemelidir.

OTODİDAKT KİŞİ

Çevreyi kirletmez, kirletemez (Çevre Bilinci)
Aşırı tüketmez, tüketemez (Tasarruf Bilinci)
Trafik kurallarını ihlâl etmez, edemez (Trafik Bilinci)
Vergi kaçırmaz, kaçıramaz; kul hakkı yemez, yiyemez (Vergi Bilinci)
Eş deyişle, yolsuzluk yapmaz, yapamaz, bu kadarla kalmaz yolsuzluk yapanlarla mücadele etmekten kendisini alamaz.
Bilinci, otodidakt’ın davranışlarında tezahür eder.


Bilinç Üniversitesi Kurucusu,
Yasa Bağımlısı ve Mükemmel’i arayan adam
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) BARAN

TEL: 0252 382 34 77 / (GSM) O535 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)  Kuruluş amacı:  “Güçlünün haklı olduğu” değil, “haklının güçlü olduğu”, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.

18 Aralık 2012 Salı

Türkiye'de bir ilk; "BÜYÜK YÜRÜYÜŞ"

TÜRKİYE'DE BİR İLK!...
'yurttaşlığa çağrı' yürüyüşü...
Trafik kurallarına uyulması ve sigara kullanımının azaltılması için 11 Mayıs 2001 günü, sabah saat: 08.00’de Bodrum Belediye Meydanından; Öğrenci ve vatandaşlar tarafından alkışlar arasında uğurlandı ve yürüyüşüne Eskort eşliğinde başladı. Ankara'ya yürüyüşü 54 gün süren Galip Baran’ın sağlık problemleri sebebiyle bir hafta mola verdiği Ayvalık'tan ayrılarak, yeniden yollara düştü.
"Yurttaşlığa Çağrı" adını verdiği…
Trafik kurallarına uyulması ve sigara kullanımının azaltılması için Bodrum'dan Ankara'ya yürüyen Galip Baran, sağlıkproblemleri sebebiyle bir hafta mola verdiği Ayvalık'tan ayrılarak, yeniden yollara düştü.
*
"Yurttaşlığa Çağrı" adını verdiği yürüyüşüne kaldığı yerden devam eden Baran, bu şekilde kamu oyu oluşturmayı hedeflediğini söyledi. Ayvalık'tan hareket etmeden önce Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliği'nde polislerle çay içip sohbet eden Galip Baran, İstanbul Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nden 1978 yılında emekli olduktan sonra, kendisini toplumun eğitilmesine adadığını ifade etti.
*
Aynı zamanda Habitat Koordinasyon Birimi üyesi olan Baran, Bodrum'dan başlattığı ve İzmir, ÇanakkaleTekirdağ,İstanbul, Kocaeli, BursaEskişehir'den sonra Ankara'da son bulacak "Yurttaşlığa Çağrı" yürüyüşü sırasında, yolda karşılaştığı insanlara, "Arkadaş kırmızıda dur", "Durmayanları da durdur", "İyi bir vatandaş ol" şeklindeki sloganlarla sesleniyor. (Porttakal.com > Haber Arşivi > Haziran 2001)
Son güncelleme: 05 Haziran 2001
***
Bodrum'dan yaya yola çıkan çevreci Çanakkale'ye ulaştı
ÇANAKKALE (İHA) - Halkı trafik konusunda eğitmek ve çevre bilincini yaygınlaştırmak amacıyla 1 Haziran'da Bodrum'dan yola çıkan 70 yaşındaki çevre gönüllüsü Galip Baran, Çanakkale'ye geldi.
*
Çanakkale'de ilk olarak Aygaz Kavşağı'nda, trafik kurallarına uymayan vatandaşları elinde bulunan yazıyla uyaran Galip Baran, ardından valilik önünde yerden izmarit topladı. Yolculuğunun Ankara'da sona ereceğini hatırlatan Baran, "Eylemime 'Yurttaşlığa Çağrı Yürüyüşü' adını verdim. Amacım topluma trafik kurallarına uyma alışkanlığı kazandırıp, çevre temizliğini öğretmek. Buradan Tekirdağ'a geçeceğim. Ondan sonraki güzergahım da İstanbul, Kocaeli, Bursa, Eskişehir ve Ankara olacak" dedi.
*
Sırtındaki çantasında da çeşitli çevreci mesajlar içeren pankartlar taşıyan Baran, sigaranın kötü bir alışkanlık olduğunu, toplumda herkesin bu alışkanlıktan uzak kalmasını istediğini söyledi. Baran, "Önemli olan cezaların artırılması değil, halkı eğitmek. Ben de gittiğim her yerde halkı çevre temizliği, sigaranın zararları ve trafik kuralları konusunda bilgilendirmeye çalışıyorum" diye konuştu. (İHA) 

15 Aralık 2012 Cumartesi

GALİP BARAN ::: ULUSA SESLENİŞ



L U S A    E S L E N İ Ş 

Ey, özümden çok sevdiğim ulusum!

Yasaları biliyorsun ama, örneğin, Trafik Yasası’nın “yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl etmeyi, bu yolsuzluğu yapmayı ihmal etmiyorsun…

1990 yılında kamusal, (yani sana ait) alanda izmarit toplayarak başlattığımız; çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, milli servet, iş ahlâkı (Ahi’lik), imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda sürdürdüğümüz, bana deli denilmesine yol açan, BENİ UYANDIRAN çalışmaları yaparken “yasa bağımlısı” oldum.

Bir “yasa bağımlısı” olarak, o günden bu yana, yasaları ihlâl etmeni, yolsuzluk yapmanı önlemek için bıkmadan, usanmadan çalışıyorum…

Farkında değilsin ama, işte o çalışmaları yaparken: (a) “Yurdu ve milleti öz’den çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedim. (b) Diğerkâm, yani; başkalarına (yani sana) yararlı olmaya çalışan / kendi yararından çok başkalarını (yani seni) düşünen / başkalarının iyiliği (yani senin iyiliğin) için elinden geleni esirgemeyen / başkalarına (yani sana) iyilik yapmayı yaşam ve ahlâk felsefesi yapan bir insan oldum…

Ey, özümden çok sevdiğim ulusum!..

Ne zaman UYANACAKSIN, “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini ne zaman özümseyeceksin?

Ne zaman; başkalarına (yani kendisine) yararlı olmaya çalışan / kendi yararından çok başkalarını (yani kendisini) düşünen / başkalarının (yani kendisinin) iyiliği için elinden geleni esirgemeyen / başkalarına (yani kendisine) iyilik yapmayı yaşam ve ahlâk felsefesi biçiminde benimseyen bir insan olacaksın?

Ne zaman, “yasa bağımlısı” olacak, Trafik Yasası’nın, “yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralı”nın çiğnenmesini önleyecek ve  damarlarındaki ASİL KAN’ın hakkını vereceksin?..


Bilinç Üniversitesi Kurucusu,
Yasa Bağımlısı ve Mükemmel’i arayan adam
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) BARAN

TEL: 0252 382 34 77 / (GSM) O535 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)  Kuruluş amacı:  “Güçlünün haklı olduğu” değil, “haklının güçlü olduğu”, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.

12 Aralık 2012 Çarşamba

İnsan ve Bilinç!..

İNSAN VE BİLİNÇ

İnsanlar, bilinç kavramının öneminin farkında-ayırdında değiller.
Bilgi ve bilinç sözcükleri onlar için eş anlamlı.
Bilgili olanlar, bilinçli olduklarını sanıyorlar. Yanılıyorlar…
Bir zamanlar ben de onlar gibiydim.
Oysa bilinçlenmek ÇABA ister:
Bilinç = Zaman X Çaba’nın karesi
B = Z X Ç2
Ayrıca, bilinç SORUMLULUK içerir.
İnsanın bilinci davranışlarında yansır, tezahür eder.

BİLİNÇLİ BİR İNSAN:

Çevreyi kirletmez, kirletemez… (Çevre Bilinci)
Aşırı tüketmez, tüketemez… (Tasarruf Bilinci)
Trafik kurallarını ihlâl etmez, edemez.. (Trafik Bilinci)
Vergi kaçırmaz, kaçıramaz; kul hakkı yemez, yiyemez.. (Vergi Bilinci)
Eşdeyişle, yolsuzluk yapmaz, yapamaz..

Felâket olarak tanımlanan “iklim değişikliği”, “Bilgi Çağı”nda gerçekleşti. (Ozon tabakası delindi, buzullar eridi, yağmur ormanları tükendi, türler azaldı)
İklim değişikliğinin sorumlusu bencil (hodkâm) bir varlık olan insandır.
Hodkâm varlık ektiğini biçmeye başlamıştır.
İklim değişikliğine DUR denilecekse, felâket önlenecekse, insan değişmek, diğerkâm bir varlık olmak, “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” diyerek çalışmak zorundadır.
James Aldrin, yıllar önce Ay’a ayak bastığında “Benim için küçük, ama insanlık için büyük bir adım” demişti…
İnsan diğerkâm bir varlık olduğunda James Aldrin’in hayal dahi edemeyeceği büyüklükte bir adım atmış olacaktır.

Bu bağlamda geliştirdiğimiz slogan:
“Dünyayı kurtarmak istersen EĞER;
Diğerkâm olmak YETER!..”

BİLİNÇ konusunda yaptığımız çalışmalar, düzenlediğimiz etkinlikler, buzdağının görünen kadarı gibidir.

Bilinç Üniversitesi Kurucusu Bilinçolog
Galip (Diğerkâm) BARAN

TEL: (0252) 382 34 77/ (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:

(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)  Kuruluş amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.

30 Kasım 2012 Cuma

BARAN’IN BAŞBAKAN’A İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI

BARAN’DAN BAŞBAKAN’A İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI
Turgutreis Belediye Başkanı Mehmet DİNÇBERK tarafından desteklenen (yasa bağımlısı) GALİP (DİĞERKÂM) BARAN, Türkiye’nin bilgi çağını aşıp, bilinç çağını açması yolunda başlattığı çalışmaların Ankara-Kızılay ayağındaki uygulamasında Başbakan Recep Tayyip Rrdoğan’ı “bu projede” birlikte çalışmaya davet etti.
*
Recep Tayyip Erdoğan                                                              Ankara: 27 Kasım 2012
Başbakan
Konu:  Ülkenin bilinç konusunda “usta öğretici”, “yasa bağımlısı” Fahri Trafik Müfettişi ihtiyacı,
Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
Ben, bilinç konusunda “usta öğretici”, “yasa bağımlısı” bir Fahri Trafik Müfettişiyim.
Trafik kurallarına uyuyorum, uymayanları uyarıyorum. Görevimi yapıyorum. “yasa bağımlısı” bir Fahri Trafik Müfettişi olarak böyle davranmak zorundayım. Aksi takdirde; görevimi yapmamış, savsaklamış ya da ihmal etmiş olurum.
Bilinç konusunda “usta öğretici”, “yasa bağımlısı”,  Fahri Trafik Müfettişi sayısı yeterince arttığında yalnız trafikte değil, çevre, vergi yasalarını ihlâl eden, (kul hakkı yiyen), yolsuzluk yapan insan sayısı da radikal şekilde azalacaktır...
Türkiye’nin, çevrenin kirletilmediği, aşırı tüketimin yapılmadığı, sağlığa aykırı alışkanlıkların edinilmediği, verginin kaçırılmadığı (kul hakkının yenmediği) iş ahlâkına saygı gösterildiği, (Ahi’lik ilkelerinin ihya edildiği), İmar Yasası’na aykırı işlerin yapılmadığı, her şeyin devletten beklenmediği bir ülke olabilmesi için; başta Başbakan olmak üzere, Bakanların tümünün bilinç konusunda “usta öğretici”, “yasa bağımlısı” ve Fahri Trafik Müfettişi olmaları gerekiyor…
Diyelim ki; herkes yasalara uydu, buna en çok kim sevinir? Elbette İçişleri Bakanı..
Diyelim ki; herkes çevreyi korudu, buna en çok kim sevinir? Elbette Çevre Bakanı,
Diyelim ki; herkes vergisini, kendisine hizmet olarak döneceği inancıyla ödedi, buna elbette Maliye Bakanı çok sevinir…
Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
Bu anlayıştan hareketle, sizi ve hükümet üyelerini Kızılay Meydanı yaya geçitlerinde yıllardır tekrarlamakta olduğumuz “Trafik Kurallarına Uyalım, Uymayanları Uyaralım” sloganının uygulamasında yer almağa davet ediyorum.
Saygılarımla.
NOT: Yayalarla ilgili trafik ışıkları ile donatılmış kavşaklar, bilinç konusunda “usta öğretici”, “yasa bağımlısı” Trafik Müfettişi olmak isteyenlerin kurs görecekleri “demokrasi dershanesi’dir”.
Bilinç Üniversitesi Kurucusu/ Bilinçolog/ Galip Diğerkâmbaran
TEL: (0252) 382 34 77/ (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)  Kuruluş amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.
EK: Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 24.09.1998 tarih ve 5822 Sayılı hakkımdaki yazısı
ADRES: Yalı Mahallesi, 4076 Sokak   No: 5/2  Turgutreis- BODRUM
***
28 KASIM 2012 "ANKARA/KIZILAY-DEMOKRASİ MEYDANI" UYGULAMA VE EYLEM FOTOĞRAFLARI












20 Kasım 2012 Salı

EĞER!...


EĞER,

‘BİLGİ ÇAĞI’NIN “OZON TABAKASINI DELEN BUZULLARI ERİTEN, YAĞMUR ORMANLARINI TÜKETEN, TÜRLERİ AZALTAN BİR CANAVAR” OLMAKTAN VAZ GEÇİP;
“BİLİNÇ ÇAĞI İNSANI” 
OLMAK VE DÜNYAYI KURTARMAK İSTERSEN…
İŞE;
MUHAMMET ALİ’NİN DEYİŞİYLE,
“DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLECEK GÜCÜ İÇİNDE”, BENCİLEYİN KEŞFETMEKLE BAŞLAMAN
YETER!..

Galip Diğerkâmbaran
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.

9 Kasım 2012 Cuma

SADAKAT VE AND !.......

ATATÜRK VE CUMHURİYET’E
SADAKAT…
Ata’m!..
ATATÜRK ÇİÇEĞİ
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe “durmadan, bıkmadan, korkmadan ve yılmadan” yürüyeceğine AND içenlerdeniz…

Çok daha az zamanda, çok daha ileri, iyi ve büyük işler yapacağımızı; kurduğun Cumhuriyet’in “Bilinç Çağı”na iblâğ ve halkın bunu idrak ederek; “Muasır Medeniyetler” seviyesine ulaşması ve dahi “Muasır Medeniyetler Seviyesini” aşmasını sağlamak için çalışacağımızı bilmeni isteriz…

Kırmızı Şapkalılar Platformu Temsilcisi
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Galip Diğerkâm Baran

TEL: (0252) 382 34 77/ (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b) Kuruluş amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.

4 Ekim 2012 Perşembe

Apdurrahman Dilipak'ın "İşin esrarı: Her işin bir sırrı vardır.." adlı makalesine açılım, yorum, katkı ve cevap..

SAYIN APDURRAHMAN DİLİPAK,
"Bu iş hal­kın du­yar­lı­lı­ğın­dan ön­ce dev­le­tin ko­nu­nun üze­ri­ne git­me­si ile çö­zü­le­bi­le­cek bir iş ola­rak önü­müz­de du­ru­yor." DİYORSUNUZ...
İYİ DE, "DEVLET" DEDİĞİNİZ NE Kİ?
DEVLETİN UNSURU ASLİSİ "İNSAN"DIR...
VE "İNSAN" BENCİL (HODKÂM) BİR VARLIKTIR
"İNSAN" NE KADAR MÜKEMMELSE "DEVLET" DE O KADAR...
DEMEK Kİ, ASLOLAN "İNSAN"IN DEĞİŞMESİ "SENCİL" (DİĞERKÂM) BİR VARLIĞA DÖNÜŞMESİDİR.
BEN DE "BENCİL" (HODKÂM) BİR VARLIKTIM... DEĞİŞTİM... "SENCİL" (DİĞERKÂM) BİR VARLIK OLDUM...
DEĞİŞİRKEN GELİŞTİRDİĞİM "DİĞERKÂMLIK ANDI" EKLİDİR...
DİĞER TARAFTAN, YÜCE (!) TBMM'İZ ANAYASA'YI DEĞİŞTİRME, TELAŞI, KAVGASI, HEYECANI İÇİNDE ÇALIŞIYOR (!)...
HAVANDA SU DÖVÜLÜYOR...
BEN, MECLİS BAŞKANLARINDAN KÖKSAL TOPTAN'IN DOĞUŞ GRUBU'NUN YOLSUZLUK YAPAN  BAŞKANI, BAŞBAKANIN YAKIN DOSTU, TÜRKİYE'NİN DÖRDÜNCÜ ZENGİNİ FERİT ŞAHENK'E TBMM HİZMET ÖDÜLÜ VEREN O MECLİSİN YÜCE DEĞİL CÜCE OLDUĞUNU İDDİA EDİYORUM...
TBBMM'NİN YÜCE, GERÇEKTEN YÜCE OLABİLMESİ İÇİN ÜYELERİNE, BENCİLEYİN DİĞERKÂM OLMALARINI ÖNERİYORUM...
DİĞERKÂM OLMAK İSTEYEN MECLİS ÜYELERİ, İŞE, YUKARIDA SÖZÜ EDİLEN "DİĞERKÂMLIK ANDI"NDA DİLE GETİRİLEN  İŞLERİ YAPARAK BAŞLAYABİLİRLER...
 ASLINDA, BU, GÜNÜMÜZÜN DEĞİL ECDADIMIZDAN MİRAS ALDIĞIMIZ BİR SORUN...
ŞÖYLE Kİ; BURASI, HOCAM NASRETTİN'İN DEYİŞİYLE, PARAYI VERENİN DÜDÜĞÜ ÇALDIĞI ÜLKE, TÜRKİYE...
ANLAŞILAN O Kİ, BENCİLLİKTEN (HODKÂMLIKTAN) KURTULABİLMEK İÇİN "REDDİ MİRAS" YAPMAMIZ GEREKİYOR...
Bilinçolog /"yasa bağımlısı" Galip Diğerkâmbaran
Bilinç Üniversitesi (1)
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
(1)     Bilinç Üniversitesi’nin
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.
----------------------
Kime: Zeki Kentel, Galip Baran
İşin esrarı Her işin bir sır­rı var­dır..
Es­rar dün­ya­sı ise "sır­lar"la do­lu­dur. Onun için o bit­ki­ye "es­rar" adı ve­ri­lir..
Bu iş biz­de çok es­ki­le­re da­ya­nır. Hat­ta "Haş­ha­şi­ler" di­ye bir ha­re­ket de var­dı. Haş­ha­şi­ler, Ha­san Sab­bah'ın 1090 yı­lın­da Ala­mut Ka­le­si'ni al­ma­sıy­la ku­rum­sal­laş­mış ve Sel­çuk­lu­lar'la boy öl­çüş­me­ye ka­dar da işi var­dır­mış­lar­dı.. As­lın­da Af­yon çi­çe­ği aşa­ğı Me­zo­po­tam­ya'da M.Ö 3400 yı­lın­dan be­ri ye­tiş­ti­ril­mek­te­dir.. Gü­nü­müz­de Af­yon'un küs­pe­sin­den ve ya­ğın­dan ya­rar­la­nı­lır. Af­yon Al­ko­lo­id fab­ri­ka­sı bir dö­nem ABD ile ara­mız­da cid­di so­run­la­ra yol aç­mış­tı.. Ya­ni bu ko­nu öte­den be­ri ba­şı­mı­zın be­la­sı­dır.. Bi­lin­di­ği ka­da­rı ile de 5500 yıl­dır bu böl­ge­de ye­tiş­ti­ri­lir.
Tür­ki­ye'de Haş­haş/Ero­in üre­ti­mi, ilaç en­düst­ri­si için dev­let kont­ro­lün­de ya­pı­lır.. Af­yon'un adı onun için Af­yon'dur.. Çün­ki Af­yon ta­rı­mı Af­yon yö­re­sin­de ya­pı­lır..
Es­ki­den yay­gın ola­rak bir de Tü­tün üre­ti­mi var­dı. El­ham­dü­lil­lah on­dan kur­tu­lu­yo­ruz..
Tür­ki­ye­de es­rar ka­çak ola­rak üre­ti­lir.. Ero­in ise Af­ga­nis­tan üze­rin­den İran yo­lu ile, Tür­ki­ye ya da Irak-Su­ri­ye üze­rin­den Av­ru­pa'ya ge­çer..
Af­yon sa­kı­zı Tür­ki­ye'de iş­le­nir ve toz ha­lin­de Av­ru­pa'ya ge­çer..
İşin il­ginç ya­nı, Af­ga­nis­tan ve Irak Ame­ri­ka'nın kont­ro­lün­de. İn­gi­liz­ler de ora­da. Pe­ki na­sıl olu­yor da bu ero­in Af­ga­nis­tan'dan İran'a, ora­dan Tür­ki­ye'ye ve Irak'a gi­re­bi­li­yor?
He­men söy­le­ye­yim, İran'da cid­di bir uyuş­tu­ru­cu ma­fi­ası var. İdam fi­lan kar et­mi­yor ve İran'da genç­ler ara­sın­da uyuş­tu­ru­cu cid­di bir so­run.. Ya­ni Ero­inin İran'a gi­ri­şi bir so­ğuk harp yön­te­mi.. İran'ın du­ru­mu bu açı­dan Tür­ki­ye'den da­ha kö­tü.. Uyuş­tu­ru­cu biz­den da­ha ucuz İran'da ve is­te­yen için mal'a ulaş­mak da­ha ko­lay, ce­za­lar da­ha ağır da ol­sa!
Tür­ki­ye ve İran ara­sın­da so­run ya­şan­sa da İran Ma­fi­ası ile Türk Ma­fi­ası can ci­ğer ku­zu sar­ma­sı.. İran'dan Tür­ki­ye'ye cid­di bir ka­ra pa­ra gi­ri­şi de var za­ten. Ya­ni iki ül­ke ara­sın­da­ki ka­yıt dı­şı iş iliş­ki­le­ri, ka­yıt al­tın­da­kin­den da­ha az de­ğil.. İran da Aze­ri gar­daş­lar eyi ça­lı­şı­yor..
İran'da­ki genç­li­ğin du­ru­mu, özel­lik­le de al­kol, uyuş­tu­ru­cu ve fu­huş ko­nu­sun­da biz­den iyi de­ğil.
Tür­ki­ye'ye gi­ren ero­in, 28 Şu­bat dö­ne­min­de Tür­ki­ye'den Av­ru­pa'ya ge­çiş­te, ba­zı du­rum­lar­da as­ke­ri he­li­kop­ter­ler­le bi­le ta­şın­dı­ğı ol­muş.. Po­lis araç­la­rı ile, am­bu­lans­la, şe­hid ce­na­ze­si­nin ta­bu­tun­da.. Ye­ter ki ko­mis­yo­nu­nu ver.. O gün­ler­den ge­li­yo­ruz ve o kad­ro­la­rın ço­ğu ha­la iş­le­ri­nin ba­şın­da, kol­tuk­la­rın­da otu­ru­yor.
"Kıs­me­tim" ola­yın­da or­ta­ya çık­tı, uyuş­tu­ru­cu yük­lü ge­mi­ye sa­hil mu­ha­fa­za es­kort­luk ya­pı­yor, var mı böy­le bir şey.. İtal­ya'ya NA­TO tat­bi­ka­tı­na gi­den de­ni­zal­tı ile ero­in ta­şı­mış­lar..
Koç Mü­ze­si'nde­ki de­ni­zal­tı­ya öğ­ren­ci­le­rin zi­ya­re­ti sı­ra­sın­da pat­la­tıl­mak üze­re bom­ba yer­leş­ti­ren­ler bu­nu da ya­par­lar..
Ge­çen gün Za­man ga­ze­te­si Di­yar­ba­kır-Bin­göl ara­sın­da­ki kır­sal böl­ge­de uç­suz bu­cak­sız Ke­ne­vir tar­la­la­rı ile do­lu ol­du­ğu­nu ya­zı­yor­du..
Bu me­ret bir haf­ta­da eki­lip ha­sat edil­mi­yor.. O tar­la­la­rın sa­hip­le­ri de bel­li.. İHA'la­rı­mız var, uy­du­la­rı­mız var, Bli­va­nis va­di­sin­de ir­ti­ca­cı av­cı­lı­ğı­na çı­kan­lar sa­vaş uçak­la­rı ile gö­zet­le­me ya­par­lar­ken, bin­ler­ce dö­nüm­lük es­rar tar­la­la­rı­nı "gör­me­dim, duy­ma­dım, bil­mi­yo­rum" di­ye­bi­lir­ler mi?
Ma­rul tar­la­la­rı mı on­lar!.
Bu es­rar­la­rın pa­ra­sı­nın ne­re­ye git­ti­ği bel­li. 500 ton iş­len­miş es­rar­dan söz edi­li­yor. Bun­la­rı ba­vul­la ta­şı­mı­yor­lar her­hal­de.. Ne­re­de stok­la­nı­yor bun­lar, na­sıl ta­şı­nı­yor, kim­ler alı­yor ve na­sıl da­ğı­tı­lı­yor. Ta­mam ora­da bu iş­ler olu­yor da, bun­lar bü­yük şe­hir­ler­de pi­ya­sa­ya ar­ze­di­li­yor. Bu ka­dar mal bü­yük şe­hir­le­re ge­ti­ri­lip da­ğı­tı­lır­ken na­sıl kim­se gör­mü­yor.
MİT ne ya­pı­yor, em­ni­yet is­tih­ba­ra­tı ne ya­pı­yor, Nar­ko­tik şu­be ne ya­pı­yor?
FBI uyuş­tu­ru­cu ile ulus­la­ra­ra­sı mü­ca­de­le ba­ha­ne­si ile gel­di Tür­ki­ye'ye, on­lar da mı gör­mü­yor, duy­mu­yor, bil­mi­yor­lar..
Bu işin ar­ka­sın­da dev­le­tin için­de bi­ri­le­ri ol­ma­dan bu iş­ler ol­maz. Bu işin bir de ulus­la­ra­ra­sı ar­ka pla­nı ol­ma­lı.. Çün­ki bu mal­la­rın bir kıs­mı da yurt dı­şı­na gi­di­yor.
Yurt dı­şı­na çı­kış ka­nal­la­rı bel­li. Ha­va, ka­ra, de­niz ve de­mir­yo­lu.. O za­man güm­rük ka­pı­la­rı, ha­va­alan­la­rı, li­man­la­rın cont­rol al­tı­na alın­ma­sı la­zım..
Ve ta­bi cid­di bir is­tih­ba­rat fa­ali­ye­ti ge­rek­li.
Me­se­la Bul­ga­ris­tan bu işin ne­re­sin­de. Bul­gar Maf­ya­sı bu ko­nu­da de­ne­yim­li. De­rin bağ­la­rı var.. Bul­gar Ma­fi­ya­sı Rus Ma­fi­ası ile bir­lik­te ça­lı­şı­yor.. Er­me­ni Ma­fi­ası, Yu­nan Ma­fi­ası da işin için­de.. PKK za­ten işin için­de de, Mu­ha­be­rat da bu işin için­de, Lüb­nan da. Bun­lar işin için­de olur da MOS­SAD ol­maz olur mu?
Uyuş­tu­ru­cu genç­li­ği­mi­zi mah­ve­di­yor, ay­nı za­man­da bu kap­pa pa­ra te­rö­re gi­de­rek kar­şı­lı­ğı­nı bir de kan ola­rak ödü­yo­ruz. Üre­ti­ci ise bu gay­ri ah­la­ki ser­ve­ti­ni, fu­huş­ta, ba­tak iş­ler­de de­ğer­len­di­ri­yor. Ya­ni uyuş­tu­ru­cu baş­ka fe­la­ket­le­ri de te­tik­li­yor be­ra­be­rin­de..
Bu iş hal­kın du­yar­lı­lı­ğın­dan ön­ce dev­le­tin ko­nu­nun üze­ri­ne git­me­si ile çö­zü­le­bi­le­cek bir iş ola­rak önü­müz­de du­ru­yor.
Si­ya­si­ler ve bü­rok­rat­lar, sa­de­ce yap­tık­la­rı­nın değil, yap­maları gerekir­ken yap­madık­larının da hesabını verecek­ler. Selam ve dua ile..
------------------------------------------
Abdurrahman DİLİPAK

1 Ağustos 2012 Çarşamba

''Trafik dede''

''Trafik dede'', 
fahri trafik müfettişi oldu
   
Vatandaşların trafik kurallarına uymaları için özellikle 1996 yılından sonra
Bodrum'da başta trafik olmak üzere çeşitli konularda yaptığı eylemlerle tanınan 80 yaşındaki Galip Baran'a fahri trafik müfettişi belgesi verildi.
Galip Baran, Otogar Kavşağı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, 1990 yılından beri başta trafik olmak üzere, çevre, tüketim, sağlık, vergi, iş ahlakı, milli servet ve ihmal gibi konularda vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla çalışmalar yaptığını söyledi.
Vatandaşların trafik kurallarına uymaları için özellikle 1996 yılından sonra çalışmalarını artırdığını anlatan Baran, çalışmalarını sadece Bodrum ile sınırlı tutmayıp İstanbul, Ankara, Konya, Çorum ve Antalya gibi illerde de çalışma yürüttüğünü kaydetti.
Muğla İl Emniyet Müdürlüğü'ne yaklaşık 2 yıl önce fahri trafik müfettişi olmak için başvurduğunu belirten Baran, ''Emniyet Müdürlüğü başvurumu değerlendirmiş ve kabul etmiş. Bizden trafik kurallarına uymayanlara yakalanma duygusu uyandırmamızı istediler. Kurallara uymayanlar için caydırıcılık yaratmamız istendi'' dedi.
Baran daha sonra üzerinde ''sağdan lütfen'', ''yeşili bekle lütfen'' yazılı dövizler taşıyarak, kavşakta vatandaşları trafik kurallarına uymaları konusunda uyardı.
Bu sırada kırmızı ışıkta geçen Şakir Sarı isimli turist rehberini durduran Baran, Sarı'yı kurallara uyması konusunda uyararak dövizleri taşıttı.
Sarı ise yaptığı hatanın cezasını çektiğini belirterek, Baran'ı takdir ettiğini söyledi. Bu sırada çevredeki turistler de Baran'a destek verdi.
Baran daha sonra üzerinde, ''Yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralını ihlal ediyorsan demokrasi kavramından bihaber, bencil ve bilinçsiz bir varlıksın bilesin'' yazılı kağıtları yayalara ve sürücülere dağıttı.       01.08.2012  

O, ARTIK TRAFİK MÜFETTİŞİ!

80 Yaşındaki Galip Baran'a Fahri Trafik Müfettişi Belgesi Verildi
Bodrum'da başta trafik olmak üzere çeşitli konularda yaptığı eylemlerle tanınan 80 yaşındaki Galip Baran'a fahri trafik müfettişi belgesi verildi.
Kaynak : AA, 31 Temmuz  2012 Salı - 13:29
Galip Baran, Otogar Kavşağı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, 1990 yılından beri başta trafik olmak üzere, çevre, tüketim, sağlık, vergi, iş ahlakı, milli servet ve ihmal gibi konularda vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla çalışmalar yaptığını söyledi.
Vatandaşların trafik kurallarına uymaları için özellikle 1996 yılından sonra çalışmalarını artırdığını anlatan Baran, çalışmalarını sadece Bodrum ile sınırlı tutmayıp İstanbul, Ankara, Konya, Çorum ve Antalya gibi illerde de çalışma yürüttüğünü kaydetti.
Muğla İl Emniyet Müdürlüğü'ne yaklaşık 2 yıl önce fahri trafik müfettişi olmak için başvurduğunu belirten Baran, ''Emniyet Müdürlüğü başvurumu değerlendirmiş ve kabul etmiş. Bizden trafik kurallarına uymayanlara yakalanma duygusu uyandırmamızı istediler. Kurallara uymayanlar için caydırıcılık yaratmamız istendi'' dedi.
Baran daha sonra üzerinde ''sağdan lütfen'', ''yeşili bekle lütfen'' yazılı dövizler taşıyarak, kavşakta vatandaşları trafik kurallarına uymaları konusunda uyardı.
Bu sırada kırmızı ışıkta geçen Şakir Sarı isimli turist rehberini durduran Baran, Sarı'yı kurallara uyması konusunda uyararak dövizleri taşıttı.
Sarı ise yaptığı hatanın cezasını çektiğini belirterek, Baran'ı takdir ettiğini söyledi.
Bu sırada çevredeki turistler de Baran'a destek verdi.
Baran daha sonra üzerinde, ''Yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralını ihlal ediyorsan demokrasi kavramından bihaber, bencil ve bilinçsiz bir varlıksın bilesin'' yazılı kağıtları yayalara ve sürücülere dağıttı.
Muhabir: Gökmen Yüce
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu 

PROF. DR. SÜLEYMAN ATEŞ’E MEKTUP

Prof. Dr. Süleyman Ateş
Vatan Gazetesi
Sayın Süleyman Ateş
Birkaç gün önce arşivimi karıştırırken bulduğum, 24. 10. 2004 tarihli Vatan Gazetesinde yer alan “cennet, gerçek iman ve eylemle kazanılır” başlıklı makalenizde, özetle:
“ Her peygamber, Allah’a şirksiz, ahirete şeksiz inanan ve Salih amel yapan her ilâhi din mensubunu cennetle müjdelemiştir. Ama insanların bencilliği, ilâhi mesajın geniş ufkunu daraltmış, her din mensubu yalnız kendilerinin cennete gireceğini iddia etmiştir.
Hemen her surede vurgulanan genel prensip, Allah’a inanıp Salih amel yapanlar, dünya ve ahiret mutluluğuna ereceklerdir. Hiç kimse bu ilâhi yasayı değiştiremez” şeklindeki ifadelerinizin yer aldığını gördüm.
Sayın Süleyman Ateş,
Ben çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, beni bilinçlendiren, bencillikten (hodkâmlıktan) kurtaran, “diğerkâm kişilik” kazandıran çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti: 

*     “Yasa bağımlısı” oldum.
*      Kendimi tanımağa başladım.
*     Çocuklukta içtiğimiz AND’ımızda yer alan “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim.
*   Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
*   “Bilgi Çağı”nı aştığımın, bilinç konusunda uzmanlaştığımın, Bilinçolog olduğumun farkına vardım...
Sayın Süleyman Ateş,
Bencil (hodkâm) varlıklar  olan (yukarıda sayılan alanlardaki çalışmaları yapmağa başlamazdan önce benim de bir ferdi olduğum) “Bilgi Çağı” insanları felâket olarak tanımlanan “iklim değişikliği”nin sorumlusudurlar. Bu insanlar, bilinçsizce sürdürdükleri yaşam biçimleriyle (ki ben de bu çalışmaları yapmağa başlamazdan önce onlar gibi yaşıyordum) ozon tabakasını delerek, buzulları eriterek, yağmur ormanlarını tüketerek, bazı türleri yok ederek bu gezegeni yaşanamaz hale getirdiler.
Ben, bu gezegenin sakinlerine, bu gezegende, bundan böyle, nasıl yaşamaları gerektiğini (yukarıda sayılan alanlardaki çalışmalarımla) göstererek anlatmağa çalışıyorum… Bu işi hakkını vererek yapabilmek için “insanüstü” sayılabilecek bir çaba harcıyorum… Beni takdir ettiklerini söylüyorlar, “herkes senin gibi olsa” diyorlar… Ancak iş “benim gibi olmak”a gelince, türlü mazeretlere sığınıyorlar…İpe un seriyorlar…
Sorun, bana göre, insanların “kibirli varlıklar” oluşlarından kaynaklanıyor…
SORULARIM:
(a)  Başta sözü edilen, beni bencillikten (hodkâmlıktan) kurtaran, “diğerkâm kişilik” kazandıran çalışmalar “salih amel” sayılır mı?
(b)  İnsanların “kibirli varlıklar” oldukları görüşüme katılır mısınız?

Saygılarımla.
Bilinç Üniversitesi kurucusu
Yasa bağımlısı / Bilinçolog / Galip Diğerkâmbaran

Bilinç Üniversitesi’nin,
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Amacı:  “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu” bir dünya düzeni kurmak.

17 Temmuz 2012 Salı

Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR'a cevap ve "yabancılara mülk satışı" hakkında açıklamadır!...

Re: SUUDI KRALININ SEVDA TEPESI TUTKUSU, DEVAM EDIYOR !!!‏...
ÇOK SAYIN VE ÇOK DEĞERLİ KÖRPINAR HOCAM,
YABANCILLARA TOPRAK SATIŞINA KARŞI ÇIKANLARA SORUYORUM: SAHİP ÇIKTINIZ MI Kİ?..
ÇIKTIYSANIZ; BU DENİZLERİN, GÖLLERİN, NEHİRLERİN, OVALARIN DAĞLARIN HALİ NE ?
BAKARSINIZ ONLAR DEĞERİNİ BİLEMEDİĞİMİZ TOPRAKLARA SAHİP ÇIKARLAR...
HATTA NASIL SAHİP ÇIKILACAĞI  KONUSUNDA BİZ DERS DE VEREBİLİRLER...
HANİ ŞU "ANDIMIZ"DA YER ALAN "YURDU VE MİLLETİ ÖZDEN ÇOK SEVME İLKESİ" VAR YA...
İŞTE O İLKEYİ ÖZÜMSEMEYİ BAŞARABİLSEYDİK, DENİZLERE, GÖLLERE, NEHİRLERE, OVALARA, DAĞLARA, SATMAK ZORUNDA KALDIĞIMIZ TOPRAKLARA SAHİP ÇIKARDIK...
ADALET SORUN OLMAZDI, BU KADAR ÇOK POLİSE, SAVCIYA, HAKİME GEREK KALMAZDI, HAPİSHANELER TARİHE KARIŞIRDI... DAHASI, "YURTTA BARIŞ" OLURDU...ATATÜRK'ÜN RUHUNU ŞAD EDERDİK...
ŞU DA VAR  Kİ, İNSAN BENCİL (HODKÂM) BİR VARLIKTIR... BENCİL (HODKÂM) BİR VARLIĞIN O İLKEYİ ÖZÜMSEMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR...
DİĞER TARAFTAN, BENCİLLİK (HODKÂMLIK) KADER DEĞİLDİR...BEN SÖZÜ EDİLEN İLKEYİ ÖZÜMSEDİM...
O İLKEYİ ÖZÜMSEMEMİ SAĞLAYAN ÇALIŞMALARI YAPARKEN GELİŞTİRDİĞİM "DİĞERKÂMLIK ANDI" EKLİDİR...
SAYGILARIMLA.
Bilinç Üniversitesi Kurucusu/Atatürk bağımlısı/ yasa bağımlısı/ Bilinçolog/ Galip Diğerkâmbaran
Bilinç Üniversitesi’nin,
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Amacı:  “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu” bir dünya düzeni kurmak.
From: Mustafa Nevruz SINACI, Sent: Monday, July 16, 2012 7:32 PM, To: galipbaran.wlw, Subject: SUUDI KRALININ SEVDA TEPESI TUTKUSU, DEVAM EDIYOR !!!
ESAS MESELE 
VE "EN BÜYÜK YOLSUZLUK" BUDUR!...........
DEĞERLİ İLGİ VE BİLGİLERİNİZE........
SUUDİ KRALININ SEVDA TEPESİ TUTKUSU, DEVAM EDİYOR !!!
Hiçbir ulus yoktur ki etik esaslarına dayanmadan yükselebilsin.(24.12.1919, Kırşehir)
Mustafa Kemal ATATÜRK
Sevda Tepesi koruluğu.
Değerli arkadaşlar,
Güzel İstanbul’umuzun, Küçüksu-Kandilli sırtlarındaki 57 dönümlük Sevda Tepesi, boğazın en değerli yeşil alana sahip yerlerindendir. Ne yazık ki bu yeşil tepeyi, saygıdeğer Uğur Mumcunun 26.02.1985 tarihli UCUZA GİTMİŞ başlıklı yazısında da belirttiği gibi 1984 de 800 milyon $’a Suudi Kralına satmışız.
Şimdi de burada imar planı değişimi ile Sevda Tepesinin imara açılması ve turistik tesis yapımı söz konusu. Esasen Suudi Kralının İstanbulumuza gelmek istemesini ve burada imar planı değişimi ile yaptıracağı malikhanede hangi yüzle oturacağını merak ediyorum. Çünkü aşağıda 10.08.2006 tarih ve ZENGİN VE MÜSLÜMAN, SUUDİ ARABİSTAN KRALI GELDİ!!!! başlıklı yazımda da belirttiğim gibi Suudi Kralının ülkemiz insanına maddi ve manevi borcu var ve de hala ödemedi.
Son 2B yasası ile birlikte çıkan mütekabiliyet (karşılıklılık) şartının kalkması ve satış alanının 2,5 hektardan 30 hektara artması yüzünden Mayıs ayında yabancılara konut satışı 1,1 milyar $’a ulaştı. Şimdiye kadar yıllık bazda en büyük yabancı alımı 337 milyon dolar ile 2008 yılında olmuştu. Yabancılar 2009 yılında 209 milyon dolar, 2010 yılında 314 milyon dolar, geçtiğimiz yıl da 310 milyon dolarlık alım yapmışlardı. Bu gidişle güzel ülkemizin en güzel yerleri yabancılara satılacak ve korkarım giderek kendi ülkemizde kiracı konumunda olacağız.
Umarım geleceğimiz için çok önemli olan değerli tarım alanlarımızın da pişman olacak şekilde satışlarına izin vermeyiz. Bilgilerinize sunmak istedim.
Sevgi ve saygılarımla (16.07.2012)
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
ZENGİN VE MÜSLÜMAN, SUUDİ ARABİSTAN KRALI GELDİ!!!!
Değerli arkadaşlar,
Sayın kral, neden bu dönemde ülkemizi ziyaret ediyor?
Ülkemizi 7 adet uçak dolusu hizmetlisi ile ziyaret eden Suudi Arabistan kralı için ülkemizde üretime yönelik yatırım yapacağı sanılarak, gazetelerde sayfalar dolusu hoş geldin yazıları çıktı.
1984 yılında Turgut Özal’ın teşviki ile Anadolu hisarında kendisine malikhane yapmak için satın aldığı SEVDA TEPESİ’ne imar izni verilmesi için baskı yapmaya geldiği anlaşılıyor!!!!!
Çünkü Şükran PEKKAN’nın (10.08.2006-Milliyet) bildirdiğine göre: Eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in de aralarında bulunduğu 50'yi aşkın Türk mirasçının, Suudi Arabistan'daki kutsal topraklarda yer alan 110 dönümlük araziye ilişkin miras hakları, Kral Abdullah'ın son andaki engellemesine takıldı. Suudi hükümetinin nakit olarak 304 milyon dolar (yaklaşık 450 milyon YTL) ödeyeceğini bildirerek ülkeye çağırdığı vârisler, parayı beklerken Kral Abdullah'ın "Sevda Tepesi" misillemesiyle karşılaştı. Yetkililer, Kral Abdullah'ın Boğaz'da malikâne yaptırmak için satın aldığı Sevda Tepesi'nin imar sorunu çözülmediği için Türk vârislere ödeme yapılmasını istemediğini bildirdi.
Değerli arkadaşlar,
Bende aşağıda tarihlerini verdiğim dönemlerde hac sırasında hayatlarını kaybeden yurttaşlarımız için kralın bir özür dileyeceğini ve ölen kişilerin yakınlarına tazminat ödemesini bekliyordum. Çünkü bu hacılarımızın hayatlarının tek sorumlusu Suudi Arabistan Devleti ve yetkilileridir.
HAC DÖNEMİ FACİALARI:
1990 - Mekke'de yaya tünelinde çıkan izdihamda, bin 462 hacı ezilerek öldü. Aralarında Türk hacı adayları da bulunuyordu.
1994 - Şeytan taşlama sırasında meydana gelen izdihamda 270 hacı öldü.
1997 - Mina'da hacıların kaldığı kampta çıkan yangında 343 hacı hayatını kaybetti.
1998 - Şeytan taşlama sırasındaki izdihamda 119 hacı öldü.
2001 - Yine şeytan taşlama sırasındaki izdihamda 35 hacı öldü.
2004 - Yine şeytan taşlama sırasında 244 hacı adayı öldü, 30 tanesi TÜRKhacı adayı idi,
2006 - Şeytan Taşlama sırasında 345 hacı adayı hayatını kaybetti, bunların12 tanesi TÜRK idi,
Değerli arkadaşlar,
Kendisi ve hizmetlileri için 600 yataklı bir otelimizi kapatan Suudi Kralının, servetinin ne kadar olduğunu ve bu servetin ne kadarının ABD ile İngiltere’de yatırımlarda olduğunu merak ediyorum. Bu kadar servete sahip olan kralın, kutsal dinimizin gereğini yerine getirirken hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına bu tazminatları neden ödemediğini de merak ediyorum.
Ayrıca her yıl hac döneminde, müslüman ülke vatandaşlarından milyarlarca USA doları geliri elde eden Suudi Arabistan Krallığının, bu güne kadar hayatlarını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığını da merak ediyorum.
Yoksa devletimiz yıllarca bu konuda bir istekte bulunmadı mı??? Eğer bulunulmadı ise, hazır kral buradayken yöneticilerimizin kendisine bu isteğimizi iletmesini isteriz.
Sn. Kral, Osmanlı Devletinin devamı saydığı biz Türklere tazminat ödemeyi düşünmüyorsa, Lübnanda hayatlarını kaybeden yüzlerce soydaşı için ne gibi maddi ve manevi katkılarda bulunduğunu da öğrenmek istiyorum. En çok sivillerin ve masum çocukların hayatlarını kaybettiği ve de İsrailin acımasızca sürdürdüğü bu bombalamanın durdurulması için ne gibi girişimlerde bulunduğunu merak ediyorum.
Ayrıca soydaşı olan hamas liderini, daha seçim sonuçları belli olmadan, neden kendi ülkesine çağırıp da görüşmediğini de merak ediyorum.
Müslüman bir kral olarak, Irakta devam eden ve neredeyse müslümanlar arası bir iç savaşa dönüştürülen, şii ve sünni çarpışmalarının engellenmesi için neler yaptığını da merak ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
Görüldüğü gibi zengin ve müslüman bir kral olmak kolay değil. Hele ülkesinde demokrasi olmadığı halde laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetini ziyaret ederken, sadece kendi malikanesinin geleceğini düşünmek hiç de kolay değildir. Çünkü bizler de kendi vatandaşlarımızın hakkını arama özgürlüğüne sahibiz.
Bilgilerinize sunmak istedim.
Sevgi ve saygılarımla (10.08.2006)
Prof. Dr.  Mehmet Ali KÖRPINAR

29 Haziran 2012 Cuma

‘Yaşlı Gezegen Direniyor’ !.........

Sayın Yılmaz Şipal
Cumhuriyet Gazetesi
Sayın Yılmaz Şipal,
‘Yaşlı Gezegen Direniyor’ başlıklı makalenizi (18. 06. 2012; Cumhuriyet) okudum…
O makalenizde,  “5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü artık bir kutlama değil mücadele günü. Sayısız felaket, afet ve krizle karşı karşıya olan yaşlı gezegenin insan eliyle yok edilen havası, suyu, toprağı uzun süredir her şeye karşın direniyor. Artık gezegenin geleceğini tehdit edecek boyutlara ulaşan doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltmak için dünyayı yönetenlerin somut adımlar atması, bireylerin de yaşam biçimini değiştirmesi gerekiyor” diyorsunuz…
Ben, “yaşam biçimini değiştirmesi gerekiyor” dediğiniz bireylerden birisi olarak, dediğinizi yaptım… Yaşam biçimimi değiştirdim. Bunu:
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, beni bilinçlendiren,hodkâmlıktan kurtaran çalışmalara borçluyum…
Diğer taraftan, bu çalışmaları yaparken: 
* “Yasa bağımlısı” oldum.
* Kendimi tanımağa başladım.
* Diğerkâm bir kişilik edindim.
* Çocuklukta içtiğimiz AND’ımızda yer alan “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim.
* Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
* Kendimi tanımağa başladığımın, “Bilinç Çağı”nda yaşadığımın ve Bilinçolog olduğumun farkına vardım...
Sayın Yılmaz Şipal,
“Hodkâm” varlıklar  olan “Bilgi Çağı” insanları (yukarıda sözü edilen çalışmaları yapmazdan önce ben de “hodkâm” bir varlıktım); felâket olarak tanımlanan “iklim değişikliği”nin sorumlusudurlar. İşte bu insanlar, makalenizde değiştirilmesinin gerekliliğinden söz ettiğiniz yaşam biçimleriyle ozon tabakasını delerek, buzulları eriterek, yağmur ormanlarının tüketerek, bazı türleri yok ederek bu gezegeni yaşanamaz hale getirdiler.
Buna göre; bu gezegende yaşamakta olan “hodkâm” insanların, kendilerini “hodkâmlık”tan kurtaramayan, “bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı”nı bencileyin aşmaları, “bilinçlendirici eğitim anlayışı”na bencileyin sahip çıkmaları gerekmektedir…
Sayın Yılmaz Şipal,
Ben, bu gezegenin (bu geminin) insanlarına, bu gezegende, bundan böyle, bencileyin yaşamaları gerektiğinigöstererek anlatmağa çalışıyorum… Bu kutsal görevimi hakkıyla yapabilmek için büyük özen gösteriyorum. Anlamıyorlar ya da anlayamıyorlar. Bana göre sorun, “her şeyi devletten-devletlerden- bekleme alışkanlığı”ndan kaynaklanıyor…
Makalenizde “dünyayı yönetenlerin somut adımlar atması”ndan söz ederken, siz de, farkında olmadan, bu gerçeğe (“her şeyi devletten-devletlerden- bekleme  alışkanlığı’na) dikkat çekmiş oldunuz…
Diğer taraftan, “somut adımlar atması gerekir” dediğiniz dünyayı yönetenler da “hodkâm” varlıklardır. Öyleyse, sorun belli, çözüm de…
“Sorun Hodkâmlık: Çözüm Diğerkâmlık”
Bu slogandan hareketle, bu gezegenin “hodkâm” insanlarına, bir taraftan, bencileyin yaşamaları gerektiğinigösterirken, diğer taraftan, “Dünyayı Kurtarmak istersen eğer, diğerkâm olman yeter” şekline birsloganla sesleniyorum. Dünyayı kurtardıkları takdirde kendilerini de kurtarmış olacaklarına anlatmak için yıllardır dil döküyorum…Nafile…
Bu konuda anlatmak istediğim  o kadar yoğun bir birikimim var ki… Keşke buraya gelebilseniz, size de anlatabilsem bu yolda harcadığım emeği, çabayı  ve daha başka şeyleri…
Saygılarımla.

Bilinç Üniversitesi  kurucusu 
Bilinçolog, Galip Diğerkâm Baran

Bilinç Üniversitesi’nin,
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Amacı:  “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu” bir dünya düzeni kurmak.

Diğerkâm (özgeci, elci, elsever ):
*   Başkalarına yararlı olmaya çalışan,
*   Kendi yararından çok başkalarını düşünen,
*   Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen,
*   Başkalarına iyilik yapmayı yaşam ve ahlâk felsefesi yapan (kimse)