4 Temmuz 2009 Cumartesi


NİMET ÇUBUKÇU’YA
AÇIK MEKTUP

***
Sayın Nimet Çubukçu,
Milli Eğitim Bakanı
19 Mayıs günü akşamı NTV’de gençlerle yapılan bir programda sizi dinledim. Öğrencilerden birisinin “öğrenci Andı’nın kaldırılması gerektiği yolundaki sözü üzerine, “konu tartışılabilir. Acaba böyle bir şeyi ilköğretim çağında değil de daha sonra mı versek” dediniz. Konu 21 tarihli Posta Gazetesi’nde “Öğrenci Andı gerilimi” başlığı altında bir haber olarak yer aldı…
Sayın Çubukçu,
Biz birkaç kişi çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, yaklaşık 20 yıldır devam eden “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız çalışmaları yaparken sözü edilen ilkeyi içselleştirdik, özümsedik.
Şu var ki, “bencil bir varlık”ın, yurdunu ve milletini, “özden çok”u şöyle dursun, “özü kadar “ bile sevemeyeceğini de aynı çalışmaları yaparken öğrendik.
Bizler, sözü edilen And’ın, anlamını daha iyi anladığımız çağlarımızda, örneğin üniversitelerde, mezuniyet günlerinde, keplerin havaya atıldığı törenlerde de içilmesini yıllardır öneriyoruz.
Diğer taraftan; yurdunu ve milletini özünden çok sevip sevmediğini kime sorsanız alacağınız yanıt istisnasız “evet” olacak, yani herkes sevdiğini söyleyecektir. Bize göre bu yanıt bir “sanı”nın ifadesidir.
Sözü edilen ilkeyi gerçekten içselleştirebilseydik, hakkını vererek yaşasaydık. “Muasır Medeniyet”i çoktan aşardık, “Yurtta Barış”ı sağlardık. “Tek yürek”, “tek yumruk”, “etle tırnak” gibi olurduk. Adalet sorun olmaktan çıkardı. Bu kadar çok polise, savcıya hakime gerek kalmazdı…
And’ı içselleştirmek, özümsemek, hakkını vererek yaşamak isteyenler için geliştirdiğimiz “müfredat” eklidir.
***
"MÜFREDAT” (*)
“Ben …….. ………
Bundan böyle:
(A)
Aşırı tüketmeyeceğime,
Vergi kaçırmayacağıma,
Çevreyi kirletmeyeceğime,
Milli servete zarar vermeyeceğime,
Trafik kurallarını çiğnemeyeceğime,
Rüşvet vermeyeceğime/almayacağıma,
İmar yasasına aykırı işler yapmayacağıma,
Sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeyeceğime,
İş ahlakının korunması için çaba göstereceğime,
Her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk edeceğime,
Diğer deyişle, KIRMIZIDA DURACAĞIMA, dahası, “Burası Türkiye Bağımlılığı” ile savaşacağıma, şöyleki:
(B)
Sayılan alanlarda KIRMIZIDA GEÇMEK isteyenleri, yani “Burası Türkiye Bağımlıları”nı SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen yöntemle uyaracağıma,
(C)
Uyardıklarıma, kendilerinin de KIRMIZIDA GEÇMEĞE kalkışan başka “Burası Türkiye Bağımlıları”nı aynı yöntemle uyarmalarını önereceğime,
SÖZ VERİYORUM.
KIRMIZIDA DURMAK: “Burası Türkiye Bağımlılığı”ndan kurtulmayı hedef alan bir kavramdır.
SOSYAL YAPTIRIM: “Burası Türkiye Bağımlıları”nı, kırmızıda geçmeğe kalkıştıkları anda utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmaktır.
(*) : Beni (a) “erdem”e yönlendiren, (b) “yasa bağımlısı” olmamı sağlayan, (c) “Burası Türkiye Bağımlılığı”ndan kurtaran bu “müfredat” yaşama geçtiğinde, Türk Halkı’nın “Muasır Medeniyet”i aşacağını biliyorum.
Galip BARAN ; Rektör
Bilinç Üniversitesi
Turgutreis- BODRUM
***
AİLEDEN SORUMLU DEVLET
BAKANINA AÇIK DİLEKÇE

Sayın Selma Aliye Kavaf
Aileden Ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı
KONU: “Yetmiş Milyonluk Aile, Türkiye” projesi.
Sayın Bakanımız,
Biz birkaç kişi, çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda yaptığımız, yıllardır devam eden, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, “okul dışı eğitim” çalışmalarında edindiğimiz “tecrübi bilgi” ile Bilinç Üniversitesi’ni kurduk…
Yaşam biçimimizde devrim niteliğinde değişikliklere yol açan bu çalışmalarda ; “toplumsal sorumluluk bilinci” olarak tanımladığımız farklı bir bilinç kavramı geliştirdik, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedik, “diğerkam kişilik” kazandık
Sözü edilen edinimlerden, bilinç, kişilik ve ilkeden hareketle “Yetmiş Milyonluk Aile, Türkiye Projesi”ni başlattık.
Aileden Sorumlu Devlet Bakanımız olarak destek vereceğinizi düşündüğümüz bu proje ile ilgili olarak her türlü bilgiyi arz etmeğe hazırız.
Saygılarımızla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi “Rektör”ü
Turgutreis- BODRUM
***
DİYOJEN’DEN
ERCÜMENT YILMAZ’A
AÇIK MEKTUP
Ercüment Yılmaz,
İzmir Emniyet Müdürü
Sayın Ercüment Yılmaz,
Yıllar önce, İstanbul Taksim Meydanı trafik kavşaklarında kırmızı ışık kuralını ihlal eden yayaları uyarırken gözaltına aldırdığın ( 24. 04. 1998/ Milliyet/ Kırmızı ışık eylemcisi göz altında) Galip Baran’ı,
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda yaptığı, yıllardır devam eden “okul dışı eğitim” çalışmalarında yeni bir bilinç kavramı geliştiren, davranış biliminde “devrim” yapan, kendisini tanıyan, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümseyen, “yasa bağımlısı” olan, edindiği “tecrübi bilgi” ile Bilinç Üniversitesini kuran, “Bilinç Çağı”nı başlatan Galip Baran’ı,
hatırlıyor musun ?
Sayın Yılmaz,
Aslında bu mektubu yazmaktan amacım Baran’ı hatırlatmak değil, seni uyarmak. Şöyle ki:
Sen bir “kanun adamı”sın. Baran da “kanun adam”ı (yasa bağımlısı”. Farkınız: sen “görevli”sin o “gönüllü. Üstelik o bu görevi için bir ücret hatta bir teşekkür bile beklemiyor. Kendisinden yararlanmanı istiyor… Ondan yararlanırsan kazanan da sen olacaksın…
Bilinç Üniversitesi hakkında daha fazla bilgi edinmek istersen, sayın Hasan Çömlekçi’nin 24. 05. 2009 tarihli Haber Türk Gazetesi Egeli Ekinde yer alan yazısından yararlanabilirsin.
Saygılarımla.
DİYOJEN
Rektör
Bilinç Üniversitesi
Turgutreis- BODRUM
NOT: E-POSTA ve WEB adreslerinde görülen Galip Baran adı sizi şaşırtmasın Bilinç Üniversitesi Rektörlüğü görülen lüzum üzerine .DİYOJEN’e devredilmiştir.
***
MÜFREDAT: "YENİ VE SON VERSİYON"
MÜFREDAT…
Ben Galip Baran
Bundan böyle:
(A)
Aşırı tüketmeyeceğime,
Vergi kaçırmayacağıma,
Çevreyi kirletmeyeceğime,
Milli servete zarar vermeyeceğime,
Trafik kurallarını çiğnemeyeceğime,
Rüşvet vermeyeceğime/almayacağıma,
İmar yasasına aykırı işler yapmayacağıma,
Sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeyeceğime,
İş ahlakının korunması için çaba göstereceğime,
Her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk edeceğime,
Diğer deyişle, KIRMIZIDA DURACAĞIMA, eşdeyişle “bencillik”le, daha açık deyişle, “Burası Türkiye Bağımlılığı” ile savaşacağıma, şöyleki:
(B)
Sayılan alanlarda KIRMIZIDA GEÇMEK isteyenleri, yani “Burası Türkiye Bağımlıları”nı SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen yöntemle uyaracağıma,
(C)
Uyardıklarıma, kendilerinin de KIRMIZIDA GEÇMEĞE kalkışan başka “Burası Türkiye Bağımlıları”nı aynı yöntemle uyarmalarını önereceğime,
SÖZ VERİYORUM.
KIRMIZIDA DURMAK: Bireyi “Burası Türkiye Bağımlılığı”ndan kurtaran bir ilkedir.
SOSYAL YAPTIRIM: “Burası Türkiye Bağımlıları”nı, kırmızıda geçmeğe kalkıştıkları anda utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmaktır.
(*) : Beni “Burası Türkiye Bağımlılığı”ndan kurtaran bu “müfredat” yaşama geçtiğinde, “Yurtta Barış”ın gerçekleşeceğine gönülden inanıyorum…
Galip BARAN
Rektör
Bilinç Üniversitesi
Turgutreis- BODRUM
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
www.turkcelil.com
ADRES: 4076 Sokak No:5/2 Turgutreis- BODRUM

Hiç yorum yok: