25 Ağustos 2009 Salı

GÖNÜLLERDE Kİ
BAŞBAKAN
* Kendi yararından çok başkalarını düşünmeli, başkalarına yararlı olmaya çalışmalı, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen birisi, Eş deyişle, diğerkâm bir kişi olmalı.
* Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklere, diğer deyişle, ahlaksal olarak iyiye yönelik, ruhsal yetkinliğe sahip bir insan, daha açık deyişle, erdem sahibi bir varlık olmalı.
* Her türlü tartışmanın dışında, üstünde bir düşünce, inanışa ve temel bilgiye sahip, bir başka deyişle, ilkeli bir insan olmalı.
Gönlümdeki başbakanı tanımlamak için, sözlükteki kavramları kullandığımı, bir hayalden söz ettiğimi iddia edecek olanlara diyeceklerim:
İnanmak size zor gelebilir ama ben kanlı canlı bir varlıktan;
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığı, “okul dışı eğitim” olarak tanımladığı çalışmaları yaparken, kendisini tanıyan, yurdunu ve milletini özünden çok sevmeyi öğrenen, yasa bağımlısı olan, “Bilgi Çağı”nı yaşamakta olup, “iklim değişikliği”nden sorumlu olan “Muasır Medeniyet”i aşan, “Bilinç Çağı”nı idrak etmiş olan, bu süreçte edindiği “tecrübi bilgi” ile Bilinç Üniversitesi’ni kurmuş bulunan, kendisini bu Üniversitenin “Baş- amelesi” olarak tanımlayan, Bodrum’un Turgutreis Beldesi’nde yaşayan, insanların kendisinden farkında olmasalar bile çok şeyler öğrendikleri Galip Baran’dan, Galip Hoca’dan söz ediyorum.
Ben Galip Hoca’yı; yalnız hakkında yazılanlardan, ya da yazdıklarından değil, çalışmalarını izleyerek, gözleyerek tanıyanlarla görüşerek, tanımayanların anlattıklarını dinleyerek de tanıdım.
Abarttığımı düşünecek olanlara, Hoca’yı yaşadığı ortamda, Turgutreis’te tanımalarını öneriyorum.
Galip Hoca’yı zaten tanıyanlara ve önerdiğim şekilde tanıdıktan sonra, “haklıymışsın” diyenlere, bana hak verenlere, soruyorum:
“Bu ülkenin, Galip Baran gibi diğerkâm, erdemli ve ilkeli bir Başbakanı olsa nasıl olur?”
Mustafa Nevruz SINACI
***
ADI VAR

KENDİ YOK…
Ne var ne yok?
Hukuk”un fakültesi çok, kendisi yok!
Ne var ne yok?
Adalet’in sarayları çok, kendisi yok!
Ne var ne yok?
Milli Eğitim’in okulları çok kendisi yok!
Ne var ne yok?
Demokrasi’nin vükelası/lafazanı çok, kendisi yok
NEDEN?
Bunu bilmeyecek ne var! “Burası Türkiye” ondan!
DİYOJEN
***
ÇAĞ FARKI !…
Bilgi Çağı insanı (örneğin sürücüsü) , kurala;

* İşine ve kolayına geldiği yerde,
* İşine ve kolayına geldiği zamanda,
* İşine ve kolayına geldiği kadar uyar.
Bilinç Çağı insanı(örneğin sürücüsü) ise, kurala;
* İşine ve kolayına gelmediği yerde de,
* İşine ve kolayına gelmediği zamanda da,
* İşine ve kolayına gelenden daha fazla uyar.
NEDEN ?
Bilinç Çağı insanı diğerkâmdır da ondan
***
Galip Baran
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis -BODRUM

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
WEB:
www.bilinc-universitesi.blogspot.com / www. galipbaran.blogspot.com/ www.internethaber.eu / www.turkcelil.com

5 Ağustos 2009 Çarşamba

BAZI TANIMLAR (KAVRAMLAR)
BİLGELİK:

(1) a. Bilge kimsenin taşıdığı nitelik, bige olma durumu. ör. Onun bilgeliğine diyeceğim yok.
(2) fels. Herkesin ulaşamadığı, derin, kapsamlı, bütünsel bilgi. eş .esk hikmet.
(3) fels. Kendini tanımanın bilgisi. eş. esk. vukuf. ör. Bilgelik, gerçekte kendini tanımanın, var oluşun bilgisidir.
***
[Bilgi uygulamayla bilgeliğe dönüşür. (Tanrı ile sohbet; (1) Neale Donald Walsh; Ötesi Yayınları; say:2)]
***
[“Bilgin” ve “bilge” aynı kökten türemiş iki ayrı sözcük. “Bilgin”, herhangi bir bilgi alanında uzmanlık sahibi kişi anlamına geliyor. “Bilge” ise, yaşam konusunda olgunluğa erişmiş kişi diye tanımlanabilir... Bilge aynı zamanda bilgin olmak zorunda mıdır? Bunun pek de böyle olmadığını söyleyebiliriz. İnsan herhangi bir bilim alanında uzmanlaşmadan da, yaşam deneyleriyle, okumalar ve düşünmelerle bilgeleşebilir… Peki, bilgin aynı zamanda bilge olmak zorunda mıdır? Böyle bir zorunluluk olmadığını da biliyoruz… Bu konuda düşünmemin nedeni, Albert Einstein’in “Yaşam, Ölüm, Savaş, Barış, Bilim, Din, Tanrı ve Diğer Şeyler Üzerine” adlı kitabı oldu. Ataol Behramoğlu/ “Bilgin ve Bilge”/ Cumhuriyet/ 5. 08. 2000]
***
ERDEM: (1) ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı. Eş.esk. fazilet. (2) insanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik. (Ali Püsküllüoğlu)
BİLGE: Her şeyi bildiği gibi, bildiği şeyleri de iyi ve sağlam bilen, bilgisini kendisi ve başkaları için de yararlı bir biçimde kullanabilen, iyi ahlaklı, olgun kimse. HAKİM. (Türkçe Sözlük; Ali Püsküllüoğlu)
HAKİM : (4) Duygu, davranış, vb.yi istenciyle denetleyebilen (kimse) (Türkçe Sözlük; Ali Püsküllüoğlu)
BİLGİCİ: SOFİST. (Türkçe Sözlük; Ali Püsküllüoğlu)
YOLSUZ: (3) mec. Olması gerekene, doğru yola, yaslara, kurallara, aykırı olan,yöntemsiz, uygunsuz, yersiz (Püsküllüoğlu)
YOLSUZLUK: (2) mec. “Bir görevi,, bir yetkiyi kötüye kullanma, yasaya, kurala , yönteme aykırı iş yapma” (Püsküllüoğlu)
AHLAK : (1) İnsanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı bir takım tutum ve davranışların tümü
(2) Kişide huy olarak bilinen nitelik; iyi ve güzel olan nitelikler.
(3) Toplum içinde bireylerin uymak zorunda bulundukları davranış biçim ve kuralları.
BİLİNÇ: (1) İnsanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme, yetisi eş.esk. şuur.
(2) ruhb. Algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme süreci.
(3) topb. Bir topluluğun ruh etkinliğinin, ruhsal durumunun tümü.
(4) mec. Temel algılayış biçimi, temel görüş.
BİLİNÇLİ: (1) Çevresinde olup bitenlerin farkın da olan, eylemlerini bilerek gerçekleştiren, bilinci olan (kimse)
(2) Bilinçle yapılan
(3) ruhb. Kendi etkinliğinin eleştirel biçimde farkında olan (kimse). Eş.esk. şuurlu.
BİLİNÇLİLİK: Yapıp ettiğinin ayrımında olma, kendi etkinliğini bilme durumu.
BİLİNÇLİ: (Büyük Larousse) Kendini ve dış dünyayı (bilinçle) algılayan, neyi niçin yaptığını bilen kimse (topluluk)
BİLİNÇLENMEK: (Büyük Larousse) Kendini ve dış dünyayı (bilinçle) algılar, kavrar, yargılar duruma gelmek.
İSAR: Başkalarının mutluluğunu kendi çıkarına tercih etme. Maddesel ve ruhsal alanlarda diğer insanları kendi nefsine tercih etmektir. Ahlak, merhamet ve sevginin ileri boyutu. İnsanın doymazlık ve cimrilikten kurtulmuşluğunun en mükemmel belirişi. ( Kur’an’ın Temel Kavramları; Yaşar Nuri Öztürk)
AHİ : s. eli açık, cömert (Püsküllüoğlu)
AHİ : ö. a. (özel ad) Ahilik ocağına bağlı, bu ocaktan kimse.
AHİLİK : ö. a. (özel ad)Anadolu’da XIII yüzyılda Selçuklular arasında görülmeye başlayan, insanların dayanışma düşüncesinden doğan Ahilik, dostluğu, kardeşliği, eli açıklığı, yiğitliği, öne alan bir yardımlaşma örgütüdür. Ahi sözcüğünün Türkçe ahı,akı, aka (aga, ağa eş kardeş) sözcüğünün değişik bir biçimi olduğu sanılmaktadır. ahi kardeş demektir. Ahiler, toplumsal düzenin yardımlaşma ve yiğitlikle, cömertlikle sağlanabileceği inancındadırlar. İlkeleri güçlü iken bağışlamak, öfkeliyken yumuşak davranmak,, düşmana bile iyilik etmek ve gereksinim içindeyken bile başkasına vermek biçiminde özetlenebilir. Töreleri ve gelenekleri oldukça değişerek de olsa Anadolu’nun kimi yerlerinde yaşamaktadır.
ahilik : a. eliaçıklık.
KİBİR: (Büyük Larousse) Kendini başkalarından üstün görmeye yol açan, kendine aşırı değer verme duygusu; büyüklenme ve gurur.
İLKE: (1) Her türlü tartışmanın dışında, üstünde sayılan, anadüşünce ve inanış, baş kural. eş. prensip. ör.İlkelerden ödün verilmez.
(2) Temel bilgi, temel kural. eş. Matematiğin ilkeleri bellidir.
(3) Uyulması gerekli davranış kuralı. eş. prensip.ör.Bu,benim ilkelerime aykırıdır. (4) fels. Kendisinden başka bir şeyin çıktığı temel köken; ilk neden, ilk öğe,başlangıç,
(5) mant. Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül. eş.prensip. ör. İnsanlığın, ahlakın ilkeleri vardır, onlara uyulmalıdır
DİĞERKAM (ÖZGECİ): Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen (kimse)
DİĞERKAMLIK (ÖZGECİLİK):

(1) Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgememe durumu.
(2) fels. Başkalarını iyiliğine çalışmayı yaşam ve ahlak ilkesi yapan görüş.
(3) ruhb. Bencillik ve ben tutkusu yerine sevginin başkalarına yönelmesi durumu.
BENCİL (HODBİN, HODKAM, EGOİST):
(1) s. Yalnızca ya da öncelikle kendi çıkarını, yararını düşünen (kimse). ör. İnsan genellikle bencil bir yaratıktır.
(2) fels. Bencilik öğretisine inanan. Felsefi anlamda bencil, insan eylemini “ben”e dayandırandır.
BENCİLİK(HODKAMLIK, MEGALOMANLIK):
(1) a. Benci olma durumu
(2) fels. Kişinin bütün eylemlerinin “ben” ile belirlenmiş bulunduğunu, ahlaklılığın, erdfemin de yalnızca “ben”ini, kndini koruma içgüdüsünün bir başka biçimi olduğunu ileri süren öğreti. eş. (EGOİZM)
(3) ruhb. Kendi çıkarını düşünmenin bütün bilinçli eylemlerin ana güdüsü olduğunu ileri öne süren görüş.
(4) fels. Kendi çıkarını düşünmeyi bütün eylemlerin haklı ve doğru amacı olarak kabul eden ve bunu yaşamınkesin, değişmez ilkesi yapan öğreti. ör. Doğrusu, bencilik bireyin bir kaçış yoludur.
BENCİLLİK (HODKAMLIK, EGOİSTLİK):
(1) Yalnızca kendini ve kendi çıkarını düşünme durumu. ör. Ondaki bu bencilliği hoş göremiyorum.
(2) ruhb. Kendi çıkarını düşünmenin bütün bilinçli eylemlerin ana güdüsü olması durumu. Bencillik etmek: bencil davranmak. (Galip BARAN/05.08.2009)
ÖĞRENCİ ANDI (*)
Ben …….. ………
Bundan böyle;

KIRMIZIDA DURACAĞIMA,
diğer deyişle:
(A)
Aşırı tüketmeyeceğime,
Çevreyi kirletmeyeceğime,
Milli servete zarar vermeyeceğime,
Trafik kurallarını çiğnemeyeceğime,
Sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeyeceğime,
(B)
KIRMIZIDA GEÇEN yaşıtlarımı SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen yöntemle uyaracağıma,
(C)
Uyardıklarıma, kendilerinin de KIRMIZIDA GEÇEN yaşıtlarını aynı yöntemle uyarmalarını önereceğime,
(D)
KIRMIZDA GEÇEN yakınım olan büyüklerimi de, ayrıca:
Vergi kaçırmamaları,
iş ahlakına saygı göstermeleri,
Rüşvet vermemeleri/almamaları,
İmar yasasına aykırı işler yapmamaları,
Her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk etmeleri için uyaracağıma,
SÖZ VERİYORUM.
===
KIRMIZIDA DURMAK: “İnsan haklarına saygı”yı ve her türlü yanlış iş, davranış ve haksızlıktan kaçınma”yı öngören bir ilkedir
SOSYAL YAPTIRIM: “Kırmızıda geçmeğe kalkışanları utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmak”tır.
Okulum : ……………….. İMZA
Sınıfım : ………………..
Numaram : ………………..
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Geçici Kurucusu ve Geçici Rektörü
Turgutreis- BODRUM

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
WEB:
http://www.bilinc-universitesi.blogspot.com/ / www.galipbaran.blogspot.com/ http://www.internethaber.eu/%20www.turkcelil.com
AKRABALIK
Ne kandan ne evlilikten ne de, “ye iç ama alışveriş etme “ deyişiyle kastedilen (çıkar ilişkisine bağlı) bir birliktelikten değil, 779. 452 kilometrekarelik bir toprak parçasında yaşamakta olan insanların akrabalığından, 70 milyonluk bir aile, Türkiye’den söz ediyorum.
“Etle tırnak”,“tek yürek”, “tek yumruk” demekle gerçekleşemeyen bir birlikteliğin, “yurtta barış”ın güvencesi bir akrabalık bu…
Neredeyse herkesin çıkarını kollayarak yaşadığı, yakınları dışındakilerin gözünün yaşına bakmadığı, kazıklamak için fırsat kolladığı, “alacağına şahin vereceğine karga” bir kalabalık olduğumuza bakıldığında inandırıcı bulunmayacak hayali düşünceler olarak değerlendirilecek sözler bunlar…
İnsanın bu sözleri inandırıcı bulabilmesi için (yapması gereken bir iş, harcaması gereken bir çaba var... İnanabilmesi için insanın) ekte görülen “müfredat”ta sayılan alanlarda, “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız çalışmaları yılmadan, yorulmadan, yüksünmeden yapması, bir başka deyişle, elini taşın altına koyması gerekiyor.
Ben, “70 milyonluk aile, Türkiye”nin bir bireyi olmayı başardım. Başarımı, bana diğerkam bir kişilik kazandıran, yasa bağımlısı olmama yol açan, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsememi sağlayan “müfredat”ta yer alan çalışmaları yapmış, bir başka deyişle, elimi taşın altına koymuş olmama borçluyum.
“70 milyonluk aile, Türkiye”nin bireyi olarak nasıl yaşadığımı görenler, “herkes senin gibi olsa”, “senin gibilerin sayısı çoğalmalı” diyorlar. Övüyorlar. İkramlarda bulunuyorlar… Övüyorlar, ikramlarda bulunuyorlar ama benim gibi olmak ya da benim gibilerin sayısını çoğaltmak için en ufak bir çaba harcamıyorlar. Ellerini taşın altına koyamıyorlar…
Oysa, koyabilseler… Deneyebilseler…
İnanmayanlara, “davulun sesi” hoş gelenlere, “Halep”ten “arşın”dan söz edenlere, “keşke 70 milyonluk aile, Türkiye olabilsek” diyenlere, akrabam olmak isteyenlere önerim: Gelip 'Galip Baran' ı görmeleri…
Galip Baran
Bilinç Üniversitesi Kurucu ve Geçici Rektörü
Turgutreis- BODRUM