27 Haziran 2011 Pazartesi

galip baran, "Turgutreis GREENPEACE etkinlikleri"

Dr. Uygar Özemsi
Genel Direktör
Greenpeace Akdeniz

Sayın Dr. Uygar Özemsi
Geçtiğimiz hafta Bodrum’un Turgutreis Beldesinde Düzenlenen bir etkinlikte açılan standınızı ziyaret ettim. İstanbul Koordinatörünüz sayın Anıl Kılcı ile tanıştım. Bröşürlerinizden aldım…
1960 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde Pennsylvania Devlet Üniversitesinde gördüğüm bir yıllık eğitimden sonra İstanbul Çekmece Nükleer Eğitim Merkezi’nde (ÇNAEM) Nükleer Reaktör İşletme ve Nükleer Elektronik Uzmanı olarak 18 yıl çalıştım. 1978 yılında emekli olup Turgutreis’e yerleştim. Birkaç yıl yörenin bitki ve çiçekleriyleilgilendikten sonra, Bodrum Halk Eğitim Merkezi adına Turgutreis halkı ve ilk öğretim okulu öğrencileri için İngilizce kursları düzenledim ve İngilizce dersleri verdim.1989 yılında çevre sorunlarıyla ilgilenmeğe başladım. 1990 yılında Öncülüğünü rahmetli Saynur Gelendost’un yaptığı Bodrum Gönüllüleri’nin Gökova Temizlik Kampanyasından esinlenerek Turgutreis’te iki emekli arkadaşımla bir çöp toplama çalışması başlattım. Çalışmalarımı o gün bu gündür aşağıda açıklanan alanlarda kesintisiz sürdürüyorum…
Çevre, tüketim(tasarruf) , trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, beni bencillikten (hodkâmlıktan) kurtaran, “diğerkâm bir kişilik” kazandıran”, içimdeki “Yolsuzluk Canavarı”nı) yok eden, “bilinç” konusunda uzmanlaşmama yol açan çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti:
* “Yasa bağımlısı” oldum.
* “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim.
* Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
* Kendimi tanımağa başladığımın “Bilinç Çağı”nda yaşadığımın ve Bilinçolog olduğumun farkına vardım…
Ozon tabakasının delinmesinin, buzulların erimesinin, yağmur ormanlarının tükenmesinin, türlerin azalmasının “Bilgi Çağı”nda gerçekleştiği; “Bilgi Çağı”nın eğitim anlayışının (BİLGİLENDİRİCİ EĞİTİM) “iklim değişikliği”ni, (“çevre bilgisi”nin çevrenin kirletmesini, “tasarruf bilgisi”nin aşırı tüketimi, “trafik bilgisi”nin trafik kurallarının ihlâl edilmesini, “vergi bilgisi”nin verginin kaçırılmasını) önlemediği dikkate alınarak düşünüldüğünde; “Bilinç Çağı”nın ve bu çağın eğitim anlayışını (BİLİNÇLENDİRİCİ EĞİTİM) acilen hayata geçirmenin gezegenimizin, dolayısıyla insanoğlunun geleceği bakımından önemi, zorunluluğu ve kaçınılmazlığı kendiliğinden ortaya çıkar…
Bu arada, bir “yasa bağımlısı” olarak, farkına vardığım yolsuzlukları da önlemeğe başladım.
ÖRNEĞİN:
* Turgutreis Yat Limanını, (a) ÇED Raporunu yok sayarak, denizi kirleterek, Çevre Yasası’nı ihlâl ederek, yolsuzluk yaparak inşa eden; (b) Limanı, giriş kapılarına gölgelik olarak konulan brandaları zemine bağlayan çelik halatlarla yaya yolunu işgal ederek, kamusal alana tecavüz ederek, trafik güvenliğini hiçe sayarak, bu yolsuzluğu da yaparak işleten, Doğuş Grubu’na sözü edilen çelik halatları söktürdüm.
* Turgutreis Otobüs Garajı karşısındaki Total Benzin istasyonunun da, aynı şekilde; yaya yolunu işgal ederek, kamusal alana tecavüz ederek, insan haklarını hiçe sayarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, yolsuzluk yaparak koyduğu reklâm panosunu da söktürdüm…
Başta sayılan alanlardaki çalışmaları yaparken, “trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”ni geliştirdim ve basında yer alan haberlerden oluşan bir “Burası Türkiye Sergisi “ hazırladım.
Sözü edilen projenin ilk ve orta öğretim okulları müfredat programına “uygulama dersi” olarak konulması için M. E. Bakanlığı’na yaptığım başvurulardan bir sonuç alamadım.
“Bilinç” konusunda bir sempozyum düzenlemek amacıyla yaptığım başvuruya M. E. Bakanlığınca olumsuz cevap verildi.
İlk ve orta öğretim konularında “bilinç” konusunda konferans vermeme de izin verilmedi.
Soruna akademik zeminlerde çözüm aramdım. Sonuç alamadım. .
SONUÇ OLARAK:
(a) Toplumun “yetişkin kesim”ini benzer çalışmaları yapmağa ya da başlattığım çalışmaların içinde ter almağa ikna edemedim. “Yetişkin kesim” çevreyi kirletmekten, aşırı tüketmekten, trafik kurallarını ihlâl etmekten, vergi kaçırmaktan yolsuzluk yapmaktan vaz geçmiyor…
(b) Geleceğin Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı, Genelkurmay Başkanı, devlet, iş adamı, sanatçısı olacak “öğrenci kesimi” ise; (yukarıda sözü edilen, onlara benzer özellikleri kazandıracak projenin hayata geçirilmesi , yukarıda açıklandığı şekilde M. E. Bakanlığınca engellendiği için) “yetişkin kesim”den gördükleri şekilde davranıyor. Onlar da çevreyi kirletiyor, aşırı tüketiyor, trafik kurallarını ihlâl ediyor, vergi kaçırıyorlar…
SONUÇ OLARAK: “bilinç” konusundaki birikimimin akademik ve uluslar arası zeminlere taşınması konusunda Greenpeace’in yardımcı olup olamayacağını öğrenmek istiyorum.
Gereğini takdirlerinize arz ederim
Saygılarımla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
WEB: www.bilinc-universitesi.blogspot.com / www.galipbaran.blogspot.com
(1) : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır
 

20 Haziran 2011 Pazartesi

(YASAYA, ANAYASA’YA İHTİYACI OLMAYAN ADAM: GALİP BARAN)

 Sayın Yekta Güngör Özden
Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı
*
Sayın Güngör Özden
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Seçkin Yayınevi / 2005) başlıklı kitabınızın önsözünde, özetle:
“Anayasa;
* Demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini tüm çağdaş nitelikleriyle gerçekleştirme çabasının kaynağı ve dayanağıdır.
* Hak ve özgürlükleri güvenceye bağlayarak Cumhuriyetimizin sonsuza dek yaşamasını sağlayacak temel kurallar dizinidir.
Hepimizin malıdır, ulusal onur belgesi ve simgesidir.
Anayasa konusunda yalnız siyasi partilere, yasama organına değil, her yurttaşa sorumluluk düşmektedir. Haksızlıklara her zaman karşı çıkmak erdemiyle tümleşecek uygar kişilik ve bilinçli yurttaşlık niteliği, bu görevi anlamlı ve onurlu kılmaktadır.”
Şeklinde bir açıklamaya yer vermiş olduğunuz görülüyor…
Sayın Özden,
Bu mektubu yazışımın asıl nedenine, yukarıda sözünü ettiğim Anayasa konusuna geçmeden önce, size olan bir özür borcumu ifade etmek istiyorum: Aylar önceydi, sanırım Kasım ya da Aralık aylarından biriydi. Size telefon etmiş, yıllar önce görüştüğümüzden söz edip kendimi hatırlatmış ve bir randevu talep etmiştim. Bahçelievler’de Ankara Üniversitesi Vakfında randevu vermiştiniz. Ani bir kararla Ankara’dan ayrıldığım için o randevuya icabet edemeyeceğimi bildirememiştim… Bu konuda affınıza sığınıyorum
Örneği ekte görülen,  M. E. B. Talim Terbiye Kurulu Başkanlığına gönderdiğim dilekçemde de ifade edildiği üzere, ben bir “yasa bağımlısı” yım ve bir Bilinçolog’um
Yasa bağımlısı” olduğumla ilgili bazı sonuçlar:
ÖRNEĞİN:
*    Turgutreis Yat Limanını, (a) ÇED Raporunu yok sayarak, denizi kirleterek, Çevre Yasası’nı ihlâl ederek, yolsuzluk yaparak inşa eden;, (b) Limanı, giriş kapılarına gölgelik olarak konulan brandaları zemine bağlayan çelik halatlarla yaya yolunu işgal ederek, kamusal alana tecavüz ederek, trafik güvenliğini hiçe sayarak, bu yolsuzluğu da yaparak işleten, Doğuş Grubu’na sözü edilen çelik halatları söktürdüm.
*    Turgutreis Otobüs Garajı karşısındaki Total Benzin istasyonunun da, aynı şekilde; yaya yolunu işgal ederek, kamusal alana tecavüz ederek, insan haklarını hiçe sayarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, yolsuzluk yaparak koyduğu reklâm panosunu da söktürdüm…
“Yasa bağımlısı” olduğumun kanıtları olarak kabul edileceğini umduğum bu eylemlerimle, ben; Türkiye’nin ve Türkiye Cumhuriyeti devleti’nin, Nasrettin Hoca’nın deyişiyle, “Parası olmayanın de düdük çalabildiği bir ülke ve bir devlet ” olması için yıllar önce başlatmış olduğum çalışmaların sonuçlarını almış bulunuyorum…
Diğer taraftan, bu eylemlerimin; Anayasa kitabınızın önsözünde yer alan, “Haksızlıklara her zaman karşı çıkmak erdemiyle tümleşecek uygar kişilik ve bilinçli yurttaşlık niteliği, bu görevi anlamlı ve onurlu kılmaktadır.”
Şeklindeki açıklamanızla da örtüştüğünü düşünüyorum…
Bilinçolog olup olmadığımı sorgulayabilecek olanların; “Bu konuda bana diploma verebilecek bir kişi, kurum, kuruluş ya da oluşum var mı, bu Gezegen’de? “ şeklindeki soruma bir cevap vermelerini istiyorum…
Diğer taraftan, yine örneği ekli “İnsan, Yasa, Anayasa ve Ben” başlıklı” yazımda da ifade edildiği üzere; “ben de, Sokrat, Zerdüşt, Bodhidharma gibiyim, benim de ne Yasaya ne de Anayasa’ya ihtiyacım yok” diyorum. Ve ilave ediyorum:  “Şu farkla ki; ben onların “Bilinç Çağı” versiyonu’yum.”…
Sayın Özden,
Yukarıda aklıma geldiği şekilde kaleme alıverdiğim bu mektubumda dile getirilen konularla ilgili bu görüş, düşünce ya da kanaatinizi lütfen açıklarsanız minnettar kalırım…
En içten saygılarımla…
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
(1)    :  Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla “Bilinçoloji Ana Bilim Dalı”na dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.

13 Haziran 2011 Pazartesi

yeni ufuklara doğru....

BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ'NE DÖNÜŞ

SEVGİ VE MEVLANA
 (Bilinmeyen Mevlana/ Burhan Yılmaz/ sayfa 161)
1.   Her ruhun özünde İlahi sevgi vardır.
2.   Mevlana, sevgiye ve aşka sınır koymamış bir varlıktır.
3.   İlahi sevgi ile ancak diğerlerini (herkesi) sevmek aracılığı ile bağlantı kurabilirsiniz,
başka bir yolla değil.
4.   Sevgi hayat veren yaratıcı güçtür.
5.   Sevgi yaşamın anahtarıdır.
6.   Sevgi gönülleri aydınlatan bir ışıktır.
7.   Sevgi, evrenin her köşesinde görülen kötünün içindeki iyiyi dışarı çıkarmaya çalışır.
8.   Sevgi evrenin en derin sırrıdır.
9.   Sevgi, hayatın başlangıcıdır, aslında hayatın ta kendisidir.
10. Sevgi mucize yaratabilir.
11. Sevgi ruha aittir.
12. Duygusallık, sevgi değildir
13. Gerçek sevgide bilgelik (1) vardır.
14. Sevgi ve bilgelik el ele gitmelidir.
15. Ruhsal gelişmemizin temeli sevgidir.
16. Sevgi olmadan bilgiyi kullanamazsınız.
17.Siz hatta sevmeyenleri sevmeye çalışmalısınız.
18. Sevgi, kanunun yerini bulmasıdır.
19. Ruhun en yüce efendisi sevgidir.
20. Çünkü sevgi Tanrı’dır
21. Sevgiyi ölçemezsiniz.
22. Bırakın sevgi sizi teselli etsin.
23. Sevgi, kendisi için hiçbir şey istemez.
24. Mükemmel olan sevgi, korkuyu söker atar.
25. Sevgi, ölümden daha güçlüdür.
26. Yaşam gibi sevgi de yok edilemez.
27. Sevgi, her şeyi kuşatır.
28. Sevgi, öncesiz ve sonsuzdur.
Bilgelik: (1) Herkesin ulaşamadığı, derin, kapsamlı, bütünsel bilgi. HİKMET
               (2) Kendini tanımanın bilgisi. VUKU
DERLEYEN:
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
 TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
(1):      Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mühendis, mimar, doktor, sosyolog, psikolog vb meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.

11 Haziran 2011 Cumartesi

duyduk, duymadık demeyin!....

Sayın Seçmenler!...
Dünyanın tek;
* Bilinçologu,
*Yasa bağımlısı”,
* Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi'ni özümsemiş; kamusal alan'ın denizlerin, göllerin, ovaların, sokakların, diğer deyişle, 72 milyon insanın ortak alanının sahibi; Liberal Demokrat Parti Muğla 1. sıra Milletvekili Adayı Galip Baran’ı ne kadar sevdiğinizi gösterme fırsatı elinizde…
İsmet SEYHAN & Haluk ALACA

10 Haziran 2011 Cuma

Kemal Kılıçdaroğlu'na öneririm....

Kemâl Kılıçdaroğlu
CHP Genel Başkanı
KONU:  Diğerkâmlık Bakanlığı kurulması önerimiz…
Sayın Kemâl Kılıçdaroğlu,
Basında yer alan haberlerden “Eşitlik Bakanlığı kurulacak” dediğinizi öğrendim. Keşke Türkiye’nin sorunlarını bakanlık kurarak çözebilseydik… Çevre Bakanlığı var, çevre sorunlarını çözebildik ; Adalet Bakanlığı var, adaleti sağlayabildik; İçişleri Bakanlığı var, yolsuzlukları önleyebildik mi?
Eşitlik Bakanlığı kurulması ile ilgili önerimi aşağıda ifade edeceğim…
18. 01. 2011 tarihli mektubumda, Kurultay’da, Siyasi Ahlak Yasası çıkarma sözü verdiğinizden… Ahlâkın yasayla sağlanamayacağını, ahlâksızlıkların yasayla önlenemeyeceğini bilmediğinizi düşünemediğimi ifade etmiş, sizi eleştirmiştim…
Bu gibi eleştirilerinden hoşlanmadığınız anlaşılıyor. CHP’den aday adayı olmak için ilki 18. 01. 2011 ikincisi 9.02 . 2011 tarihli iki mektup yazmış ve yıllardır devam eden çalışmalarımla ilgili “Sicil Dosya”mı da göndermiştim. Cevap bile alamayışımın nedenini şimdi daha iyi anlıyorum...Neyse…
Size darılmak yardımcı olmaktan kaçınmak , benim gibi “yurdunu ve milletini özden çok sevme ilkesi”ni özümsemiş “diğerkâm bir kişilik” edinmiş bir insana yakışmaz… 
Bu anlayışla, size Eşitlik Bakanlığı konulu açıklamanızla ilgili bir öneride bulunmak istiyorum: İktidar ya da iktidar ortağı olursanız, ki bu büyük bir  ihtimaldir, eşitlik konusunu da kapsayacak, hatta aşacak bir bakanlık, bir Diğerkâmlık Bakanlığı kurmanızı öneriyorum...
İkinci önerim: İktidar yada iktidar ortağı olması durumunda CHP’nin Milli Eğitim Bakanlığı’nı üstlenmesidir. Felaket olarak tanımlanan “iklim değişikliği”nin “Bilgi Çağı”nda gerçekleştiğini, aynı çağda  ozon tabakasının delindiğini, buzulların eridiğini, yağmur ormanlarının tükendiğini, türlerin azaldığını; “Bilgi, Çağı”nın eğitim anlayışının bu sorunları önleyemediğini, bu nedenle “Bilinç Çağı”nın eğitim anlayışının hayata geçirilmesi gerektiğini yıllardır savunuyorum. Bu konuda M. E. Bakanlığı’na proje hazırlayıp gönderiyorum. Sonuç alamıyorum…
İktidar ya da ortağı olmanız durumunda yukarıda açıklanan konularda size yardımcı olmağa hazırım...
Saygılarımla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
(1):      Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mühendis, mimar, doktor, sosyolog, psikolog vb meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.

6 Haziran 2011 Pazartesi

1923'ü olmayanın, 2023'ü olmaz!...

Galip_Baran 
A. Kemal KAŞKAR - “Vatan Kurtaran Şaban: Galip Baran!” Sloganı aynen bu! O, kendine özgü bir “liberal”! Aslında “liberal falan” da değil ama ... 2007’de “Tam Bağımsız ve Bağlantısız Millet-Vekili Adayı” olan Galip Baran bu kez Liberal Parti Muğla 1. Sıra Milletvekili Adayı ...
Liberal Demokrat Parti Muğla Milletvekili Adayı Galip Baran, önceki gün ilçemizde el ilanlarını dağıtarak yurttaşlardan destek istedi. El ilanlarını dağıtırken, ‘oyunuzu değil okumanızı istiyorum’ sözleri dikkat çeken Baran, 2007 seçimlerinde de ‘Tam Bağımsız - Bağlantısız Milletvekili Adayı’ydı ...
Kendisini, sanal anlamda oluşturduğu ‘Bilinç Üniversitesi Baş Amelesi’ olarak tanımlayan Galip Baran, “Bilgi çağı dünyamızı yedi bitirdi. Bizim artık ‘bilinç çağı’na geçmemiz, bildiklerimize uygun davranmamız gerekiyor. Yoksa gidişat hiç iyi değil” diyerek, herkesi “Diğerkâm” olmaya davet ediyor ...
En yaşlı milletvekili adayı ...
‘Diğerkâm’ sözcüğünün anlamını ise, dağıttığı bir başka el ilanında, “Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen” olarak açıklayan LDP Muğla Milletvekili Adayı Baran, “Adaylık için CHP’ye başvurmak istedim ama benimsenmediği kanatiyle vazgeçtim. O sırada LDP’nin Muğla’da aday aradığını öğrendim. Yakın çevremdekiler de, bir partinin bünyesinde seçimlere katılmamın daha etkili sonuç almama yardımcı olacağı yönünde görüş belirtince tercihimi böyle yaptım. Olur a milletvekili seçilirsem, TBMM’nin yeni dönemini ‘en yaşlı üye’ olarak ben açacağım. Şu anda 79 yaşındayım ve bildiğim kadarıyla ülkemiz genelinde benden daha yaşlı milletvekili adayı yok” dedi.
Bodrum Turgutreis’te yaşayan ve adını ilk kez 1996 yılında yapılan Bodrum Yerel HABİTAT’ıyla duyuran Galip Baran, yıllar içinde en çok, yurttaşları trafik kurallarına uymaya davet eden gösterileriyle, ayrıca kendi ürettiği bir aletle sokaklarda caddelerde sigara izmaritlerini toplamasıyla anımsanıyor.
Bu etkinliklerinin önce kendisini eğittiğini, değiştirdiğini belirten Baran, “Yolsuzlukları önlemek için, ‘yurdumuzu-milletimizi özümüzden çok sevme’ duygusunu tam anlamıyla yaşayabilmemiz için, okullarda başlattığım bilinç konferanslarını yaygınlaştırarak sürdürebilmek için, vatandaşlarımızda trafik-çevre-tasarruf ve vergi bilincinin oluşması için adayım” diyor ve dağıttığı el ilanlarından birinde seçmenlere şöyle sesleniyor ...
“Yaşanmakta olan kaos ve kargaşadan kendinizi sorumlu tutabiliyorsanız ve bu sorumluluğun gereğini yerine getirmek için elinizden geleni yapabiliyorsanız, siz de ‘bizden biri’ olabilirsiniz.
‘Bizden biri’ olmak için yapmanız gereken şey, şimdilik, Türkiye’nin sorunlarını trafikten başlayarak çözmeyi taahhüt eden Liberal Demokrat Parti’ye oy vermekten ibarettir.”
“Vatan Kurtaran Şaban: Galip Baran!”
Hazıradığı küçücük bir başka el ilanında kullandığı sloganı aynen şu: “Vatan Kurtaran Şaban: Galip Baran!”
O biraz da ‘dalgacı’ bir yurttaş. Kendisiyle de biraz biraz dalga geçiyor. Yapmak istedikleri ile başetmeye çalışıyor. Liberal Parti adayı olmaktan çoook ötede bir sistematik söylem ve buna bağlı bir tavır oluşturmuş yıllar içinde kendine. Kurduğu her bir cümle, seçtiği her bir sözcük birbiriyle tutarlı.
Gazetemizi ziyareti sırasında yaptığımız kısa görüşmede, ilerlemiş yaşını da dikkate alarak, fazla üstelemeden “siyasetin liberal hali ile Galip Baran arasındaki olağan çatışma ihtimalleri”nin birkaçına değinir gibi yapıyorum ...
“Liberal Parti’ye hiç gerek yoktu” diyorum bir iki ... O da -bir yere kadar- kabul ediyor ama ...
En çok “giderayak biraz daha birşeyler yapma isteği” öne çıkıyor gibi ...
Sonra kendi kendime, durumu şöyle özetlemeye karar veriyorum:
O, kendine özgü bir “liberal”!.. Aslında “liberal falan” da değil ...
Kendisini “Vatan Kurtaran Şaban” diye tiye alabilecek denli herşeyin farkında olan çalışkan bir yurttaşımız o ...
Galiptir bu yolda mağlup” diye bir sözümüz vardır ya.
Sanki Galip Baran için söylenmiş gibi ...

3 Haziran 2011 Cuma

medya haber.....

(a.a) Liberal Demokrat Parti Muğla 1. sıra Milletvekili Adayı Galip Baran ilginç seçim çalışması ve farklı çözüm önerileriyle diğer adaylardan daha fazla dikkat çekiyor.
Liberal Demokrat Parti Muğla 1. sıra Milletvekili Adayı Galip Baran ilginç seçim çalışması ve farklı çözüm önerileriyle diğer adaylardan daha fazla dikkat çekiyor.
Liberal Demokrat Parti Muğla 1. Sıra Milletvekili Adayı Galip Baran, giydiği önlükte yazılı dövizler ve verdiği mesajlarla dikkat çekiyor. 79 yaşındaki Muğla Milletvekili Adayı Galip Baran Muğla genelinde sürdürdüğü seçim çalışmalarına Fethiye\'de devam etti. Üzerine giydiği önlüğe\"Dünyayı kurtarmak istersen eğer, diğerkâm olman yeter\" yazan Galip Baran, bütün sorunların çözümünün \"diğerkâmlık\" yani kişilerin kendilerinden çok başkalarını düşünmesiyle çözüleceğini anlattı. Seçim sloganını \"Sorun bencillik, çözüm sencillik\" olarak belirleyen Galip Baran, sokağa izmarit atılmasından trafik kurallarına uyulmamasına kadar birçok soruna çözüm önerileri sunuyor. Alışılmışın dışında ve tek başına yürüttüğü seçim çalışmasını elindeki, döviz ve pankartlarla destekleyen 79 yaşındaki Galip Baran, önemli olanın seçilip seçilmemek olmadığını, esas amacının uygulamada geliştirdiği projelerini hayata geçirmek olduğunu söylüyor. Galip Baran, milletvekili olduğu takdirde, maaş almayacağını, Ankara\'da yaşamayacağını, trafik kurallarına uyulması için ülke genelinde çalışmalar yapacağını, \"Burası Türkiye Bağımlılığı\" ile savaşacağını ve bencillikle mücadele edeceğini yazılı olarak taahhüt ediyor. Fethiye\'de sokakta elindeki LDP amblemli broşürleri vatandaşlara dağıtan Baran gördüğü ilgiden memnun kalsa da insanların kendisini anlamadığından yakındı.
"Ülkenin gelişimine engel olan, kendini geliştirdiğini zanneden, kitap okumayan, sinemaya, tiyatroya gitmeyen, sergi gezmeyen, güzel sanatlara alerji duyan, baleden, operadan bihaber, arsa, faiz zengini, kira rant’ı sahibi kültür yoksulları ne yapıyor dersiniz? En güzel manzaralı kafeleri ziyaret edin, onları orada okey masası başında ya da kebapçılarda bu başarılarının şerefine kadehlerini kaldırırken göreceksiniz. Bu güne kadar, kel başa şimşir tarak satarak zengin olanlar, bal tutarak parmak yalayanlar, bu masalarda yine koltukdaşlık yapmaktadırlar. Dikkatle ibretle seyredin onları. Milletvekili adayı Galip Baran bu seçimlerde Türkiye\'nin şansıdır, Yozlaştırılmış, apolitize edilmiş, yabancı kültür sağanağından sırılsıklam olarak iliklerine kadar ıslanarak jöleli sıçana dönmüş, ülkemizin geleceğine Fransız bir gençlik tarafından ti\'ye alınsa bile, gene de bir nimettir. Bu seçimlerde ve çok yakında gelecek yerel seçimlerde ülkeyi aydınlığa çıkaracak değerli oyunuzu doğru kullanmak istiyorsanız, ülkenin gelişmesine engel olan, bu güzel ülkeyi, dünden bu güne gerileten, var olan değerlerin yitip gitmesine seyirci kalan eski yöneticilere asla itibar etmeyin, yeni adaylara şans tanıyın. Yeniler sizden güç alarak politika sahnesine çıkıncaya kadar bekleyin\" dedi.