5 Ağustos 2009 Çarşamba

BAZI TANIMLAR (KAVRAMLAR)
BİLGELİK:

(1) a. Bilge kimsenin taşıdığı nitelik, bige olma durumu. ör. Onun bilgeliğine diyeceğim yok.
(2) fels. Herkesin ulaşamadığı, derin, kapsamlı, bütünsel bilgi. eş .esk hikmet.
(3) fels. Kendini tanımanın bilgisi. eş. esk. vukuf. ör. Bilgelik, gerçekte kendini tanımanın, var oluşun bilgisidir.
***
[Bilgi uygulamayla bilgeliğe dönüşür. (Tanrı ile sohbet; (1) Neale Donald Walsh; Ötesi Yayınları; say:2)]
***
[“Bilgin” ve “bilge” aynı kökten türemiş iki ayrı sözcük. “Bilgin”, herhangi bir bilgi alanında uzmanlık sahibi kişi anlamına geliyor. “Bilge” ise, yaşam konusunda olgunluğa erişmiş kişi diye tanımlanabilir... Bilge aynı zamanda bilgin olmak zorunda mıdır? Bunun pek de böyle olmadığını söyleyebiliriz. İnsan herhangi bir bilim alanında uzmanlaşmadan da, yaşam deneyleriyle, okumalar ve düşünmelerle bilgeleşebilir… Peki, bilgin aynı zamanda bilge olmak zorunda mıdır? Böyle bir zorunluluk olmadığını da biliyoruz… Bu konuda düşünmemin nedeni, Albert Einstein’in “Yaşam, Ölüm, Savaş, Barış, Bilim, Din, Tanrı ve Diğer Şeyler Üzerine” adlı kitabı oldu. Ataol Behramoğlu/ “Bilgin ve Bilge”/ Cumhuriyet/ 5. 08. 2000]
***
ERDEM: (1) ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı. Eş.esk. fazilet. (2) insanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik. (Ali Püsküllüoğlu)
BİLGE: Her şeyi bildiği gibi, bildiği şeyleri de iyi ve sağlam bilen, bilgisini kendisi ve başkaları için de yararlı bir biçimde kullanabilen, iyi ahlaklı, olgun kimse. HAKİM. (Türkçe Sözlük; Ali Püsküllüoğlu)
HAKİM : (4) Duygu, davranış, vb.yi istenciyle denetleyebilen (kimse) (Türkçe Sözlük; Ali Püsküllüoğlu)
BİLGİCİ: SOFİST. (Türkçe Sözlük; Ali Püsküllüoğlu)
YOLSUZ: (3) mec. Olması gerekene, doğru yola, yaslara, kurallara, aykırı olan,yöntemsiz, uygunsuz, yersiz (Püsküllüoğlu)
YOLSUZLUK: (2) mec. “Bir görevi,, bir yetkiyi kötüye kullanma, yasaya, kurala , yönteme aykırı iş yapma” (Püsküllüoğlu)
AHLAK : (1) İnsanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı bir takım tutum ve davranışların tümü
(2) Kişide huy olarak bilinen nitelik; iyi ve güzel olan nitelikler.
(3) Toplum içinde bireylerin uymak zorunda bulundukları davranış biçim ve kuralları.
BİLİNÇ: (1) İnsanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme, yetisi eş.esk. şuur.
(2) ruhb. Algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme süreci.
(3) topb. Bir topluluğun ruh etkinliğinin, ruhsal durumunun tümü.
(4) mec. Temel algılayış biçimi, temel görüş.
BİLİNÇLİ: (1) Çevresinde olup bitenlerin farkın da olan, eylemlerini bilerek gerçekleştiren, bilinci olan (kimse)
(2) Bilinçle yapılan
(3) ruhb. Kendi etkinliğinin eleştirel biçimde farkında olan (kimse). Eş.esk. şuurlu.
BİLİNÇLİLİK: Yapıp ettiğinin ayrımında olma, kendi etkinliğini bilme durumu.
BİLİNÇLİ: (Büyük Larousse) Kendini ve dış dünyayı (bilinçle) algılayan, neyi niçin yaptığını bilen kimse (topluluk)
BİLİNÇLENMEK: (Büyük Larousse) Kendini ve dış dünyayı (bilinçle) algılar, kavrar, yargılar duruma gelmek.
İSAR: Başkalarının mutluluğunu kendi çıkarına tercih etme. Maddesel ve ruhsal alanlarda diğer insanları kendi nefsine tercih etmektir. Ahlak, merhamet ve sevginin ileri boyutu. İnsanın doymazlık ve cimrilikten kurtulmuşluğunun en mükemmel belirişi. ( Kur’an’ın Temel Kavramları; Yaşar Nuri Öztürk)
AHİ : s. eli açık, cömert (Püsküllüoğlu)
AHİ : ö. a. (özel ad) Ahilik ocağına bağlı, bu ocaktan kimse.
AHİLİK : ö. a. (özel ad)Anadolu’da XIII yüzyılda Selçuklular arasında görülmeye başlayan, insanların dayanışma düşüncesinden doğan Ahilik, dostluğu, kardeşliği, eli açıklığı, yiğitliği, öne alan bir yardımlaşma örgütüdür. Ahi sözcüğünün Türkçe ahı,akı, aka (aga, ağa eş kardeş) sözcüğünün değişik bir biçimi olduğu sanılmaktadır. ahi kardeş demektir. Ahiler, toplumsal düzenin yardımlaşma ve yiğitlikle, cömertlikle sağlanabileceği inancındadırlar. İlkeleri güçlü iken bağışlamak, öfkeliyken yumuşak davranmak,, düşmana bile iyilik etmek ve gereksinim içindeyken bile başkasına vermek biçiminde özetlenebilir. Töreleri ve gelenekleri oldukça değişerek de olsa Anadolu’nun kimi yerlerinde yaşamaktadır.
ahilik : a. eliaçıklık.
KİBİR: (Büyük Larousse) Kendini başkalarından üstün görmeye yol açan, kendine aşırı değer verme duygusu; büyüklenme ve gurur.
İLKE: (1) Her türlü tartışmanın dışında, üstünde sayılan, anadüşünce ve inanış, baş kural. eş. prensip. ör.İlkelerden ödün verilmez.
(2) Temel bilgi, temel kural. eş. Matematiğin ilkeleri bellidir.
(3) Uyulması gerekli davranış kuralı. eş. prensip.ör.Bu,benim ilkelerime aykırıdır. (4) fels. Kendisinden başka bir şeyin çıktığı temel köken; ilk neden, ilk öğe,başlangıç,
(5) mant. Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül. eş.prensip. ör. İnsanlığın, ahlakın ilkeleri vardır, onlara uyulmalıdır
DİĞERKAM (ÖZGECİ): Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen (kimse)
DİĞERKAMLIK (ÖZGECİLİK):

(1) Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgememe durumu.
(2) fels. Başkalarını iyiliğine çalışmayı yaşam ve ahlak ilkesi yapan görüş.
(3) ruhb. Bencillik ve ben tutkusu yerine sevginin başkalarına yönelmesi durumu.
BENCİL (HODBİN, HODKAM, EGOİST):
(1) s. Yalnızca ya da öncelikle kendi çıkarını, yararını düşünen (kimse). ör. İnsan genellikle bencil bir yaratıktır.
(2) fels. Bencilik öğretisine inanan. Felsefi anlamda bencil, insan eylemini “ben”e dayandırandır.
BENCİLİK(HODKAMLIK, MEGALOMANLIK):
(1) a. Benci olma durumu
(2) fels. Kişinin bütün eylemlerinin “ben” ile belirlenmiş bulunduğunu, ahlaklılığın, erdfemin de yalnızca “ben”ini, kndini koruma içgüdüsünün bir başka biçimi olduğunu ileri süren öğreti. eş. (EGOİZM)
(3) ruhb. Kendi çıkarını düşünmenin bütün bilinçli eylemlerin ana güdüsü olduğunu ileri öne süren görüş.
(4) fels. Kendi çıkarını düşünmeyi bütün eylemlerin haklı ve doğru amacı olarak kabul eden ve bunu yaşamınkesin, değişmez ilkesi yapan öğreti. ör. Doğrusu, bencilik bireyin bir kaçış yoludur.
BENCİLLİK (HODKAMLIK, EGOİSTLİK):
(1) Yalnızca kendini ve kendi çıkarını düşünme durumu. ör. Ondaki bu bencilliği hoş göremiyorum.
(2) ruhb. Kendi çıkarını düşünmenin bütün bilinçli eylemlerin ana güdüsü olması durumu. Bencillik etmek: bencil davranmak. (Galip BARAN/05.08.2009)

Hiç yorum yok: