23 Ocak 2008 Çarşamba

FARE DOĞURAN DAĞLAR VE DEĞERLER


FARE DOĞURAN DAĞLAR VE DEĞERLER

Galip BARAN - Bilinçolog
Meral Tamer/ Milliyet Gazetesi 9.1.2008
Sayın Meral Tamer,
1998 yılında Milliyet Gazetesi ile Boğaziçi Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirilen TRAP Konferansıyla ilgili, 10. 05. 2002 tarihli, “Trafikte Ortak Akıl Platformu TRAP’a ne oldu?“ sorusuyla başlayan “Muallim Mektebinde Trafik Kongresi” başlıklı yazınızı tekrar okudum.
TRAP’a ne olduğu meydanda: FARE DOĞURDU”. Bu söze takılıp ne TRAP Konferansı’nı küçümsediğimi ne de değerli katılımcılarına sataşmak istediğimi düşünmeyin.. Amacım ya da derdim (!) bu değil. Derdim (!); bir taraftan eleştirirken, diğer taraftan, TRAP örneğinden yola çıkarak; “işe Türk gibi başladığımızı ama arkasını getiremediğimiz”i, bu sorunumuzu, sizinle paylaşmak; bu vesileyle, “terör”e dönüşen trafik sorununu bencileyin ciddiye alan yeni katılımcıların da davet edildiği yeni bir TRAP Konferansı düzenlemenizi önermektir…
FARE DOĞURAN tek etkinlik TRAP değil. İstanbul ve Bodrum HABİTAT Konferansları da fare doğurdular. Hedefleri ve ilkeleriyle büyük beklentilere yol açan, katılımcısı olduğum o Konferansları da katılımcılarını da eleştiriyorum. O etkinliklerde verdiğim sözleri tuttuğum, TAAHHÜTLERİME sadık kaldığım için rahatça eleştiriyorum. Bunu görev sayıyorum. Ben bir “HABİTAT Bağımlısı” yım
TRAP Konferansına katılanlar arasında:
* Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu’nun 11.6.1998 günü yapılan toplantısına davet ederek bana sunuş yaptıran Dr. Şevket Ayaz; defalarca görüştüğüm Hayrünnisa Çilingiroğlu; birkaç defa görüştüğüm Prof. Dr. Rıdvan Ege; aynı şekilde görüştüğüm Emine Kalkan; 1996 yılında Bodrum’da başlattığımız kampanya için Bordum Kaymakamlığına ve bana mektup yazarak tebrik ve teşekkür eden Hitay Güner; trafik sorunuyla ilgili çalışmalarım nedeniyle sık sık görüştüğüm Prof. Süleyman Pampal; aynı konuda İstanbul Hilton Otelinde düzenlediği toplantıya beni davet eden Tınaz Titiz; önce “yayalara taktın” diye eleştiren, ancak sonra, “biz senin gibi motive olamıyoruz” diyerek beni öven Yeşim Yasak; trafikle ilgili etkinliklerde defalarca görüştüğüm Atılay Yeşil, gibi çok iyi tanıdığım,
* Prof. Dr. Rıdvan Ege; Akın Gönen; Ahmet Piker; Meral Tamer; Prof Nadir Yayla gibi az tanıdığım,
* Ahmet Arkan; İskender Atakan; İbrahim Aybar; Ahmet Bayraktar; Doç. Ali Atıf Bir; Demir Bükey; Ergin Cinmen; Mehmet Demirpençe; Prof. Sencer Divitçioğlu; Erhan Dumanlı Hasan Eren; Bülent Esinoğlu; Prof. Yılmaz Esmer; Erol Evgin; Doç. Mustafa Ilıcalı; Salih Irmak; Nazire Kalkan; Burhan Karaçam; Kadir Kendirci; Ruhat Mengi; Dursun Önal; Hüsnü Paçaçıoğlu; Seher Pamir; Prof. Tosun Terzioğlu; Prof.Dr. Ercan Tezer; İzmir Tolga, gibi tanımadığım isimler var.
Sayın Tamer,
Şimdi tutsam, TRAP Konferansına beni neden çağırmadığınızı sorsam, “ne Erol Evgin gibi ünlüsün, ne de bir örgütü temsil ediyorsun, yalnız bir adamsın” diyeceğinizi biliyorum. Bu defa kalksam; “yalnız oluşumun nedenini, halen Ankara Emniyet Müdürü olarak görev yapan, beni 21 Nisan 1998 günü İstanbul Taksim Meydanı yaya geçitlerinde “Trafik Kurallarına uyalım uymayanları uyaralım” çağrısının gereğini yaparken gözaltına aldıran, (Kırmızı ışık eylemcisi gözaltında/ 22.04.1998/ Milliyet) o günlerde İstanbul’da Emniyet Müdür Yardımcısı olan Sayın Ercüment Yılmaz’a sormalı” desem…
Kendinizi yerime koyun ve söyleyin: Kalkıp İstanbul’a gideceksiniz. Kural çiğneyenleri uyaracaksınız. Bunu yaparken gözaltına alınacaksınız. Size, bu çalışmayı yaparken , “herkes senin gibi olsa” ya da “senin gibilerin sayısı çoğalmalı” diyen insanların, gözaltına alındığınızı gördüklerinde, duyduklarında ya da (Milliyet Gazetesinde) okuduklarında , “boş ver”, “sana mı kaldı”, “bana ne” dememeleri, sizi yalnız bırakmamaları mümkün mü?
Üstüne üstlük; bu zorluğu aşmak için, trafiğin en üst düzey (!) yetkilisine, Karayolu Trafik Güvenliği Yüksek Kurulu Başkanı Başbakan Recep Tayip Erdoğan’a yaptığınız başvurulardan bir sonuç alamadığınızı da düşünün…
Sayın Yılmaz gibi Müdürlerin ve Recep Tayip Erdoğan gibi Başbakanların çıkardıkları zorluklar ve gösterdikleri kayıtsızlıklar ne işe yaradı derseniz: Trafik sorunu “terör” e dönüştü…
Yararı? …
Olmaz mı: Yalnız trafikte değil, çevre, tüketim, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve “her şeyi devletten bekleme alışkanlığı” gibi sorunların yaşandığı alanlarda yıllardır sürdürdüğümüz “okul dışı eğitim” çalışmaları “Yasa bağımlısı” olmama yol açtı. Yasa kavramına, yasaları yapanlardan da uygulaması gerekenlerden da daha çok sahip çıkan bir varlık oldum. Siz buna DEVLETE SAHİP ÇIKMAK da diyebilirsiniz. Takdir sizin…
Diğer taraftan; 1996 yılında Bodrum’da başlattığımız bu çalışmayı yaptığımız kavşakta saptadığım bir aksaklığı düzelttiren ve teşekkür eden Bodrum Emniyet Müdürü, Hüseyin Eroğlu; 2001 yılı Mayıs ayında Ankara’ya yaptığım “yurttaşlığa çağrı yürüyüşü” nde beni yolda karşılayan, sonraki yıllarda, “Galip Baran’ı sırtımızda taşımamız gerekir” diyebilecek derecede destek olan İzmir Emniyet Müdür Yardımcısı Sayın Süleyman Oğuz ve Gelibolu Emniyet Müdürü Sayın İsmail Daloğlu gibi Emniyet Müdürleri de var, bu ülkede…
Şimdi sözü, başta sözü edilen yazınızda, “TRAP’ın en ciddi ve sadık katılımcısı” diyerek övdüğünüz Prof. Dr. Sayın Süleyman Pampal’a, getiriyorum. Gazi Üniversitesi’nde düzenlenen bir Trafik Kongresinde “poster sunuş” yapmama yardımcı olan, trafikle ilgili çalışmalarımızda geliştirdiğim “trafik sorununu halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma” projesine, Başkanı olduğu Trafik Planlaması ve Uygulaması Anabilim Dalı Bülteni’nde (Ocak 1999; say. 11) yer verilmesini sağlayan Sayın Pampal’ın açıklık getirebileceğini düşündüğüm birkaç konu ya da soru var:
* Çalışmalarda geliştirdiğim, M.E. Bakanlığına sunduğum (trafik sorununu halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma projesi) proje M. E. Bakanlığı T.T.K. Trafik Komisyonu’nda uyutulmaktadır. Anılan Komisyonun Başkanı olan Sayın Pampal’ın bu konuda neden sustuğunu merak ediyorum. Susmakta devam ederse, konuyu Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’la ilişkilendirmek ve onun etkisinde kaldığını düşünmek zorunda kalacağım.
* Sayın Yılmaz ile ilişkilendirmek zorunda kalacağım diğer konu: 2004 yılında düzenlenen, favori gösterildiğim “trafikte yılın adamı” yarışmasında diskalifiye edilişimle ilgilidir.
* Sayın Pampal’ın açıklık getirmesini beklediğim en önemli konu: İlk ve orta öğretim okulları öğretmenlerine vermek istediğim “bilinç konferansları” için gerekli görülen, Muğla Valiliği aracılığıyla M.E. Bakanlığına yaptığım başvuruyla talep ettiğim, Bakanlık yetkililerinin “bizi aşar” cevabı verdikleri “usta öğretici” belgesi talebimle ilgilidir.
Örneği ekte görülen mektubumda Sayın Pampal’dan, bu belge için yardımcı olmasını istemiştim…
“Okul dışı eğitim” çalışmalarımız arasında yer alan çevre, tüketim, trafik, vergi v.b. alanlarda yaşanmakta olan yolsuzlukların, “bilinç yoksulu” bir toplum oluşumuzdan kaynaklandığını dikkate aldığımda ve sözü edilen alanlarda bilinçlendiğimizde toplum, ulus, devlet olarak nasıl bir SIÇRAMA yapabileceğimizi düşündüğümde, Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sayın Pampal gibi bir bilim insanının neden sustuğunu, nasıl susabildiğini anlamakta zorluk çekiyorum…
Sayın Tamer,
Başta da ifade ettiğim üzere, hiç kimseyi özellikle de makam, mevki sahibi değerli yöneticileri ve bilim insanlarını aşağılamak, küçümsemek ya da onlara sataşmak değil amacım…
Tekrarlayacak olursam, amacım;
(a) “işe Türk gibi başladığımızı ama arkasını getiremediğimiz” i, bu sorunumuzu, sizinle paylaşmak,
(b) “Terör”e dönüşen trafik sorununu bencileyin ciddiye alan yeni katılımcıların da davet edildiği yeni bir TRAP Konferansı düzenlemenizi önermek,
(c) “Okul dışı eğitim” çalışmalarında edindiğimiz, ülke yararına kullanılmasında fayda gördüğümüz, ÖZGÜN olduğuna inandığımız birikimimizin yaşama geçirilmesine yardımcı olmanızı,
İSTEMEKTİR…
SON SÖZÜM: Sayın Ercüment Yılmaz ve Sayın Pampal gibi değerler; yukarıda ile getirilen türden davranışlarıyla, sivil toplumun önünü tıkamamalı, ben ve benim gibileri kendilerinden medya aracılığıyla hesap sorma zorunda bırakmamalı, kendileri gibi değerlere duyulan, duyulması gereken güveni sarsmamalı, buna hakları olmadığını bilmeliler.
Saygılarımla.
Galip BARAN
Bilinçolog
HABİTAT Mevlana, Bilinç, Sencillik ve Yolsuzlukları Önleme Kozaları Kolaylaştırıcısı
(0252) 382 34 77 /(0535) 844 84 76
e-posta: galipbaran@ttmail.com /
EKİ: Prof. Dr. Sayın Süleyman Pampal’a, 1.3.2007 tarihli mektubum
23.3.2007
Prof. Dr. Süleyman PAMPAL
Gazi Üniversitesi - ANKARA
Değerli Hocam,
Görüşmeyeli yıllar oldu. Derdimi, genelde, çayınızı yudumlarken dile getirirdim. Size bu defa, dikkate alacağınızı umduğum bir konu ile ilgili olarak sesleniyorum…
Ekte görülen, “Yurttaş”ın Andı’nda sayılan alanlarda yıllardır yaptığımız “okul dışı eğitim” çalışmaları ile yeni bir bilinç anlayışı geliştirdik. Bir yıldır, ilk ve orta öğretim öğrencilerine bilinç konusunda konferanslar veriyoruz…
Benim anlayışıma göre; benzer çalışmalar yapılmadıkça, yani eylem, uygulama yoksa bilinçlenemiyor insan. Bu girişten sonra sözü nasıl bilinçlendiğime getirmek istiyorum…
Başta sözü edilen çalışmalarımızda (a) bilinç anlayışım radikal şekilde değişti; (b) And’da sayılan alanların tümünde bilinçlendim; (c) “Yasa bilinci”m, özellikle de toplumun yetişkin kesiminin farkında olmadığı, olsa bile umursamadığı, “toplumsal sorumluluk bilinci”m ileri düzeyde gelişti…
Sözlükte, bilincin, “insanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme yetisi” şeklinde tanımlandığı görülüyor. Doğru anlamışsam, bu tanım sorumluluk öngörmüyor. Bizim anlayışımız bu tanımı aşıyor. Örneğin, trafik bilinci: Trafik kurallarının tümüne ayrım gözetmeksizin uymanızı ve uymayanları uyarmanızı gerektiriyor.
Değerli hocam,
Bu işi benim kadar ciddiye aldığınızda; gün geliyor “bilinç bağımlısı” oluyorsunuz. Ülkeyi yönetenleri denetlemeye başlıyorsunuz. Örneğin, Belediye başkanınızı izliyor, hesap soruyor, yeri geldiğinde mahkemeye veriyorsunuz. Bu noktada bilinçlenme buysa, bizim gibilerin ciddiye alınması gerekir diye düşünüyorum.
Bu noktadan hareketle, Muğla Valiliğine bir dilekçe ile başvurdum, bilinç konusunda bir sempozyum düzenlenmesini önerdim. İl Milli Eğitim Müdürlüğü böyle bir etkinlik için “usta öğretici” belgesine ihtiyacım olduğunu ancak konunun kendilerini aştığını ifade etti. M.E. Bakanlığına iletilen başvuruma, Bakanlıktan, “Çıraklık ve Yaygın Eğitim Müdürlüğü” Mevzuatı”nda bilinç konusunda “usta öğretici” belgesi verileceğine dair bir kayıt bulunmadığı şeklinde bir yanıt geldi…
Görüştüğüm insanlar konunun akademik zeminlerde değerlendirilebileceği yolunda görüşler bildirdiler. Ekli yazılarımızın bu değerlendirmeyi kolaylaştıracağını sanıyorum.
Yardımınıza ihtiyacımız var.
Saygılarımla.
Galip BARAN
HABİTAT Bilinç Kozası Kolaylaştırıcısı

Hiç yorum yok: