26 Nisan 2008 Cumartesi

"SİVİL TOPLUMDAN VALİ'YE"

(Sivil Toplumdan Vali'ye)

Valilik Makamına

MUĞLA

KONU: Yerel ve Merkezi Yönetim yetkililerinin işlerini kolaylaştırmak amacıyla başlattığımız çalışmalarda karşılaştığımız sorunların arzı ve gereğinin yapılması.

Sivil Toplum olarak, çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar, “her şeyi devletten bekleme” gibi alanlarda yıllardır yapmakta olduğumuz “okul dışı eğitim” çalışmalarımızda Yerel ve Merkezi Yönetim yetkilileriyle ilişkilerimizde olumlu bir gelişme sağlayamadık, onlarla işbirliği yapamadık, çabamızın karşılığını alamadık. Yukarıda sayılan alanlarda yaşanmakta olan sorunların, özünde, halkın “toplumsal sorumluluk bilinci”nin yeterince gelişmemiş olmasından, eşdeyişle, halkın “her şeyi devletten bekleme alışkanlığı”ndan kaynaklandığı biliniyorsa da; asıl sorunun bu gerçeğin farkında olmayan ve dikkate almayan yetkililerin yönetim anlayışından ileri geldiği düşünülmektedir. Sonuç olarak; egemenliğin kayıtsız koşulsuz sahibi olması gereken, henüz bu niteliği kazanamamış olan halkla yönetim arasında “köprü” işlevi görmek için çalışan bir Sivil Toplum olarak Devletle ilişkilerimiz, ekli yazılarımızda da ifade edildiği üzere, olgunlaşamamaktadır… Durum bilgilerinize, gereği takdirlerinize arz olunur. Saygılarımızla. Galip BARAN EKLERİ: “Alooooooooo! Trafik mi dediniz” başlıklı, 9. 04. 2008 tarihli yazımız. “Kaymakam” başlıklı, 10.04. 2008 tarihli yazımız. “Nasıl Bir Belediye Başkanı” başlıklı, 12. 04. 2008 tarihli yazımız. “Andımız” başlıklı, 12. 04. 2008 tarihli yazımız. “ Okul Dışı Eğitim” başlıklı, 14. 04. 2008 tarihli yazımız. “Where is The Walking Path” (Yaya Geçidi Nerde) başlıklı, 18. 04. 2008 tarihli yazımız “Kaymakam Fobisi” başlıklı, 20.04. 2008 tarihli yazımız. ***

22. 04. 2008
(Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın, kimbilir belki yarın belki yarından yakın; Varsın dayasın düşman vatanın bağrına hançerini, bulunur kurtaracak bahtı- kara mağderini)
(İlk çağ/ Orta Çağ/ yeni Çağ- Bilgi Çağı / Bilinç Çağı)
KAYMAKAM FOBİSİ…
Geçenlerde kaleme aldığım, Bodrum Kaymakamı’nı eleştirdiğim, internette yayınladığım, fotokopi yapıp Kaymakamlık dahil resmi kurumlara ve vatandaşlara elden dağıttığım, “kaymakam” başlıklı yazıyı yerel basına da verdim. Örneği aşağıda görülen bu yazı Yarımada Gazetesi’nin Haftalık Panorama ekinde basıldı. Ancak, DEĞİŞTİRİLEREK YAZILDI.
“KEŞKE; bugünkü Kaymakam Abdullah Kalkan da UĞUR BORAN gibi bir Kaymakam olabilseydi. Sözü edilen projeyle ilgili dosyalarımla yanına gidip, “Milli Eğitim Müdürü ve Emniyet Müdürü ile görüşmek, onlarla işbirliği yapmak istiyorum” dediğimde:
* “Seni Milli Eğitim Müdürü yapalım bari” demeseydi. Benimle dalga geçmeseydi. “
şeklindeki kısım çıkarıldı, yerine: “KEŞKE; bugünkü Kaymakam Abdullah Kalkan da UĞUR BORAN gibi benimle konuşsaydı” cümlesi kondu…
SANSÜR UYGULANDI…
Bu ilk değil, örneği aşağıda görülen, Bodrum ME Müdürü Sayın Turgay Kılavuz’u eleştirmek için kaleme aldığım, aynı şekilde yerel basına dağıttığım, “Hey Sen! Turgay Kılavuz, Sen!” başlıklı (16 Şubat 2002 günlü) yazım da “KAZA” ya uğramıştı. BASILMAMIŞTI…
Kaymakamı eleştiren yazımın yer alacağı sayı için 50 adet sipariş vermiştim. Yazının değiştirilerek basılmış, suya sabuna dokunmayacak hale getirilmiş olduğunu görünce; tarafıma gönderilen gazeteleri bedelini ödeyerek iade ettim. Sekreter, ödediğim parayı iade etmek istedi. Kabul etmedim. “Siz benim için 50 tane fazla bastınız” dedim…
Sonuç olarak:
* “Trafik Terörü”ne son verme çabalarına katkıda bulunmak için başlattığınız “trafik sorununu halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”ni Bodrum dışında pek çok il ve ilçede de uygulayacaksınız. Mahmut Hayırlıoğlu’nun ( OTO-MOTO; Milliyet Dergi Grubu;10 Mayıs 1998) “Ey ahali, duyduk duymadık demeyin; Galip Dede devletin yapamadığını yapmağa soyundu“ şeklinde tanımladığı bu “okul dışı eğitim” çalışmasını yıllarca yapacaksınız,
* Bu projenin hayata geçebilmesi için “Milli Eğitim Müdürü ve Emniyet Müdürü ile işbirliği yapmak istiyorum” dediğinizde, Kaymakam “”SİZİ REFÜZE EDECEK,
* Bu olumsuzluğu “toplumla paylaşmak” için kaleme aldığınız yazı BASILMAYACAK,
* Basın “ÜSTE DÜŞEN”i yapmayacak. Yapamayacak. Sivil topluma DESTEK OLAMAYACAK
* Bu ülkede yaşayanlar, bu yüzden “eli taşın altına” sokmayacaklar, “üste düşen”i yapmayacaklar; “trafik kurallarına uymayacaklar, uysalar bile uymayanları uyarmayacaklar. “Boşuna uğraşıyorsunuz” diyenler HAKLI ÇIKACAKLAR…
Manzara-i Umumi, AYNEN BÖYLEDİR…
Siz olsanız, “Bu toplumun fertlerini kula kul olmaktan kurtar Ya Rab” DEMEZ MİSİNİZ…
Galip BARAN
EKLERİ: Kaymakam
Hey Sen! Turgay Kılavuz, Sen!


KAYMAKAM…
Bir zamanlar Bodrum’da bir KAYMAKAM vardı. Adı UĞUR BORAN’dı. “Sivil Toplum”un elinden tutardı. Çevre ve trafik sorunlarını önlemek için başlattığım çalışmaları Turgutreis ve Bodrum Belediye Başkanlarını kızdıracak kadar ciddiye aldığımda, üstlendiğim sorumluluğun gereğini yerine getirdiğimde, diğer deyişle, onları (Başkanları) denetlediğimde, “sen onların yapamadıklarını yapıyorsun” derdi. O, “kaymakam gibi bir kaymakamdı” vesselam…
Bir gün VALİ OLDU. Ama AKP Hükümet olunca onu merkeze aldı. İstanbul Valiliğinde sekreterlerle paylaştığı bir odada bir süre oturdu. ATIL KALDI. Onu HARCAYAN zihniyet için neler düşündüğümü, ülke hesabına ne kadar üzüldüğümü bilemezsiniz. Son arayışımda, “istifa etti” dediklerinde sebep olanlara ne kadar “iyi-dua” ettiğimi tahmin edemezsiniz…
KEŞKE; bu ülkenin kaymakamları UĞUR BORAN gibi olsalar. “Okul dışı eğitim” çalışmalarımızda geliştirdiğim, Uygulama Protokolunu UĞUR BORAN’la birlikte hazırladığımız ( İlk ve Orta Öğretim Okulları müfredat programına “uygulama dersi” olarak konulması için M. E. Bakanlığına başvurduğum, M.E.B. Talim Terbiye Kurulunun ilgili komisyonunda yıllardır bekletilen/uyutulan) “Trafik sorunun halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”ni onlar da yaşama geçirseler…
KEŞKE; bugünkü Kaymakam Abdullah Kalkan da UĞUR BORAN gibi bir Kaymakam olabilseydi. Sözü edilen projeyle ilgili dosyalarımla yanına gidip, “Milli Eğitim Müdürü ve Emniyet Müdürü ile görüşmek, onlarla işbirliği yapmak istiyorum” dediğimde:
* “Seni Milli Eğitim Müdürü yapalım bari” demeseydi. Benimle dalga geçmeseydi.
* M. E. Bakanlığı T.T. Kurulunda yıllardır bekletilen o proje Bodrum’da uygulansaydı.
* Yukarıda sözü edilen, “Ölünceye kadar uygulama”yı TAAHHÜT ettiğim, “Trafik sorunun halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi tabana yayma projesi” amacına ulaşsaydı. (“Her Kavşağa Bir Galip”; Sabah Gazetesi, İstanbul Kadıköy yakası eki;16 Aralık 1997)
* Öğrencileri o projede çalışırken görenler, onlara da, “herkes senin gibi olsa”, “sen ibadet ediyorsun“, “sen bizim için, insanlık için çalışıyorsun”, “ senin gibilerin sayısı çoğalmalı”, hele, duyduğumda, beni düşündüren, “senin gibi 100 kişi olsa Türkiye Muasır Medeniyeti çoktan aşardı” deselerdi. “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni öğrenciler de yaşamlarına geçirselerdi...
* Öğrenciler de; Atatürk’ün, (1X 5,5 metrelik bir pankart olarak hazırlattığım, Milli Bayramlarda Turgutreis İskele Meydanında açtığım, sokaklara astırdığım, ancak Turgutreis Belediye Başkanının bana kızdığı için yok ettirdiği) “Çalışmanın en yücesi ulus için olanıdır” sözünün öneminin FARKINA VARSALARDI.Bu sözün anlamı, onların yüreklerine de NAKŞOLSAYDI. “Atatürk Sevgisi” böylece TEZAHÜR ETSEYDİ, KEŞKE…
Yukarıda yazdıklarımla, UĞUR BORAN’ı överken diğer kaymakamları küçümsediğim ya da Bodrum Kaymakamı’nı aşağıladığım düşünülmesin…
AMACIM;
* Atatürk’ün “çalışmanın en yücesi ulus için olanıdır” sözünün ve
* O’nun (Atatürk’ün) “fikir fedaisi” olan, M. E. Bakanlığı da yapan (adaşım)Dr. Reşit Galib’in müellifi olduğu “ANDIMIZ“da yer alan “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”nin anlam ve önemini-
“TOPLUMLA PAYLAŞMAK”tır.
Galip BARAN; Rektör/ Bilinç Üniversitesi/Turgutreis
***
(16 Şubat 2002 tarihinde yerel basına verilen, ancak yayınlanmayan yazı)
HEY SEN! TURGAY KILAVUZ, SEN !
Duydum ki sen, kırmızıda geçermişsin! Duranlara da gülermişsin! Üstelik sen, hem ilçe Milli Eğitim Müdürü Hem İlçe Trafik Komisyonu Üyesiymişsin!
Bilir misin ki, ben, “Demokrasi Dershanesi” dedikleri Garajaltı Kavşağında kırmızıda geçen beyefendilere: “Beyefendi! bu ışık zaten insanlar için konmuştur ! “
Ve hanımefendilere: “Hanımefendi ! sen şu anda kırmızı ışıkta geçme özgürlüğünü kullandın. Bu bana çantanı kapıp kaçma özgürlüğü tanımaktır!” demekteyim…
Şaka, şaka sayın Kılavuz, hepsi şaka!
Biliyorsun, her birimiz, “trafik kurallarına uyalım uymayanları uyaralım” çağrısının gereğini yerine getirmekle, bir diğerimizi kurallara alıştırmakla, birbirimizi okul dışında da eğitmekle yükümlüyüz. Bu eylem eğitim biliminde, sanırım, “yaygın “ sıfatıyla tanımlanıyor.
“Yaygın eğitim”, herkesin bir diğerini eğitmesini öngörüyor. Eğitimin yaygını hafife alındığı, senin benim sorumlu olduğumuz bu görevi ciddiye almadığımız için çekmekteyiz ulus olarak tüm çileleri. Şairin dediği gibi “eğitimin yaygını ırgalamıyor kimseleri”.
Biliyorsun, senin (maaşlı) kamu görevlisi turgay kılavuz olarak sorumlu olduğun işin aslı “eğitim” değil “öğretim”dir. Oysa “eğitim” senin de vatandaş Turgay Kılavuz olarak sorumlu olduğun bir iştir. Yaşamsal alışkanlıkları edinmemizi sağlayacak iş yani.
Dilersen, vatandaş olarak sorumlu olduğun bu işi sen de üstlenebilir, “trafik kurallarına uyalım uymayanları uyaralım” çağrısının gereğini yerine getirebilirsin. Aslında, bu işi kaymakam dahil herkes, vatandaş kimliğiyle üstlenebilir.
Aklın yatarsa yapman gereken şey: kırmızıda koyun gibi geçenlere, olanca kibarlığınla, “hanımefendi” ya da “beyefendi” diye seslenerek kırmızı ışığı elinle göstermektir.
Göreceksin bu görev maaşlısından daha keyifli. Neden dersen, bu işte kendi kendinin amiri, patronusun da ondan.
Gülenler olabilir. Ama sakın sıkılma. Otomobilinin patlayan lastiğini söküp stepneyi taktıktan sonra bijonları bulamayıp çaresiz bakınan “akıllı” ya, karşıdaki tımarhane penceresinden onu izleyen “deli”nin verdiği “aklı” ve Charlie Chapli’nin Einstein!e: “seni anlamadıkları, beni de anladıklarını sandıkları için güldüler” dediğini hatırla.
***
Galip Baran; HABİTAT Yurttaşlar Kozası Kolaylaştırıcısı
Turgutreis, “BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ” Kurucu Rektörü
Bilinçolog-Yasa Bağımlısı, “Bencil Varlıkların Üstüne Vazife Olmayan İşler” Uzmanı
TEL: 0252.382 34 77 – 0535.844 84 76
E-posta:
galipbaran@ttmail.com / galipbaran@mynet.com
WEB:
http://www.turkcelil.com/ / http://www.galipbaran.blogspot.com/

Hiç yorum yok: