7 Nisan 2008 Pazartesi

ALOOOOOOO!
TRAFİK Mİ DEDİNİZ! (*)
Yayınlayan Haberci 2008/4/6 (2411 okuma)
Galip BARAN
Bilinçolog Yasa Bağımlısı,
“Bencil Varlıkların Üstüne Vazife Olmayan İşler” Uzmanı BEN; Bana, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni “yaşama geçirme becerisi” kazandıran “okul dışı eğitim” çalışmalarında edindiğim deneyim ve bilgi birikimimi DEĞERLENDİREBİLECEK, ilk ve orta öğretim okullarında öğrenim görmekte olan çocuklarımıza aktarmama;
YARDIMCI OLABİLECEK BİR:
Cumhurbaşkanı
Başbakan
Milli Eğitim Bakanı
İçişleri Bakanı
Emniyet Genel Müdürü
Vali
İl Milli Eğitim Müdürüİ
l Emniyet Müdürü
Kaymakam
İlçe Emniyet Müdürüİlçe
Milli Eğitim Müdürü
ARADIM, YILLARCA. AMA BULAMADIM…NEDEN?
Nedeni şu:
“yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”nin yaşama geçebileceğine inanmıyor, o makamları işgal eden O “MUHTEREM” ZEVAT…
NEDEN inansınlar ki. Kendileri o ilkeyi yaşamlarına geçirememişler ki. Bir başka deyişle, kendileri MUHTAC-I HİMMET DEDELER…
NASIL yardımcı olsunlar ki, kendileri BİLMİYORLAR Kİ… Onlara göre “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi” sadece EZBERLENECEK bir kavramdır. EZBERLEMEK yeterlidir onlar için. Gerisi Türkçe, Matematik, Hayat Bilgisi v.b. dersleri öğretmektir onlar için. OKULDAKİ ÖĞRETİM bundan ibarettir…Öğrenciler “ANDIMIZI” okurken ÖĞRETMENLERİ izleyin. “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”nin yaşama yaşama geçememiş oluşundan kaynaklanan en küçük bir işaret göremezsiniz, yüzlerinde...Onlar, Sevgili Öğretmenler, sınıflara girecekler, ama, o “AND”ın ne anlamından ne de yaşama geçemeyişinin ACI SONUÇLARINDAN söz etmeyecekler. Nasıl etsinler ki, KENDİLERİ FARKINDA DEĞİLLER Kİ…FARKINDA OLSALARDI, anlatsalardı, öğretselerdi, o ilke yaşama geçseydi; bu ülke bu hale gelir miydi, hiç…Ben de o öğretmenler gibiydim. Ben de ezberlemiştim, o ilkeyi… Nasıl oldu da, yalnız “kendi yurdumu ve milletimi” değil, “dünyayı ve dünyalıları”, ayrım gözetmeksizin ÖZÜNDEN ÇOK SEVEN bir varlık oldum? EL CEVAP: “Okul dışı eğitim” çalışması…Sözü edilen çalışmalarda edindiğim birikimimi değerlendiremeyenleri, çocuklarımıza aktarmama yardımcı olamayanları da seviyorum. Onları da özümden çok seviyorum… Aslında, o ilke kapsamlı bir kavram. Canlı cansız varlıkların, eşdeyişle, yaratılanların tümünü ayrım gözetmeksizin sevmenizi öngörüyor…HAL BÖYLEYKEN; ilk ve orta öğretim OKUL MÜDÜRLERİ, bildiklerimi çocuklarımıza aktarmak, KONFERANS VERMEK için başvurduğumda “KAYMAKAMDAN İZİN ALDIN MI” demiyorlar mı…Kaymakam (Bodrum Kaymakamı) ise, aynı konudaki başvuruma, “GEREK YOK” cevabı vermiyor mu. Konferans önerimi geri çevirmiyor mu…Diğer taraftan, ÖĞRENCİLER GÖRÜYORUM, okul dışında, sokakta: “Amca seni destekliyoruz” demiyorlar mı…Siz olsanız, bu traji-komik durum karşısında; “EY KAYMAKAM, BRE KAYMAKAM, OKULLAR SENİNSE SOKAKLAR BENİMDİR” demez misiniz…Ülkeyi yönetenleri, yönettiklerini sananları; Çocukların Analarına ve Babalarına ŞİKAYET ETMEZ MİSİNİZ…
Galip BARAN
BilinçologYasa Bağımlısı, “Bencil Varlıkların Üstüne Vazife Olmayan İşler” Uzmanı HABİTAT Mevlana, Bilinç, Sencillik, Yolsuzlukları ve Yoksulluğu Önleme Kozaları Kolaylaştırıcısı

Hiç yorum yok: