5 Mart 2008 Çarşamba

Prof. Dr. EMRE KONGAR'A "AÇIK MEKTUP"





Prof. Dr.
EMRE KONGAR'A
AÇIK MEKTUP
Yayınlayan Haberci 2008/2/24
Galip BARAN
Bilinçolog/Yasa Bağımlısı/İnsan Davranışları Uzmanı
ÖZEL AÇIKLAMA:
Üniversitelerimizin değerli rektörleri, özellikle de insan davranışlarıyla ilgili bilim dallarının öğretim üyeleri, bilim insanları, YÖK’ün değerli Başkanı ve üyeleri; bu mektubu kendilerine yazılmış varsayabilirler. Değerli düşünce ve eleştirileriyle katkıda bulunabilirler. Böylece yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli konusu olan “bilinç” kavramının hayata geçmesinde pay sahibi olabilirler.Sayın Emre Kongar,1932 doğumluyum. Er. San. Ens. Mezunuyum. Çalışırken Yüksek Tekniker diploması aldım. K.K.K. Muh. Sınıfında Tek. As. Sb. olarak 9 yıl ve Pensilvanya Devlet Universitesi’nde (ABD) bir yıllık eğitimden sonra Ç.N.A.E.M.’de (Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi) Reaktör İşletme ve Nükleer Elektronik Uzmanı olarak 18 yıl çalıştım.1978 yılında emekli olup Bodrum Turgutreis’e yerleştim. Bir süre, Halk Eğitim Merkezi adına düzenlediğim kurslarda İngilizce öğretmenliği yaptım. Ardından, birkaç emekli arkadaşımla birlikte, bazı sivil toplum çalışmaları başlattık.. Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve “her şeyi devletten bekleme alışkanlığı” gibi alanlarda yaptığımız, “Okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, bu çalışmalarda: (a) “Yeni bir bilinç anlayışı” geliştirdik. (b) Sayılan alanların tümünde bilinçlendik. (c) “Yasa bilinci”miz, özellikle de “toplumsal sorumluluk bilinci”miz ileri düzeyde gelişti. (d) Yaşam biçimimiz (özellikle benimkisi) radikal şekilde değişti. (e) Yasa kavramını ileri düzeyde önemsediğimden olacak, zamanla “yasa bağımlısı” da oldum.Öyle ki; yöneticilerden hesap sormaya, onları denetlemeye başladım. TBMM salonunda süs gibi duran, egemenliğin kayıtsız koşulsuz sahibi olduğumu ifade eden sözü davranışlarıma yansıttım. Her şeyi devletten bekleyen halk ile yönetim arasında, “köprü” oldum. Bunu gören halk, beni, “herkes senini gibi olsa” ya da “senin gibilerin sayısı çoğalmalı” benzeri sözlerle övmeğe başladı...Değerli hocam,Bu sonuçları görünce, benzer çalışmaları ülke genelinde yaygınlaştırmanın yararlı olacağını düşündüm. “Bilinç” konusunda bir sempozyum düzenlemek amacıyla Muğla Valiliğine başvurdum. İl Milli Eğitim Müdürlüğü cevabında, bu sempozyum için bir “usta öğretici” belgesine sahip olmam gerektiği, ancak bu belgeyi vermenin kendilerini aştığı ifade edildi. Milli Eğitim Bakanlığı da, Muğla Valiliğince iletilen aynı konulu başvuruma benzer bir yanıt verdi. Bu durumda, ”bilinç” konusundaki çalışmalarımızı, birikimimizi değerlendirecek, bu bağlamda son sözü söyleyecek ve “usta öğreticilik” talebime çözüm bulacak kurumun üniversite olduğunu düşünüyorum… Diğer taraftan, yaşanmakta olan sorunların “bilinç yoksulu bir toplum” oluşuğumuzdan kaynaklandığına inanıyorum. Üniversitelerimizin, “bilinç” konusuyla, bu nedenle de ilgileneceklerini ve “bilinç varsılı bir toplum” olabilmemiz için bir çalışma başlatacaklarını ve adı “bilinçoloji” olabilecek yeni bir bilim dalını kuracaklarını da ummak istiyorum.Kongar Hocam,Bu arada, Toplumsal Değişim, Kuramları ve Türkiye Gerçeği adlı kitabınızda yer alan, bazıları aşağıda görülen bilgiler dikkate alındığında, yukarıda sözü edilen çalışmalarla geldiğimiz noktayı “Aktif Toplum” tanımına yakın buluyoruz. Bu düşüncemizi değerlendirmenizi bekliyoruz.Öğrenim durumumu dikkate aldığınızda “bilinç“ konusundaki bulgularımızı “ilginç” ya da “kayda değer” bulacağınızı düşünüyorum...Aşağıdaki sitelerde yer alan bazı yazılarımın dile getirdiğim istek, öneri ve taleplerimin değerlendirilmesinde yardımcı olabileceğine inanıyorum...Saygılarımızla.Galip BARANBilinçolog/Yasa Bağımlısı/İnsan Davranışları UzmanıHABİTAT Mevlana, Bilinç, Sencillik, Yolsuzlukları Önleme ve “Yurtta Barış Dünyada Barış” Kozaları KolaylaştırıcısıTEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76E-posta: galipbaran@ttmail.comgalipbaran@mynet.comWEB: www.turkcelil.com/ http://www.galipbaran.blogspot.com/* * *KAYNAK: Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği/ Remzi Kitabevi/ Emre Kongar:Aktif Toplum= Etken Toplum (Active Society): Hem yöneticilerinin denetimi, hem de yönetilenlerin tercihlerinin birbirine uygunluğu bakımından yüksek olan toplum. Örneği yok. Daha çok ütopik bir kavram. Pasif Toplum= Eylemsiz Toplum (Passive Society): Hem yöneticilerinin denetimi bakımından, hem de yönetilenlerin tercihlerinin birbirlerine uygunluğu bakımından düşük olan toplum.Örnek: İlkel toplumlar.Sürüklenen Toplum (Drifting Society): Yöneticilerinin denetimi bakımından düşük, yönetilenlerin tercihlerinin birbirlerine uygunluğu bakımından yüksek olan toplum. Örnek: Kapitalist demokrasiler..

Hiç yorum yok: