27 Aralık 2007 Perşembe

VERGİ BİLİNCİMİZ VE BİZ..

VERGİ BİLİNCİMİZ VE BİZ..

Galip BARAN -BilinçologHABİTAT Mevlana, Bilinç, Sencilik ve Yolsuzlukları Önleme Kozaları KolaylaştırıcısıBen bir emekli sandığı emeklisiyim “Allah vergi ödeyen mükelleflerden razı olsun. Tuttuklarını altın etsin. Onlar olmasalar, vergi ödemeseler ben ne yaparım. Ne yer, giyer, ne içerim.” demek geliyor içimden, ama diyemiyorum… NEDEN?ŞUNDAN:PARA GANİ VERGİ HANİ?Star Gazetesi / 9 Mayıs 2006:Vergi beyanında büyük ayıp. Maliyenin yaptığı araştırma süper market sahibi, diş hekimi, kuyumcu ve lokantacının bile aç olduğunu ortaya koydu. Kuyumcu ayda sadece 526 YTL, lokantacı da 260 YTL kazanıyormuş…Gelir vergisi beyannamelerine göre, Türkiye’de en fazla parayı noterler, eczaneler ve sanatçılar kazanıyor. İş adamı ve serbest meslek sahiplerinin yarısı açlık, tamamına yakını ise yoksulluk sınırının altında kaldı…SUÇLU KİM?Emeklilerin geçim koşulları, belli ki, bundan sonra, daha da ağırlaşacak. Ama –ve –lâkin, onlar (emekliler) da, bir zamanlar esnaf, tüccar, iş adamı, dişçi, kuyumcu, lokantacı, otelci, sanayici, şu ya da bu meslek dalında çalışan insanlar değil miydi? Öyleyse, bugün geçim sıkıntısı çekmekten yakınanların bir zamanlar ektiklerini biçmekte olduklarını söylemek yanlış mı olur?VERGİ BİLİNCİ…NTV Televizyonu/ 25. 07. 2003/ Konu: EK-VERGİ / Konuşmacı: Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Eser Karakaş: Prof. Karakaş: Vergi bilinci, bir ülkedeki seçmen sayısının o ülkede vergi verenlere oranıdır. Gelişmiş ülkelerde bu oran % 60. Amerika’da % 80. Türkiye’de, seçmen sayısının 45 milyon, mükellef sayısının 1,5 milyon olduğuna bakılırsa, kimse vergi vermiyor denebilir. Bu sosyolojik bir veridir. Bu durum düzelmezse Türkiye’de demokrasi de olmaz, kamu maliyesi de düzelmez. Normal vergi toplanamadığı için “EK-VERGİ” toplanıyor. Bu nedenle dünyanın en pahalı benzinini biz kullanıyoruz.“Vergi bilinci” olmayınca “yönetimi denetleme bilinci” de gelişmiyor. Vergide kendi sorumluluğunu sorgulamayanlar, başkasının sorumluluğunu da sorgulayamıyorlar… NTV spikeri: Benim gibilerin vergisi bordroda kesiliyor. Benim vergi kaçırma şansım yok.Prof. Karakaş: Size de, beyan yöntemiyle ödeme hakkı tanınsaydı ne yapardınız?MÜSLÜMANIN VERGİ BİLİNCİ..KAMU HAKLARI (VERGİ) / Muğla Müftülüğü/ 27.02. 2007 (özet):Muhterem Müslümanlar!Vatanı savunmak ve düzeni sağlamak, için güçlü devlete ihtiyaç vardır. Bu ise, vergilerimizi zamanında ve tam olarak ödememizle mümkündür.Devletin; orduyu uygun silah, araç, gereçle donatmak; can ve mal güvenliğini sağlamak; eğitim, sağlık, ulaşım, beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılamak; işsizlere iş, kimsesiz, yaşlı ve bakıma muhtaç yurttaşlara geçim imkanı sağlamak gibi görevleri var.Devletin sağladığı imkânlarla servet edinen kişilerin vergi kaçırması din ve insanlıkla bağdaşır mı? Vergi kaçıran kimse, kul hakkı yemiş, kazancına haram karıştırmış olmaz mı? Verginin ödenmesi kutsal bir görevdir. Bu itibarla yalan beyanda bulunmak, vergi kaçırmak, daha az ödemek, hatta kaçırana yol göstermek, yardımcı olmak da suçtur. Aziz Cemaat!Canımızın, malımızın, ırz ve namusumuzun korunmasını manevi değerlerimizin muhafazasını, yurdumuzun ilerlemesini, kalkınmasını istiyorsak vergilerimizi zamanında ve eksiksiz ödemeyi dini ve milli bir görev sayalım.SONUÇ…İstisnalar, eğer varsa, hoş görsünler, toplum olarak “vergi bilinci” notumuz, SIFIRSorun: Bencillik!BENCİL MİLLET…Bencil bir toplum olduğumuz, Ruhbilim Uzmanı Ergün Arıkdal’ın “Evrensel İnsan”, adlı eserinde (sayfa 222) şöyle ifade ediliyor: İnsanın vicdanının sesini dinlemesi çok önemlidir. O ses, sonunda halkın, toplumun sesi haline gelir. Bizim halkımız vicdan sesini dinlemek istemiyor çünkü çok materyalist olmuş durumda. Çok bencil bir milletiz biz. Bu memleketin; bilim adamından, ekonomistten, iyi siyaset adamından ziyade, vicdanının sesini çekinmeden ortaya koyabilen, yürekli, insanlara ihtiyacı var. Bizim para, bilgi, şöhret, sandalye severlere değil, tam tersine vicdan sesini ifade etmeye çalışan, seven, uyum sağlayan, ortak alan kurabilen insanlara ihtiyacımız var. Çözüm: Sencilik.DERSİMİZ BİLİNÇ“Bilinç” biz Türkler için LİGHT bir kavram. Bu kavramı ciddiye almıyoruz, ya da bilmiyoruz. Ben bu nedenle “vergi bilinci” yerine “vergi ahlakı” demekten yanayım. Vergi kaçıranı “ahlaksız” olarak nitelememizi öneriyorum. ÇILGIN TÜRKAklıma gelmişken; Türkiye’yi “dış borç batağı”ndan kurtarmak için, 2001 yılında, bir kampanya başlatmak istedim. Var olan nakdimi, tahvile yatırıp, devletin “iç borç yükü”nü arttırmaktansa, “gönüllü vergi” ödeyerek “İMF Boyunduruğu”ndan kurtarmağa kalkıştım. Ne var ki, bu girişimi 57. , 58. , 59. ve 60. hükümetlerin dikkate almalarını sağlayamadım. Bu arada nakdim de tükenme noktasına geldi. Nakdim için üzülmüyorum. T.C. Devleti’nin hala boyunduruk altında oluşuna yanıyorum.GÖNÜLLÜ VERGİ İLE İLGİLİ BELGE (özetle)Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Sayı: HM.O.KAF.03. 03/ tarih: 22. 11. 01 * 89387 (yazısı)KONU: Galip BARAN’ın BaşvurusuBAŞBAKANLIKHalkla İlişkiler Daire BaşkanlığıİLGİ: 26.10.2001 tarih ve B.02.0.BHİ- 9933 sayılı yazınız.Yazınız ekinde yer alan, Galip BARAN tarafından gönderilen dilekçenin incelenerek cevaba esas teşkil edecek bilgilerin tarafınıza gönderilmesi talep edilmiştir. Söz konusu dilekçede “Türkiye’yi Dış Borç Yükünden Kurtarma” amaçlı bir kampanyanın Turgutreis Gönüllüleri tarafından başlatılmasının düşünüldüğü ifade edilmektedir. Sözü edilen kampanya için “gönüllü vergi” olarak ilgilinin yapmak istediği katkı ve aktif olarak çalışma isteği takdir edilmesi gereken bir davranış olup halkımızın Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’na ve ülkenin sorunlarına sahip çıkma yönünde ne kadar bilinçli ve duyarlı hareket ettiğini göstermektedir.Bununla beraber, “gönüllü vergi” olarak bile adlandırılsa dış borç ödemeleri dahil herhangi bir kamu hizmetine karşılık olarak devlet aracılığıyla bağış ve yardım toplamak için yasal bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Sivil toplum örgütlerinin kamuyu temsilen denetim ve izleme görevini de üstlendikleri dikkate alındığında: bu örgütlerin, kendi inisiyatifleri doğrultusunda başlatacakları kampanyaların kamu açıklarının azaltılması ve kamu tasarrufunun artışında toplumsal bir bilincin oluşturulması hususunda da yardımcı olabileceği düşünülmektedir. E. Ferhat EmilMüsteşar yardımcısıDEVLETİ DENETLEMEKNTV’deki konuşmasında vergi kaçırmanın sosyolojik bir veri olduğu; bu sorunun düzelmemesi durumunda Türkiye’de demokrasinin olamayacağı; kamu maliyesinin düzelmeyeceği, “Vergi bilinci” olmayınca “yönetimi denetleme bilinci”nin gelişmeyeceği, vergide kendi sorumluluğunu sorgulamayanların, başkasının sorumluluğunu da sorgulayamayacaklarını ifade eden Prof. Esmer’e gönülden katılıyorum. Ben bu gerçeğin canlı tanığı ve kanıtıyım.Benim “yönetimi denetleme” notum TAM. Merkezi ve yerel yönetimi denetlemekte hiç zorluk çekmiyorum. Örneğin Turgutreis Belediye Başkanını Turgutreis yerine Doğuş Holding’e sahip çıktığı için mahkemeye vermiş bulunuyorum. Bir başka deyişle, Sokrat’ı oynuyorum Bu alışkanlığı, çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve “her şeyi devletten bekleme alışkanlığı” gibi alanlarda yıllardır yapmakta olduğumuz, izleyenlerin, “herkes senin gibi olsa” ya da “senin gibilerin sayısı çoğalmalı” benzeri sözlerle övdükleri “okul dışı eğitim” çalışmalarında kazandım.Şu var ki, bu konuda, neredeyse, yapayalnızım… NEDEN?Galip BARANBilinçologHABİTAT Mevlana, Bilinç, Sencilik ve Yolsuzlukları Önleme Kozaları Kolaylaştırıcısı(0252) 382 34 77 (0535) 844 84 76e-posta: galipbaran@mynet.com WEB: http://www.turkcelil.com/

Hiç yorum yok: