17 Aralık 2008 Çarşamba

MUTLULUKLAR ÜLKESİ TÜRKİYE,
ALİ SERVER YAZGAN, MEHMET DİNÇBERK VE….

Parayı verenin düdüğü çaldığı; gemisini kurtaranın “kaptan” olduğu; (bazılarının obesite tedavisi gördüğü) her gün milyonlarca ekmeğin çöpe atıldığı, bazılarının çöplükten beslendiği, lüks arabaların peynir ekmek gibi satıldığı, komşusu aç iken tok yatmanın günah olduğu Müslüman ülke,Türkiye!
Helal olsun, “Ne Mutlu Türküm” diyebilene!
*
Kazanç Gani! Vergi Hani?
Yasa Gani! Uygulayan, Uyan Hani?
Yasa-Çok, Vergi-Yok bir ülke, Türkiye!
“Cumhuriyet rejimi mi, yoksa aşiret devleti mi” bilen söylesin, lütfen, Allah aşkına!
*
Ey Ali Server Yazgan!

Hani Turguteis için çalışacaktın.
2004 seçimlerinde öyle demiştin, sen de benim gibi.
Ama beni değil seni seçtiler, s
evgili Turgutreisliler...
İtfaiye binasına fotoğraflı posterini asarak, devletin olanaklarını kullanarak seçildin. Başkanlık koltuğuna bu yolsuzluğu yaparak oturdun. Turgutreis’te benden başkası da fark etmediğine göre, anlattıklarım da “olur o kadar” dediğine, yıllardır en başarılı belde belediye başkanı seçilebildiğine göre! Ne gam! Yola devam!
Doğuş Grubu’nun yasadışı uygulamalarına göz yummana bakılınca Turgutreis için değil sermaye için çalıştığın belli, değil mi!
*
Ben yıllar önce başlattığım, senin de bildiğin “okul dışı eğitim” çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyorum. Sürdürmek zorundayım “ölünceye kadar" dedim bir kere.
Çalışmalarımızı izleyenlerden, “insanlık için çalışıyorsun”, “hakkın ödenmez” diyenler de oluyor. Kulağa hoş geliyor!
İnsanlık için çalışmayı Doğuş Grubu’nun yasa dışı uyglamalarına göz yummakta bulmuş olmayasın. Ben yanılmış olmayayım! Yanılmışsam özür dilerim !
Sayın Mehmet Dinçberk!
Duydum ki, CHP’den aday olmuşsun! Kutlarım.

ANAP’ı Yazgan’a mı kaptırdın? Nasıl oldu? ANAP’ı terk ettin, böyle kutup değiştirdin.
Ertuğrul Günay gibi sen de asıl yerini mi buldun ?
Şeytan dürttü. Sormadan edemeyeceğim.

Bir dahaki sefere hangi partiyi düşünüyorsun?
Bana sorarsan, sormazsın bilirim ama sen bilinen saygınlığını yitirmek istemiyorsan “ Xentious’un şu öğüdüne kulak ver: “Ahlaksızca kazanmaktansa onurunla ve dürüstçe kaybet. Kaybetmenin acısı geçer, diğerininki ömür boyu sürer. Geride bırakacağın miras onur ve dürüstlüktür”
Yanlış anlamayasın, ben hem seni hem Yazgan’ı kendimden çok severim.

İlkem: “yurdumu milletimi özümden çok sevmektir” benim!
Geçen gün görüştüğümüzde, sen de, yurdunu ve milletini özünden çok sevdiğini söylemiştin. “Senden daha çok kazananlardan daha fazla vergi veriyorum” demiştin.
“Turgutreis Belediye başkanlığına adaylığını koyacak kişinin yurdunu milletini özünden çok sevmesi gerekir dediğimde, Ali Yazgan da, “beni tarif ediyorsun" demişti.
Sayın Dinçberk, sen de, Halefin Yazgan da “yurdunu ve milletini özünden çok sevenler” olduğunuza göre, ne mutlu Turgutreislilere.
Bana gelince, “yurdumu ve milletimi özümden çok sevmeyi, senin de bildiğin, yıllardır devam eden “okul dışı eğitim” çalışmaları sayesinde öğrenebildim. Kafam mı kalın ne?
Sayın Turgutreisliler!
Gerek sayın Yazgan’ın gerekse Sayın Dinçberk’in “yurdu ve milleti özden çok sevdikleirini söylerken samimi olduklarına inanıyorum.
Ben de öyle sanıyordum hani o gördüğünüzde, “herkes senin gibi olsa” “senin gibilerin sayısı çoğalmalı”, “hakkın ödenmez”, “sen bizim için çalışıyorsun” , “sen insanlık için çalışıyorsun” benzeri sözlerle övdüğünüz, ama karşıdan seyretmekle yetindiğiniz “okul dışı eğitim” çalışmalarını yapmazdan önce ben de “onlar gibi düşünüyordum. Sorulsaydı, ben de onlar gibi cevap verecektim.
Ben o çalışmalardan çok şey kazandım. İnsanı, davranışlarını ve nedenlerini öğrendim. Çok daha önemlisi kendimi tanıdım. Nefsimin tutsaklığından kurtuldum
Sözü edilen çalışmalarda öğrendiğim ilke gereği kendimden çok sevdiğim Turgutris halkına önerim:
“Bu defa bir kadını seçin”. Kadınların “sevgi” duygusu erkeklerden daha güçlüdür. Bir de onları deneyin, derim!
*
Bu vesileyle cevabını merak ettiğim bir soruyu da sormadan edemeyeceğim:
Türkler, seçilmeden önce kaliteli, erdemli, nitelikli insanlar da, seçildikten sonra mı değişiyorlar, siyasetin kuburuna düşüyorlar Yoksa…?
Yukarıda dile getirilen övgülere karşın 1999 seçimlerinde “belediye meclis üyeliği” için aday olduğunda 45 oy ; 2004 seçimlerinde nedenini “bencillikle savaşmak” şeklinde açıklayarak Belediye Başkanlığı için aday olduğunda11 oy, 2007 MV seçimlerinde aday olduğunda, Muğla genelinde 75 oy alabilen Galip Baran yukarıdaki sorunun cevabını çok merak ediyor…


***
KADIN BAŞKAN
Uğur Boran “gibi” bir kaymakam, Lale Aytaman “gibi” bir vali görmedim ben bu ülkede.
Gönül bir de belediye başkanı arıyor, gibisi olmayan , ama kadın olsun diliyor insan.
Neden ?
“Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni hayata geçirmede en uygun olan anadır, kadındır da ondan.
Turgutris belediye başkanlığı konuşuluyor. O partiden mi bu partiden mi. …
Benim gönlümde, bir kadın yatıyor, partisiz, siyasetin kuburuyla tanışmamış, lekelenmemiş, oturaklı, huzurunda gerçek anlamda önünü ilikleten haza hanımefendi…
Bağımsız bir aday…

Öyle bir hanımefendi için çalışırım seçim sırasında da seçildikten sonra da zevkle, tüm varlığımla, birikimimle…
Öyle ki, erkek belediye başkanlarını kıskandıracak. Kadınları da bu konuda inisiyatif kullanmaya özendirecek.
“Gibi”si olmayacak bu başkan adayımız, şart değil ama emekli bir öğretmen, olabilir
Galip BARAN

Hiç yorum yok: