23 Haziran 2008 Pazartesi

ESKİ CUMHURBAŞKAN'LARINA MEKTUP VE !...

Sayın Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı (30.05.1997)
Sayın Cumhurbaşkanım,
Çağdaş yaşam ve demokrasinin dayattığı” kurallı yaşam”a uyum sağlamamızı kolaylaştıracak, bu bağlamda gereken alışkanlığı kazandıracak eğitim çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla KIRMIZIDA DURALIM KURALLARA UYALIM sloganıyla 26 Ekim 1996’da Bodrum’da başlattığımız, bir STK-Devlet Ortak İşbirliği Projesine dönüştürmek istediğimiz kampanya devam etmektedir. Bu projeyi, Bodrum HABİTAT Konferansının ardından, en yaygın ve kolay çiğnenen, ancak yasada öngörülen yaptırımı uygulanmayan kuralın, toplum olarak hoş gördüğümüz trafik suçunun, yaya iken kırmızı ışıkta durmamak olduğunu dikkate alarak, trafik ışığıyla donatılmış kavşaklarda yayalara dönük bir uygulama olarak başlattık. ………
Yedi aydır…sürdürülen bu çalışmamız, bu trafik suçunun, kırmızıda geçme fiilinin, sadece ve sadece bu konuda gereken alışkanlığın oluşmamasından kaynaklandığını gösternmiştir. Diğer taraftan, ilginçtir ki, bu suçu işleyenlerin hemen hemen tümü, uyarmız karşısında, bu fiili bile-bile işlediklerini kabul etmekte, özür dilemekte ve kuralın yaşama geçebilmesi için ilgili yasada öngörülen cezanın hemen başlatılması gerektiğini söylemekteler. Buradan,bir STK- Devlet Ortak Çalışma Prohesi olarak ülke çapında başlatılacak, kararlılıkla uygulanacak bu tür kampanyaların gereken alışkanlığı oluşturacağı sonucunu çıkarabiliriz.
Ne var ki, bu suçla ilgilşi ceza uygulamasını başlatmayan, yasayı uygulamayan, nedenini öğrenmek üzere görüştüğümüz yetkililer, uygulamayı başlatmanın bazı sorunlar yaratacağı görüşündeler. Bu durum karşısında, denebilir ki, kuralı çiğneyen yayalara ceza öngören hükmü trafik yasasına koymakla ancak uygulamamakla , devlet, toplumda kural çiğneme alışkanlığının oluşmasını teşvik etmekte, böylece sadece trafikte değil, çağdaş yaşamda uyulması gereken kuralların hafife alınmasına yol açmaktadır. Kampanyayı uyguladığımız kavşaklarda bizler yayaları uyarırken, görevlilerin kampanyamızı onaylamakla beraber, ceza uygulamaktan kaçınmaları projemizi olumsuz etkilemektedir. ….Bu çalışma önlenmesi devlete ait bir sorunun çözümüne katkıda bulunmak için yapıldığına göre, yetkililerin, devleti yapar kılmak için balşlatılan bu ve benzeri çalışmaları bir fırsat olarak değerlendirmeleri, ceza uygulamasını başlatarak başarısına katkıda bulunmaları gerekir. Aksi halde, ülke çapında yaygınlaşması için özel çaba harcadığımız bu çalışma sonuçsuz kalacak, bu gibi devlete sahip çıkma girişimlerinin bir yere varmayacağı yolundaki yaygın yargı bu örnekle doğrulanmış olacak, her şeyin devletten beklenmemesi ilkesinin yaşa geçebilmesi zorlaşacaktır. Başta da işaret edildiği üzere, çağdaşlaşmanın dayattığı demokrasinin vazgeçilmezi kurallara saygı alışkanlığının oluşumuna katkıda bulunacağı inancıyla başlattığımız, ancak açıklanan kaygılar içinde sürdürdüğümüz bu sivil toplum çalışması hakkında Zatı Devletlerine şahsen bilgi sunmak, uygujn görülecek, yüreklendirici desteklerini talep etmek gereği hasıl olmuştur. Saygılarımla arz ederim. Galip BARAN Turgutreis Gönüllüleri Temsilcisi Bu başvuruya cevap verilmedi.
Sayın Süleyman DEMİREL
Cumhurbaşkanı (30.08.1998)
Sayın Cumhurbaşkanım,
Trafik sorunu, alınan türlü önlemlere karşın kayda değer bir sonuç alınamayışı ve günden güne ağırlaşarak baş edilemez bir görünüm kazanması nedeniyle, her şeyi devletten beklemeden sahip çıkmamız gereken toplumsal sorunların birisi olarak karşımızdadır. Teröre dönüşen bu sorunla, vatandaşlar olarak, tek tek bile olsa, “devletten çok şey beklemeden üstümüze düşeni yapma”yı ilke edinerek bir Kurtuluş Savaşı inanncıyla, uğraşmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. ... … … Trafik sorunuyla ilgili bu çalışma, daha önce Turgutreis Gönüllüleri olarak uygulamaya koyduğumuz ancak Turgutreis Belediyesince ciddiye alınmayışı yüzünden öngörülen hedeflerine ulaşamamış diğer dört sivil toplum çalışmasından sonra başlattığımız beşinci uygulamadır.Bu çalışmada, trafik sorununun “insan unsuru” etmeninin en aza çekilmesi için toplumda gereken alışkanlığın oluşturulması hedef alınmıştır.Vatandaşı “katılımcı”lığa yönlendirerek, sorunu onunla birlikte çözmek üzere düşünülmüş bu “aktif eğitim” çalışmasının da yetkililerce ciddiye alındığı söylenemez... yetkililerin gösterdiği ilgi , vatandaşları bu tür girişimlere yüreklendirmekten uzaktır, dahası caydırıcıdır….özenle sürdürülen bu uygulamalarla devletimize uzattığımız “el” devletçe tutulmamaktadır. Siz Devlet Başkanımız olarak trafik sorununun vehametine sürekli işaret etmekte, hepimizi uyarmaktasınız. !996 yılı etkinliklerinizle ilgili “Çankaya 1996” başlıklı kitapta: “Otomotov sanayindeki gelişmeler,… refah seviyesinin yükselmesi ve karayolu taşımacılığına ağırlık verilmesi, beraberinde trafik problemini getirmiştir.. …Toplumumuzdaki bilinçsizlik ve ilgili kurumların … istenen seviyede görev yapamamaları da trafik kazalarına baktığımızda, “sürücü kusuru”…. Yüzde 96-97 oranıyla başta gelmektedir. Trafik kazaları bugün Türkiye’nin en önemli konusudur. Çözüm bilinçli kişilerden müteşekkil bir toplum yaratmaktır. Dünya istatistiklerinde ön sıralarda yer almaktayız. Trafik kazalarının ulaştığı boyut vahim ve düşündürücüdür…, inciticidir.” Şeklindeki açıklamalarınızla toplumu bilinçlendirme çabası içindesiniz, sorunun çözümü için “devletle beraber toplumun da seferber olması” gerektiğini ısrarla vurgulamaktasınız.
Sayın Cumhurbaşkanım, Bodrum’daki çalışmayı ülke çapında yaygınlaştırmak için Bodrum uygulamasına bakarak geliştirdiğimiz örneği ekli projeyi Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu Başkanı sayın Başbakan’a göndermiş bulunuyoruz. İncelendiğinde görüleceği üzere, bu proje “vatandaşlara trafik kurallarına uyma (kırmızıda durma) alışkanlığı kazandıracak bir “özel eğitim projesi”dir… Geleneksel devlet- vatandaş işbirliği söyleminin yaşama geçebilmesinin bir örneği olabilecek bu projemizin dikkatinizi çekeceğini umduğumuz en önemli yanı uygulamadan kaynaklanışı, yetkililerin gereken desteği vermeyişine karşın iki yıla yakın bir zamandır sürdürülerek bazı olumlu gelişmelerin kaydedilebilişidir. Toplumu bir “seferberlik” anlayışıyla harekete geçirebilecek eğitim amaçlı bu “oyun”umuzda karşılaştığımız zorluklar nedeniyle, “başrolü” üstlenmenizi istiyoruz. Vereceğiniz desteğin HABİTAT’ın “Çözümde Ortaklık, Katılımcılık, Yapar Kılma ve Yönetişim” olarak bilinen yaşamsal ilkelerine işlerlik kazandıracağına inanıyoruz. Böylece “devlete uzattığımız el”i tutarak devletin bu çalışmayı “ciddiye aldığını” göstermenizi, benzer girişimleri yüreklendirmenizi bekliyoruz.
Saygılarımızla.
Gali BARAN
Bodrum HABİTAT Trafik Kozası Kolaylaştırıcısı
T. C. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği
SAYI: B.O1.YKB.02.-83-1622-4840
KONU: Kırmızıda durma alışkanlığı kazandıracak projenizle ilgili müracaatınız. Sayın Galip BARAN
Sayın Cumhurbaşkanımıza gönderdiğiniz, vatandaşlara trafik kurallarına uyma alışkanlığı kazandıracak özel eğitim projenizle ilgili 30 Ağustos 1998 tarihli yazınız alınmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız, her gün birçok vatandaşın ölümüne, birçoklarının yaralanmasına yol açan trafik kazalarının ulaştığı boyutu, ülkemizin ciddi problemlerinden biri olarak görmekte ve bu konuda her vesile ile ilgili makamlarımızın ve kamuoyunun dikkatine getirmektedirler. Sayın Cumhurbaşkanımız. Bu bağlamda trafik konusunda iyileşme sağlanmasına yönelen çalışmaları teşvik etmektedirler. Başbakanlığa da göndermiş bulunduğunuz projenizi orada izlemeniz uygun görülmektedir.
Bilginizi rica ederim.
Oğuz ÖZBİLGİN
Genel Sekreter Yardımcısı. 1. 07. 1999
Sayın Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı
KONU: Oy, vergi, askerlik gibi yaptırıma bağlı yükümlülüklerle sınırlı “vatandaşlık görevi”ni aşan, trafik ve benzeri sorunlara karşı uygulamalı eğitim çalışmalarında yer almayı öngören, daha aktif ve kapsamlı bir vatandaşlık görevinin ihdasına dönük, vatandaşları “yurttaşlık görevi” olarak tanımlanabilecek bu görevi üstlenmeye yönlendirici sivil toplum projelerinin devletçe desteklenmesi. Sayın Cumhurbaşkanım, Bodrum’da, HABİTAT Trafik Kozası olarak, trafik sorunun “insan kusuru” unsurunu denetlenebilir düzeye çekmede eğitim amaçlı uygulanabilir bir yöntem (proje) geliştirmek için bir çalışma başlattık. Bilinen sivil toplum etkinliklerinden “kamu yararına sorun çözen” bir girişim oluşuyla farklı, lafta kalan “Devlet-Vatandaş İşbirliği” söylemine işlerlik kazandırmada örnek bir uygulama olabilecek bu çalışmada karşılaştığımız zorlukları aşabilmek için özel ilginizi talep etmek durumundayım. Toplumda oy, askerlik ve vergi gibi geleneksel ödevleri yerine getirmekle “vatandaşlık görevi”nin eksiksiz yerine getirildiği, bundan ötesinin devlete ait olduğu düşüncesi hakimdir. Geleneksel ”her şeyi devletten bekleme” alışkanlığı da örtüşen bu anlayışa sahip vatandaşlar; hafife alınan bu nedenle zamanla yasa tanımazlığa varan bazı (sözümona önemsiz) kural dışı davranışları önlemede sorumluluk duymamakta , örneğin, trafikte” kurallara uymayanları uyarma” görevini (devletçe yapılan) sürekli çağrılara rağmen üslenmemektedirler. Diğer deyişle, vatandaşlar devletin görevi saydıkları bu işe burunlarını sokmamaktadırlar. Bu düşünceler başta sözü edilen, 45 aydır sürdürmekte olduğumuz trafikle ilgili uygulamamızda da doğrulanmış gerçeklerdir. Bodrum’da ışıklı kavşaklarda yayalara dönük bir “okul dışı eğitim etkinliği olarak başlattığımız çalışma, sosyal yaşamda birbirimize örnek olarak yerine getirmek zorunda olduğumuz, aslında geleneğimizde yer alan bu sorumluluğumuzu adeta unutmuş olduğumuzu göstermiştir. Sürekli artan bu endişe verici durumun başta “her şeyi devletten bekleme” olmak üzere, toplumsal sorunlarla ilgilenildiğinde ”dünyanın enayisi” durumuna düşüleceği kaygısı, “bana- “bana-necilik” ve kolaycılık gibi alışkanlıklarımızla açıklanabileceği inancındayım. Vatandaşların, yaygın şekilde işlendiği nedenle baş edilemezleşen (denetim altına alınmayan) trafikte görülene benzer kusurlu davranışların önlenmesinde uyarı görevi üstlenmelerini sağlayabilmek, böylece HABİTAT deyişiyle, devleti bu konuda YAPAR KILMAK, ya da bu” devlet görevi”ni YAPILABİLİR KILMAK için Bodrum’daki uygulamamıza benzer girişimlerin devletçe desteklenmesi gerekmektedir. (İLAVE: vatandaş böyle düşünmüyorsa kamu görevlisi olduğunda neden farklı düşünsün ki; bu durumda sorun vatandaşta) bilinen “vatandaşlık görevi” sınırlarını aşan, ancak çağdaş bir toplum olabilmede üstlenilmesi zorunlu olan bu aktif ve kapsamlı “görevin “yurttaşlık görevi” olarak nitelenebileceğini ve bu tür ödevleri üstlenenlerin, “vatandaş”tan ayırt edilebilmeleri için “yurttaş” olarak tanımlanabileceklerini düşünüyorum. “her şeyi devletten bekleme alışkanlığı”, insanların eğitimi okulla özdeşleştirmelerine, eğitimin sosyal yaşamda gerçekleşen çok daha kapsamlı bir olgu olduğu gerçeğini gözden kaçırmalarına ve nihayet, okulda ve sürücü kurslarında verilen bilginin trafikte kural dışı davranışları önlemede yeterli olacağı yanılgısına kapılmalarına yol açmaktadır. Bu yanılgı nedeniyle,, kural dışı davranışların denetlenmesini sadece devlete ait bir sorumluluk olarak gördüklerinden; “kurallara uymayanlar uyarma” ödevini üstlenmemekte, “devlet –vatandaş işbirliği”nin bu ideal uygulamasında yer almamakta, kendileri kurallara uysalar bile uymayanları uyarmamaktadırlar. Trafikte eğitim ve denetimin bütünüyle devletin görevi sayılması; devlet- vatandaş işbirliği ve vatandaşın devletine sahip çıkma anlayışlarının havada kalmasına, bu tür sorunlar karşısında vatandaşın “sorun çözen özne” olma sorumluluğunun ortadan kalkmasına ve kendisini sadece sevk ve idare edilir bir canlı varlık(İLAVE: nesne) olarak düşünmeye başlamasına varır ki, bu eğilim demokrasinin kendi kendi,sini denetleyen, yöneten toplum hedefleriyle de bağdaşmamaktadır. Diğer taraftan, “her şeyi devletten bekleme alışkanlığı/düşüncesi, aynı toplumun bireyleri olan görevlilere de hakim olduğundan, bu gibiler, aslında, işin özünde, yukarıda sözü edilen özel ödevleri vatandaştan zaten beklememekte, bazı vatandaşların bu gibi ödevleri üstlenmelerini de MÜDAHALE kaygısı/kuşkusu içinde değerlendirmekten kendilerini alamamaktadırlar. Trafik benzeri sorunlar karşısında özne olma konusunda toplum olarak bana-neci oluşumuzda bu kaygının da önemli payı olduğu inancındayım. Bodrum’daki uygulamada bu anlayışa sahip oldukları nedenle bizimle işbirliği yapma konusuna sıcak bakmayan görevliler, bir PROTOKOL’a bağlı olarak sürdürmekte olduğumuz bu STK_Devlet İşbirliği çalışmamızı, “olmasa da olur” bir etkinlik olarakgörmüş, “bıktırıcı” sözcüğüyle niteleyebilmişlerdir.. Aynı uygulamayı İstanbul Taksim Meydanı’nda yaparken gözaltına alınışım (“Kırmızı ışık eylemcisi gözaltında”/ Milliyet/ 22. 04. 1998) da, yetkililerin “her şeyi devletten bekleme” anlayışına bağlı MÜDAHALE kaygısıyla açıklanabilir. Kamusal alanda yer alma ve toplumsal sorunların çözümüne ortak olma gibi HABİTAT ilkeleri çerçevesindeki girişimleriyle meşrulaşan sivil toplumun önünü açmak ve özellikle de bazı yetkilileri etkileyerek bu konuda bilinçlenmelerini sağlamak için, toplumsal sorumluluk anlayışını bilinen “vatandaşlık görevi” ile sınırlı görmeyen duyarlı vatandaşların bu yoldaki girişimlerinde yüreklendirilmeleri, HABİTAT deyişiyle YAPAR KILINMALARI gerekmektedir. Avrupa Parlamentosu kararları arasında , “sivil toplum örgütlerinin trafik kazalarına karşı mücadele veren girişimlerinin desteklenmesi” şeklinde bir maddenin de yer aldığı görülüyor. Katılmak istediğimiz AB Topluluğunun bu kararı da, Bodrum uygulamamızın devletçe dikkate alınması gerektiğini göstermektedir. Avrupa Parlamentosunun bu kararına rağmen , Bodrum uygulamasına bakarak geliştirdiğimiz, sürücü kursları müfredatı kapsamına alınmasını Karayolu Güvenlik Kurulu Başkanlığına önerdiğimiz proje ilgililerce dikkate alınmamıştır. Sayın cumhurbaşkanım, Kamu hizmeti verecek bazı tesislerin (okul) ülkeye kazandırılması için “her şeyin devletten beklenmemesi” gerektiğini zaman zaman dile getirmekte, bu konuda varlıklı vatandaşların hamiyetine sığınma gereğini duymaktasınız. Bu noktada, varlıklı insanlarımızın bu yoldaki fedakarlıklarını palyatif önlem olduğu nedenle bir çözüm olarak görmediğimi, aslolanın devleti bu konuda YAPAR KILMAK, diğer deyişle, vatandaşların devletin sağladığı olanaklarla eğitim görmelerinin sağlanması olduğunu söylememe izin vermenizi diliyorum. Diğer taraftan, devletin iç v e daha önemlisi dış borcu da kaygı verici şekilde artmaktadır. Trafikten daha önemli bir sorun olan bu ekonomik darboğazın başta gelen nedeni savurganlığı da ne yazık ki, hafife almaktayız. Tüketimi kamçılayan ürünlerin sanal bolluğu , körüklenen tüketim alışkanlığımızla sergilediğimiz göreceli zenginlik ; kronikleşen enflasyon ve siyasal bağımsızlığımıza gölge düşüren ekonomik darboğazın nedeni, “fukara” bir devletin sözde zengin vatandaşları olduğumuz gerçeğini görmemizi zorlaştırmaktadır. Karamsarlık yaratan bu durum; tutumluluğu bir yaşam biçimine (ahlakına) ve devleti varlıklı insanlarımızın hamiyetine sığınmaktan kurtarma konusunda da bazı sivil toplum çalışmalarının ivedilikle başlatılması gerektiğini göstermektedir. Turguteis’te bu düşüncelerle, üç yıl önce (1993) bir STK-Yerel Yönetim İşbirliği çalışması olarak başlattığımız proje , tüm belediyelerin, Katı Atıkların Kontrolu Yönetmeliği gereğince sorumlu tutuldukları halde yıllardır savsakladıkları “geri- dönüşüm” uygulamasına hazırlık olarak başlattığımız Atık Kağıt Toplama Kampanyası idi. Bu proje de , ne yazık ki, yerel yetkililerin ciddiye almaması yüzünden amacına ulaşamadı. Belediyemizin Atık Kağıt Toplama Kampanyamızı, dolayısyla, Katı Atık Konusuyla ilgili Yönetmeliğini hafife alışı merkezi ve yerel yönetim arası işbirliğinde bir “otorite” boşluğunun varlığını da ortaya koymuştur. Bu durum karşısında, sivil toplumun, sadece demokrasinin değil, sistemin Merkezi ve yerel yönetimin) bütünlük içinde işleyebilmesinin güvencesi lma sorumluluğunu da üstlenmesi, bu bağlamda bir “sanal otorite” olması gerektiği söylenebilir. Trafikle ilgili çalışmamıza geri dönecek olursam: Bodrum uygulamamızın hedefi trafik kazalarının başta gelen nedeni “insan kusuru” dur. Bu kusurun en aza çekilmesi için yayalara dönük bir uygulama olarak başlatılan, ancak sonuçta yayası sürücüsüyle toplumun tümünün kurallara alıştırılmasını öngören örnek projemizin yaygınlaşması halinde; başarının trafikle sınırlı kalmayacağı, uzun dönemde insanlarımızın toplu yaşamın tüm kurallarına uyma alışkanlığı kazanacakları, zamanla gelişecek “sorumluluk alma” ve “sorun çözme” becerileriyle, “yaptırıma bağlı” olmayan, oy, askerlik, vergi dışındaki ödevleri de ciddiye almağa başlayacakları, böylece trafikten yola çıkılarak bir “toplu yaşam ahlakı” oluşturacağı inancındayım. Trafik kazalarında ikinci temel sorun “alt-yapı”, “mevzuat”, “denetim” ve” uygun ulaşım politikalarının seçimi gibi unsurlardan oluşan ”devlet kusuru”dur. Şu var ki, “insan kusuru”nun üstesinden gelindiğinde, “devlet kusuru”nun da yetkililerce gerektiğince ciddiye alınmağa başlanacağını, dolayısıyla sorunun bu boyutunun da “ çözülebilirlik” kazanacağını düşünüyorum. Bodrum’da Garajaltı Kavşağında yıllardır devam eden çalışmamızda kırmızı ışıkta duran insanların sayısı fark edilir ölçüde artmıştır.. Ne var ki, duranların neredeyse hiçbirisi, ısrarla önermemize karşın, başta da işaret edildiği üzere, bir başkasını uyarmamaktadır. Bu zorluğu aşabilmemiz, projemizin bu can alıcı işlevinin toplumda algılanabilmesi ve
(a) “ Vatandaşlık görevi”nin kapsamının “yurttaşlık görevi” tanımı altında genişletilerek, geleneksel “devlet-vatandaş işbirliği” söylemine işlerlik kazandırılması,
(b) “Her şeyi devletten bekleme alışkanlığı”na son verilmesi,
(c) “Kolaycılık”, “bana-necilik”, “dünyanın enayisi ben miyim” gibi engellerin aşılabilmesi
(d) Vatandaşların yukarıda tanımlanan “yurttaş” kimliğini kazanabilmeleri,
(e) HABİTAT’ın bu sonuçları sağlamaya dönük ÇÖZÜMDE ORTAKLIK, YÖNETİŞİM, ve YAPAR KILMA ilkelerinin toplumda yaygınlaştırılarak, sivil toplumun önünün açılması için: Siz sayın Cumhurbaşkanım’dan, başta da işaret etiğim üzere “özel” yardım talebetmek gereğini duymuş bulunuyorum. Şöyle ki: Bizler, sizin de vatandaş kimliğinizle çalışmamızda yer alarak (oyunumuzda rol alarak) bu görevimizi kolaylaştırmanızı (bizleri YAPAR KILMANIZI) ve: “Eğitim, (devletin sorumlu olduğu) okulla ya da okulda verilen bilgiyle sınırlı değildir. Bütünüyle okul dışında gerçekleşen”yaygın eğitim”den siz vatandaşlar sorumlusunuz. Trafikte birbirimizi uyararak yerine getirebileceğiniz(toplum olarak hafife aldığımız nedenle faturasını ağı bir şekilde ödemekte olduğumuz bu görevi yapmakla “yaygın eğitim” işlevinizi yerine getirmiş olursunuz. Bu tür ödevler üstlenilerek eğitimin “okul dışı boşluğu” doldurulmadıkça milli eğitimimiz eksik kalacak, trafik dahil daha pek çok alanda görülen kural ve yasa tanımazlıkların önü alınamayacaktır. Ben, şu anda vatandaş kimliğimle yer aldığım bu “oyun”da; yukarıdaki düşüncelerle başlattıkları trafik sorunuyla ilgili eğitim amaçlı bu çabayı 45 aydır sürdürdükleri halde başarıya ulaştıramayan Bodrum HABİTAT Trafik Kozası oyuncuları adına sizleri “kırmızıda durmaya, ancak durmakla kalmayıp geçenleri de ugun şekilde uyararak durdurmaya çağırıyorum.” Demenizi bekliyoruz. Saygılarımla, bilgilerinize sunarım efendim.
Galip BARAN
Bodrum, Ankara ve İstanbul HABİTAT Trafik Kozaları Kolaylaştırıcısı
EKLERİ: Çalışmalarımızla ilgili 21 adet yazı bel e ve haber. NOT: Bu yazı(lar), diğer Cumhurbaşkanlarına yazılan ve hiçbir sonuç alınamayan (bir boka yaramayan) başvurularımızla ve yanıtlarıyla devam edecek.

Hiç yorum yok: