2 Haziran 2014 Pazartesi

MODERN DON KİŞOT!… Sürücülere “Kırmızıda duralım, kurallara uyalım” pankartını gösteren Galip Baran, trafik kurallarını çiğneyenlere savaş açmış bir gönüllü.

MODERN DON KİŞOT…
Sürücülere “Kırmızıda duralım, kurallara uyalım” pankartını gösteren Galip Baran, trafik kurallarını çiğneyenlere savaş açmış bir gönüllü. 
(“Modern Don Kişot”/Radikal/ Gönül Kıvılcım/ 10. 05. 1997)

İSTANBUL- Galip Baran, Cihangir’de üslenen Sivil İletişim Ağı’nın bir parçası ve modern bir Don Kişot. O her şeyin devletten beklenmesinden sıkılmış ve trafik canavarlarını bir başına eğitmeye çalışıyor. Turgutreis Gönüllüleri Temsilcisi Galip Baran, trafik kurallarını çiğneyenlere karşı savaşıyor. Baran’ın silahı “Kırmızıda duralım, kurallara uyalım” yazılı pankart.
*
1978 yılında Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’nden emekli olduktan sonra Turgutreis’e yerleşmiş olan ve birisi sonraki yıllarda bir trafik kazasında yaşamını yitiren  em Alb. Cevdet Ayken, diğeri halen Turgutreis Barbaros Sitesinde yaşayan Haydar Güllüce adlı iki emekli arkadaşıyla sokakta çöp toplayarak başlattığı mücadelesini şimdi bütün yurda yaymağa çalışıyor. Baran, “Celâl Şahin, ellili, yıllarda kırmızı yandı dur, yeşil yandı geç, geç hanım teyze diye tango söylerdi. Demek ki sorun o yıllardan bu yana hep aynı” diyor ve trafik kurallarını çiğneyenlerin demokrasiyi de çiğnediklerini iddia ediyor. “Çünkü demokrasi bir kurallar rejimi ve kırmızı ışıkta durmayan yaya, sistemin diğer kurallarını da ihlâl eder” diyor.
*
Baran, kırmızı ışıkta durmayan yayanın sürücü iken de yanlış sollama yapacağını ya da aşırı hız tahdidine uymayacağına inanıyor ve tersti kırılmadan kulağı çekmek gerektiğini savunuyor. Bunun için de sabırla trafik lambalarının altında duruyor, yayaları uyarıyor. Kırmızı ışıkta geçenlerin eline ceza olarak o pankartı tutuşturuyor. İhlâlin cezai müeyyidesi olduğunu (800 bin lira) hatırlatıyor ve kimi zaman olumlu kimi zaman da ters cevap alıyor. “Kırmızı ışıkta polisler bile geçiyor” diyor ve uyardığında “bize her zaman açık” dediklerini söylüyor.
İstanbul HABİTAT’ın ardından Bodrum’da başlatılan Yerel HABİTAT Konferansına da katılan Galip Baran Konferans’tan sonra yörenin sorunlarının saptandığını bunlardan birisinin “Trafik ve Güvenlik “ olarak belirlendiğini anlatıyor. O HABİTAT Konferanslarının teoride kalmaması pratik çalışmalarla da yaygınlaştırılması gerektiğini savunduğu için yayaları uyaran pankart fikrini geliştirmiş. Altı ay önce trafik lambaları sistemi devreye sokulduğunda yerel halk, lâmbaları idrakte epey zorlanmış.
*
Baran, “ Her üç evden birinde trafikte yakınını yitirmiş birisini bulursunuz. Artık bir şeyler yapmanın zamanı geldi” diyor. Ve tek başına yürüttüğü çalışmanın başka gönüllüler tarafından paylaşılmasını istiyor.  Trafik Canavarı’nın hayalimizce icat ettiğimiz bir şey olduğunu, kırmızı ışıkta durma alışkanlığını edindiğimizde canavarın içimizden çıkmış olacağını savunuyor…
*
SONUÇ:
Çöp ve izmarit toplamağa başladığımdan bu yana 23, trafik çalışmasını başladığımdan bu yana ise, 14 yıl geçti… Ben “içimdeki trafik canavarı”ndan, “her şeyi devletten beklemek”ten kurtuldum, Üstelik… “Yasa bağımlısı” da oldum
Ey Halk! Ecdad ile övünmeyi bırak! Bugün ne haldesin ona bak !
Halep ordaysa arşın burada!

Hiç yorum yok: