BAŞBAKAN’LA SÖYLEŞİ
Aşağıdaki yazı; Galip Baran’ın (GB), Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın (RTE) bir konuşmasıyla ilgili olarak kaleme
aldığı düşünce, uyarı, öneri ve tavsiyeleridir.
RTE: Üçüncü boğaz
köprüsüyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. İstanbul'u önemli bir yere
taşıyoruz. Çılgın
projelerle İstanbul lâyık olduğu
yere hızla çıkacaktır.
GB: Felâket
olarak tanımlanan küresel ısınmaya “dur” diyecek, aynı geminin yolcusu insanları
Nuh’un Gemisi’ne bindirerek kurtaracak olan projemizden daha çılgını, var mı bu
alemde?
RTE: Milletimize hizmet
üretmek için gece gündüz çalışıyoruz. Yaptığımız hizmetlerin Türkiye'yi değiştirdiğini görüyoruz.
GB: Bencil (hodkâm) bir varlık olan insan değişip
sencil (diğerkâm), yani kendi yararından çok
başkalarını düşünen; başkalarına yararlı olmaya çalışan; başkalarının iyiliği
için elinden geleni esirgemeyen; başkalarına iyilik yapmayı yaşam ve ahlâk
felsefesi yapan bir varlığa dönüşmedikçe, Türkiye’nin değişmeyeceğini, her
şeyin nasıl gelmişse öyle gideceğini daha öğrenemedinizse, vah ki vah…
Diğer taraftan, diğerkâm bir insanın zengin, zengin bir
insanın diğerkâm olamayacağını ve diğerkâmlığın, şiddetin panzehiri olduğunu da
öğrenemediyseniz, çok yazık...
RTE: Ayrımcılığın hiçbirini yapmadık. İnsanımızı birbirinden
ayırdılar, Türk dediler, Kürt dediler, Çerkez dediler, Laz dediler, Roman
dediler…
GB: Ayrımcılık yapmaması için insanın ANDIMIZ’da
yer alan, aşağıda da sözü edilen, “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni bencileyin
özümsemesi gerekir…Anlaşılan o ki, siz de o ilkeyi özümsediğini
sananlardansınız, sayın Başbakan?
RTE: Biz yolsuzlukla,
yoksullukla ve yasaklarla mücadele etmek için yola çıktık ve başardık.
GB: Yolsuzluktan söz ettiğinize göre, size
Türkiye’nin en zengini Ferit Şahenk’in Turgutreis Yat Limanını, (D-Marin’i)
inşa ederken ve işletirken yaptığı, benim engellediğim yolsuzlukları
hatırlatmak isterim, bu arada…
RTE: Yaşlı, Kırşehirli bir amca yıllardır
kazandığı parayla hayır işleri yapmış. Bir arazi verin ben oraya Kuran kursu yapayım, para istemem diyor…
GB: Kazandığı parayla kuran kursu yapmak isteyen
amca diğerkâm varlık olmuş mu? Kul hakkı yememiş mi o parayı kazanırken?
RTE: Biz yaradılanı Yaratan’dan
ötürü sevelim. Türk kardeşimi, Kürt
kardeşimi seviyorum. Ben Arap'ıda, Laz'ıda, Çerkez'ide, Roman'ıda seviyorum.
GB: “Yaradılanları Yaratan’dan ötürü sevme”
ilkesini siz de bencileyin özümsediyseniz, benimle bir sevgi yarışına var mısınız
sayın Başbakanım?
RTE: Biz 4+4+4
diyerek 4+4+4 koduyla zorunlu eğitim
dedik.
GB: Eğitim derken, “Bilgi Çağı”nın küresel
ısınmayı önleyemeyen “bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı”ndan söz ediyor
olmalısınız. Oysa ben,Türkiye’nin
“Bilinç Çağı”nda yaşamasını, “Muasır Medeniyet”in üstüne çıkmasını sağlayacak
olan “bilinçlendirici eğitim anlayışı”ndan söz ediyorum…
Eğitimin bu türü hakkında bilgi edinmek isterseniz, bu
konuda hazırladığım, M. E. Bakanlığı’na gönderdiğim, dikkate alınmayan projeyi gözden geçirmenizi tavsiye ederim…
RTE: Meslek liselerinin önündeki katsayıyı
kaldırdık. Bu adaletsizlik
ortadan kalktı.
G.B: Adalet sözcüğünü duyduğumda ilk aklıma gelen
şey, ANDIMIZ’da yer alan, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi” oluyor… Bu
ilkeyi özümsemeyi başarabilseydik adalet sorun olmazdı, bu kadar çok polise, savcıya
ve hakime hatta hapishaneye bile gerek kalmazdı…
RTE: Artık düz
liselerde seçmeli Kur'an eğitimi
var. Türkiye bir değişim yaşıyor.
GB: Kuran eğitimi
ile ilgili düşüncemi yukarıda açıkladım…İnsanın değişip, diğerkâm bir varlığa
dönüşmedikçe hiçbir şeyin değişmeyeceğini bu vesileyle yineliyorum.
RTE: Çocuklar ayaklarındaki prangalardan kurtuluyor.
GB: Pranga denilince aklıma, insanın bencil, bananeci
nefsinin kölesi bir varlık olduğu geliyor. Neyse ki; ben, bu prangalardan kurtulmayı, nefsimin efendisi
olmayı başaranlardan birisiyim…Nasıl başardığımı öğrenmek isterseniz, sizinle
görüşmeye hazırım… Karşılığında para mara da istemem.
RTE : Bir vilayetimiz bilgi çağını yaşarken, diğeri
ortaçağı yaşarsa, Türkiye’yi sağlıklı şekilde büyütemeyiz…
GB: Siz bir vilayetin “Bilgi Çağı”nda yaşamasından
söz ediyorsunuz… Ben ise, Türkiye’nin “Bilinç Çağı”nda yaşamasından… Aramızda çağ farkı var sayın Başbakan!
RTE: Erdoğan, Türkiye’nin bugünlere kardeşlik ile geldiğinin altını çizdi.
GB: A benim özümden çok sevdiğim Erdoğan! Bugünlere
kardeşlik ile gelindiğine gerçekten inanıyorsanız; ülkenin hal-i pür melâlinin
farkında değilseniz, vah ki, vah…
RTE: Varsın onlar şeytanın izinde yürüsünler ama
biz Rabb’imizin
çizdiği yolda yürüyeceğiz. Bu
muhalefetin yalanlarına, kulak asmayın.
GB: İnsanın değişip,
diğerkâm bir varlığa dönüşüp, nefsinin efendisi olmadıkça Rabb’in çizdiği yolda
yürümesi mümkün değildir. Belli ki, danışmanlarınız bu gerçeğin de farkında
değiller…
Yazdıklarımı doğrudan görüşerek savunmağa, hazırım…
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm)
Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844
84 76
E-POSTA:
galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi:
“Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına
dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı
zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda
bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: Güçlünün (Ferit
Şahenk gibilerin) haklı olduğu değil, haklının (Galip (Diğerkâm)Baran
gibilerin) güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi
değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.
ADRES: Yalı Mahallesi
4076 Sokak
No: 5/2 PK: 20
Turgutreis-BODRUM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder