30 Haziran 2014 Pazartesi

BAŞBAKAN’LA SÖYLEŞİ (GALİP BARAN & RECEP TAYYİP ERDOĞAN)

  BAŞBAKAN’LA SÖYLEŞİ
Aşağıdaki yazı; Galip Baran’ın (GB), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın (RTE) bir konuşmasıyla ilgili olarak kaleme aldığı düşünce, uyarı, öneri ve tavsiyeleridir.
RTE: Üçüncü boğaz köprüsüyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. İstanbul'u önemli bir yere taşıyoruz. Çılgın projelerle İstanbul lâyık olduğu yere hızla çıkacaktır.
GB: Felâket olarak tanımlanan küresel ısınmaya “dur” diyecek, aynı geminin yolcusu insanları Nuh’un Gemisi’ne bindirerek kurtaracak olan projemizden daha çılgını, var mı bu alemde?
RTE:  Milletimize hizmet üretmek için gece gündüz çalışıyoruz. Yaptığımız hizmetlerin Türkiye'yi değiştirdiğini görüyoruz.
GB:  Bencil (hodkâm) bir varlık olan insan değişip sencil (diğerkâm), yani kendi yararından çok başkalarını düşünen; başkalarına yararlı olmaya çalışan; başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen; başkalarına iyilik yapmayı yaşam ve ahlâk felsefesi yapan bir varlığa dönüşmedikçe, Türkiye’nin değişmeyeceğini, her şeyin nasıl gelmişse öyle gideceğini daha öğrenemedinizse, vah ki vah…
Diğer taraftan, diğerkâm bir insanın zengin, zengin bir insanın diğerkâm olamayacağını ve diğerkâmlığın, şiddetin panzehiri olduğunu da öğrenemediyseniz, çok yazık...
RTE: Ayrımcılığın hiçbirini yapmadık. İnsanımızı birbirinden ayırdılar, Türk dediler, Kürt dediler, Çerkez dediler, Laz dediler, Roman dediler…
GB:  Ayrımcılık yapmaması için insanın ANDIMIZ’da yer alan, aşağıda da sözü edilen, “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni bencileyin özümsemesi gerekir…Anlaşılan o ki, siz de o ilkeyi özümsediğini sananlardansınız, sayın Başbakan?
RTE:  Biz yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele etmek için yola çıktık ve başardık.
GB:   Yolsuzluktan söz ettiğinize göre, size Türkiye’nin en zengini Ferit Şahenk’in Turgutreis Yat Limanını, (D-Marin’i) inşa ederken ve işletirken yaptığı, benim engellediğim yolsuzlukları hatırlatmak isterim, bu arada…
RTE: Yaşlı, Kırşehirli bir amca yıllardır kazandığı parayla hayır işleri yapmış. Bir arazi verin ben oraya Kuran kursu yapayım, para istemem diyor…
GB:  Kazandığı parayla kuran kursu yapmak isteyen amca diğerkâm varlık olmuş mu? Kul hakkı yememiş mi o parayı kazanırken?
RTE:  Biz yaradılanı Yaratan’dan ötürü sevelim. Türk kardeşimi, Kürt kardeşimi seviyorum. Ben Arap'ıda, Laz'ıda, Çerkez'ide, Roman'ıda seviyorum.
GB:  “Yaradılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkesini siz de bencileyin özümsediyseniz, benimle bir sevgi yarışına var mısınız sayın Başbakanım?
RTE: Biz 4+4+4 diyerek 4+4+4 koduyla zorunlu eğitim dedik.
GB:   Eğitim derken, “Bilgi Çağı”nın küresel ısınmayı önleyemeyen “bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı”ndan söz ediyor olmalısınız.  Oysa ben,Türkiye’nin “Bilinç Çağı”nda yaşamasını, “Muasır Medeniyet”in üstüne çıkmasını sağlayacak olan “bilinçlendirici eğitim anlayışı”ndan söz ediyorum…
Eğitimin bu türü hakkında bilgi edinmek isterseniz, bu konuda hazırladığım,  M. E. Bakanlığı’na  gönderdiğim, dikkate alınmayan projeyi  gözden geçirmenizi tavsiye ederim…
RTE:  Meslek liselerinin önündeki katsayıyı kaldırdık. Bu adaletsizlik ortadan kalktı.
G.B:  Adalet sözcüğünü duyduğumda ilk aklıma gelen şey, ANDIMIZ’da yer alan, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi” oluyor… Bu ilkeyi özümsemeyi başarabilseydik adalet sorun olmazdı, bu kadar çok polise, savcıya ve hakime hatta hapishaneye bile gerek kalmazdı…
RTE: Artık düz liselerde seçmeli Kur'an eğitimi var. Türkiye bir değişim yaşıyor.  
GB: Kuran eğitimi ile ilgili düşüncemi yukarıda açıkladım…İnsanın değişip, diğerkâm bir varlığa dönüşmedikçe hiçbir şeyin değişmeyeceğini bu vesileyle yineliyorum.
RTE: Çocuklar ayaklarındaki prangalardan kurtuluyor. 
GB:  Pranga denilince aklıma, insanın bencil, bananeci nefsinin kölesi bir varlık olduğu geliyor. Neyse ki; ben, bu  prangalardan kurtulmayı, nefsimin efendisi olmayı başaranlardan birisiyim…Nasıl başardığımı öğrenmek isterseniz, sizinle görüşmeye hazırım… Karşılığında para mara da istemem.  
RTE : Bir vilayetimiz bilgi çağını yaşarken, diğeri ortaçağı yaşarsa, Türkiye’yi sağlıklı şekilde büyütemeyiz…
GB:  Siz bir vilayetin “Bilgi Çağı”nda yaşamasından söz ediyorsunuz… Ben ise, Türkiye’nin “Bilinç Çağı”nda yaşamasından…  Aramızda çağ farkı var sayın Başbakan!
RTE:  Erdoğan, Türkiye’nin bugünlere kardeşlik ile geldiğinin altını çizdi.
GB:  A benim özümden çok sevdiğim Erdoğan! Bugünlere kardeşlik ile gelindiğine gerçekten inanıyorsanız; ülkenin hal-i pür melâlinin farkında değilseniz, vah ki, vah…
RTE:  Varsın onlar şeytanın izinde yürüsünler ama biz Rabb’imizin çizdiği yolda yürüyeceğiz. Bu muhalefetin yalanlarına, kulak asmayın.
GB: İnsanın değişip, diğerkâm bir varlığa dönüşüp, nefsinin efendisi olmadıkça Rabb’in çizdiği yolda yürümesi mümkün değildir. Belli ki, danışmanlarınız bu gerçeğin de farkında değiller…  
Yazdıklarımı doğrudan görüşerek savunmağa, hazırım…

Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran
 
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı:  Güçlünün (Ferit Şahenk gibilerin) haklı olduğu değil, haklının (Galip (Diğerkâm)Baran gibilerin) güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.

ADRES:  Yalı Mahallesi 
                  4076 Sokak 
                  No: 5/2   PK: 20 
                  Turgutreis-BODRUM                                                                                                 

Hiç yorum yok: