19 Nisan 2014 Cumartesi

Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin TDK (Türk Dil Kurumu) Başkanı ANKARA

Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin
TDK (Türk Dil Kurumu) Başkanı
ANKARA

KONU:  Bilinç sözcüğünün doğru kullanımının sağlanması

Sayın Prof. Dr. S. Kaçalin,

İnsanlar (Bilgi Çağı İnsanları), bilinç sözcüğünü yanlış kullanıyorlar;
*    “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
*    “Kasten” ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
*    (Bilinç sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne almayacağını, geçişsiz bir fiil olduğunu bilmedikleri için) “bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” diyorlar.

Bilinç sözcüğünün yanlış kullanımının farkına varışımın öyküsü:

1978 yılında emekli oldum ve  Bodrum’un Turgutreis beldesine yerleştim.1989 yılında iki emekli arkadaşımla, sokakta, yani kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alanda çöp, izmarit ve benzeri atıkları toplamağa başladım. Kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alana, yani Türkiye’ye özel alanım gibi sahip çıktım…

1996 yılında, Bodrum’da, Garajaltı Kavşağı’nda, “Bilgi Çağı İnsanları”na yayalarla ilgili “kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl etmekten vaz geçmelerini, (devletin koyduğu yasalara uymalarını) sağlamak için bir uygulama başlattım. İzleyen yıllarda pek çok il, ilçe ve beldede çoğu kez tek başıma gerçekleştirdiğim, beni bencillikten kurtaran, “yasa bağımlısı” olmamı sağlayan bu uygulama ile, sözü edilen yolsuzluğu yapanları (devletin koyduğu yasalara uymayanları), “Yeşili Bekle, Lütfen”, “Sağdan, Lütfen” yazılı pankartları kullanarak uyarmaya, bencillik yapmamalarını anlatmaya başladım.

Beni bencillikten kurtaran bu çalışmaları yaparken:
*     “Kişilerin, karşılıklı hak ve özgürlüklerinin varlığına dayanan bir yaşam biçimi” olarak da tanımlanan ve “Bilgi Çağı İnsanları”nın; Cumhuriyet’le yaşıt seçimlere rağmen bencil oldukları nedenle idrak edemedikleri demokrasiyi yayalarla ilgili trafik ışıklarıyla donatılmış kavşaklarda öğrenilebileceklerini anladım.
*     1996 yılında sorumluluğunu üstlendiğim bu görevle “Bilgi Çağı İnsanları”na demokrasiyi öğretmek için çalıştığımın (demokrasi öğretmeni) olduğumun farkına vardım.
*     Sözü edilen kavşakları, bu nedenle,  “demokrasi dershanesi” olarak tanımladım.

O çalışmaları çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığım çalışmalar izledi. İnsanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırmama yol açan bu çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değiştiğinin; 
*       “Bilinç Çağı İnsanı”” olduğumun,
*       “Kendimi tanıma”ğa başladığımın,
*       “ Diğerkâm bir kişilik” edindiğimin,
*      “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “Yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsediğimin.
*    Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurmuş olduğumun.
*    Bilinç konusunda uzmanlaştığımın, otodidakt (özöğrenimli) olduğumun farkına vardım ve kendimi Bilinçolog olarak tanımladım.
[[ Otodidakt : bir okula gitmeden kendi kendini yetiştiren (kimse). eş. yeni özöğrenimli.

Özöğrenimli:  bir okula gitmeksizin her şeyi kendi çabasıyla, çalışmasıyla öğrenen (kimse).]

*      “Bilgi Çağı İnsanları”nın “yeti” sözcüğüyle sınırlı tuttukları bilinç kavramını:
(a)    SORUMLULUK kavramıyla bütünleştirdim. Ete kemiğe büründürdüm. Somutlaştırdım.
(b)   B(bilinç) = Z (zaman) x  Ç2 (çabanın karesi) şeklinde ifade ederek bilimselleştirdim…

Kavşaklarda kırmızı ışık kuralını ihlâl edenleri uyardığımı; sokakta, yani kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alanda çöp ve izmarit gibi atıkları topladığımı, kamusal alana (Türkiye’ye) özel alanım gibi sahip çıktığımı gören  “Bilgi Çağı İnsanları”; bana, “herkes senin gibi olsa”, “insanlık için çalışıyorsun” diyorlar…Beni, benzeri sözlerle övüyorlar, ancak, kendileri , “benim gibi” olmak, “insanlık için çalışmak” istemiyorlar. “hadi siz de …” dediğimde “işim çok”, “vaktim yok” mazeretine sığınıyorlar. İpe un seriyorlar…

Bencillik yapmamalarını yıllardır anlatmağa çalıştığım “Bilgi Çağı İnsanları” ; küresel ısınmayı başlattılar, ozon tabakasını deldiler, buzulları erittiler, yağmur ormanlarını azalttılar, bazı türleri yok ettiler. Bedelini, Dünya’yı daha yaşanamaz hale getirerek ödemeye başladılar…

Yadsınması mümkün olmayan bu gerçekler; “Bilgi Çağı İnsanları”nın, bencillik yapmaktan vaz geçmelerinin,  "bilgi ile sınırlandırdıkları eğitim anlayışı”nı aşmalarının, “bilinçlendirici eğitim anlayışı”nı özümsemelerinin, “Bilinç Çağı İnsanı” olmalarının ne kadar yaşamsal, ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir…

Sayın Prof. Dr. S. Kaçalin,
Bu vesile ile, “Bilgi Çağı İnsanı”nın;
Aşırı tüketmeyeceğini, tüketim çılgını olmayacağını
Çevreyi kirletmeyeceğini, Çevre Yasası’nı ihlâl etmeyeceğini
Trafik kurallarını çiğnemeyeceğini, Trafik Yasası’nı ihlâl etmeyeceğini,
Vergi kaçırmayacağını, Vergi Yasası’nı ihlâl etmeyeceğini (kul hakkı yemeyeceğini), eşdeyişle, yolsuzluk yapmayacağını, daha da önemlisi, yolsuzluk yapanlarla mücadele etmekten kendisini alamayacağını, kendi örneğimden yola çıkarak, İDDİA ediyorum.

SONUÇ OLARAK:
Yukarıda açıklanan gerçekler ışığında, bilinç sözcüğünün doğru kullanımının sağlanmasını ;
*     “Bilincindeyim” yerine, “biliyorum”ya da “farkındayım”,
*     “Bilinçli ” yerine, “kasten” ya da “maksatlı”olarak,
*    “Bilinçlendiriyorum” yerine, “bilgi veriyorum” denilmesinin zorunluluğu da aşan bir ihtiyaç olduğunun bilinmesini istiyorum…

Gereğinin yapılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

“Bilinç Çağı İnsanı”
Demokrasi öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı: Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.
16. 04. 2014

ADRES: Yalı Mahallesi 
                4076 Sokak No: 5/2 PK: 20

                Turgutreis-BODRUM

Hiç yorum yok: