19 Eylül 2011 Pazartesi

Ayvalık, 18 Eylül 2011

İNSANLARIN BİLİNÇLENMESİNİ MİSYON EDİNDİ..
İnsanların her türlü bilgi  ve donanıma  sahip olduğunu ama bilinçlenmeleri gerekliliğine inandığını belirten Galip Baran (80) geldiği Ayvalık’ta  halkı bilinçli olmaya davet etti. Baran, “İnsanları bilinçlenmeye özendirmek ve yönlendirmek için uğraşıyorum.”dedi.
İnsanların, çevre, tasarruf, trafik ve vergi gibi konularda bilgili olduklarına, ancak bilinçsizce harekat ederek hala yerlere tükürdüklerine, her türlü çöp ve sigara izmaritlerini yere attıklarına dikkat ceken Galip Baran, sokaklarda (kamusal alanda) yıllar önce de çuvallar dolusu izmarit topladığını  ama ne yazık ki izmaritlerin hala yerlere (kamusal alana) atıldığını, çevrenin kirletildiğini, Çevre Yasası’nın ihlâl edildiğini söyledi.
Bilinç Üniversitesi Kurucusu Galip Baran 

Kamusal alana bu tür çalışmalarla da sahip çıktığını söyleyen Baran,” Bilgimiz var ama bilincimiz yok. Trafik bilgimiz var ama bilincimiz yok. Tasarruf bilgimiz var ama bilincimiz yok. Vergi bilgimiz var ama bilincimiz yok. Şikâyet edenler ama kamusal alana sahip çıkmayanlar suçlu. Türkiye suçlu. Türkiye’nin denizleri, gölleri, nehirleri, ovaları, sulak alanları, (kamusal alanları) hepimize, 72 milyona aittir. Kamusal alanlara sahip çıkalım. Türkiye’nin sakini değil sahibi olalım” dedi.
Ayvalıklılara da ‘Ayvalık’ın sakini değil sahibi olun’ diye seslenen Baran, Halk Bankası önündeki kavşağın sinyalizasyon ışıkları ve yaya geçiş çizgilerinin nizami hale getirilmesi ve At arabacılar meydanına giden yolda arabalar için konmuş ancak  yayalar için tehlike oluşturan kapanla ilgili olarak Ayvalık Belediyesi’ne gazetemiz aracılığıyla “açık dilekçe” gönderdi.
Galip Baran, kurucusu olduğu Bilinç üniversitesinin işlevsel bir mekanizma olduğunu şöyle açıkladı: “ ‘Bilgi çağı’ üniversitelerinin (Harward, Oxford, Sorbon, İTÜ, BU gibi üniversitelerin) zamanla ‘Bilinçololi Ana Bilim Dalı’na dönüşebilecek ‘Bilinç Enstitüsü’ ya da ‘Bilinç Kürsüsü’ gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece bundan böyle yalnız bilgili değil, aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, avukat, sosyolog, psikolog ve antropolog gibi elamanların yetiştirilmesine katkıda bulunmaktır”…
“İklim ‘Bilgi Çağı’nda değişti. ozon tabakası ‘Bilgi Çağı’nda delindi. yağmur ormanları ‘Bilgi Çağı’nda azaldı, türler ‘Bilgi Çağı’nda tükendi. Görülüyor ki, ‘Bilgi Çağı’nın “eğitim anlayışı”nda bir eksiklik, bir gariplik, bir yetersizlik var. Bu durum karşısında bizler (Türkiye’nin sakinleri)  ‘Bilinç Çağı’nın eğitim anlayışını yaşama geçirmeli, çağ atlamalı, ‘Bilinç Çağı’nda yaşamağa başlamalıyız. Ben çağ atladım. ‘Bilinç Çağı’nda yaşamağa başladım. Oysa, dünya, ‘Muasır Medeniyet’ hala ‘Bilgi Çağı’nda yaşıyor. ‘Muasır Medeniyet’, “Bilgi Çağı’nda bocalarken, yerinde sayarken Türkiye’nin ‘Bilgi Çağı’nı aşması ‘Bilinç Çağı’nı idrak etmesi gerek” diye konuştu.
HABER: Derya TİTİZ, 18 Eylül 2011 - Ayvalık, GAZETE BALIKESİR

Hiç yorum yok: