29 Mart 2010 Pazartesi

ABD'den
Davutoğlu ve Şahenk'e
Ödül
(Thursday, 25 March 2010 07:53)
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, "Woodrow Wilson Ödülü"ne layık görüldü. ABD'deki düşünce kuruluşu Woodrow Wilson Center'dan yapılan açıklamaya göre, devlet, iş sektörü, bilim, sanat gibi birçok alanda uluslararası, ulusal ve yerel düzeyde, kendi dönemlerindeki sorunlarla yüzleşmede yardım, diyalog ile açıklığı kucaklayan liderlerin takdir edilmesini amaçlayan ödüller, bu kez Türkiye'nin iki önemli ismine verilecek.
Buna göre, "kamu hizmeti" dalında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "kurumsal sosyal sorumluluk" dalında ise Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk ödüle değer görüldü.
Bu arada Türkiye, bu ödüller için düzenlenecek törene de ilk kez ev sahipliği yapacak. Ödüller, 17 Hazirandaki törende sahiplerine sunulacak.
ABD'nin 28'inci başkanı Woodrow Wilson'ın adını taşıyan ve merkezi Washington'da bulunan düşünce kuruluşunun başkanı Lee Hamilton, Davutoğlu ve Şahenk'in çok sayıda ve önemli katkılarının bulunduğunu ve ödül için aradıkları özellikleri taşıdığını belirterek, "iki liderin böylesine bir ödülle onurlandırılacak olmasından büyük memnuniyet duyduğunu" kaydetti.
-AHMET DAVUTOĞLU-
Açıklamada, Davutoğlu'nun, Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenmesinden bu yana, Türkiye'nin dış ilişkilerinin gelişimini hızlandırarak, uluslararası görüşmelerdeki konumunu yükselttiği belirtildi.
Davutoğlu'nun, Türkiye'nin dünyadaki ve bölgesindeki önemini artırdığı ve Türkiye'nin bölgesi ile ilişkilerini güçlendirmesini desteklediği ifade edilen açıklamada, Davutoğlu'nun "doğu ile batı geleneklerini kucaklamanın önemine dair keskin anlayışıyla birleşen başarılarının, ona hatırı sayılır ün kazandırdığına" işaret edildi.
-FERİT ŞAHENK-
Açıklamada, Şahenk'in de Doğuş Holding'i Türkiye'nin en başarılı şirketler topluluğundan biri yaptığı ve "yenilikçi lider" olarak, Türkiye'ye modern iş uygulamaları ve yönetim tarzlarının getirilmesinde ön saflarda yer aldığı ifade edildi.
Şahenk'in Türkiye'nin mali piyasasına "sigorta, kiralama, kredi kartındaki nakit para bonusları" gibi yeni konseptleri tanıttığı kaydedilen açıklamada, Şahenk'in Türkiye'deki yabancı yatırımlarının da güçlü destekçisi olduğu belirtildi. (AA) ***
ŞAHENK’E
BİR ÖDÜL DAHA
HABER: “Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, "Woodrow Wilson Ödülü"ne layık görüldü…”
Ey "Woodrow Wilson” adlı düşünce kuruluşu ilgililileri!..
Ödüle lâyık gördüğünüz Ferit Şahenk’in “marifetleri”nin belli ki farkında değilsiniz veya hiç birşeyden haberiniz yok!..
Turgutreis Yat limanı’nı ÇED Raporunu yok sayarak inşa eden;
Bu kadarı yetmezmiş gibi, işletirken de Trafik Yasası’nı yok sayan;
Kamusal Alana tecavüz eden…,
Bu yolsuzlukları yapan Doğuş Grubu’nun Başkanı’nı ödüllendirmektesiniz!..
Bu ödülün, 28. ABD başkanı Woodrow Wilson’nun ruhunu şad etmeyeceğini; Aksine, rencide edip ıstırap vereceğini bilmenizi istiyoruz.
Saygılarımızla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
***
TURGUTREİS
HABİTAT ÖĞRENCİ KOZASI
Turgutreis Bilinç Üniversitesi kurucuları; çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten beklemek gibi alanlarda başlattıkları ve “okul dışı eğitim” olarak tanımladıkları (yıllardır devam eden çalışmalarda edindikleri birikimden yola çıkarak) “Geleceğin Türkiye’si” nin bilinçli cumhurbaşkanlarını, TBMM başkanlarını, başbakanlarını, genelkurmay başkanlarını, bakanlarını, valilerini, kaymakamlarını, belediye başkanlarını, muhtarlarını, devlet ve iş adamlarını yetiştirmeyi öngören yeni bir proje başlattılar.
Uygulaması, Muğla ilinin tüm ilçe ve beldelerinde yaygınlaştırılarak genelleştirilecek olan bu projede yer alan öğrenciler; yıllar önce, İstanbul ve Bodrum’da gerçekleştirilen, ancak devamı getirilemeyen HABİTAT Konferanslarından alınan dersleri dikkate alarak bu girişimi başlatan Bilinç Üniversitesi’nin önerisi ile Turgutreis HABİTAT Öğrenci Kozasını kurdular.
Öğrenciler; Bilinç Üniversitesi kurucularının önerisiyle ülkenin kanayan yarası trafik sorununu “öncelikli konu” olarak seçtiler.
“Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” diyerek harekete geçen öğrenciler “Trafik canavarı ile savaşma projesi” başlattılar…
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
Turgutreis HABİTAT Öğrenci Kozası Danışmanı
***
ÖĞRENCİ KOZASI KATILIMCILARI:
Mehmet Can (Kolaylaştırıcı)
Damla Türk
Yavuz Çağlar
Sezen İnce
İrem Menteş
Koray bilgen
ÇALIŞMA PROGRAMI
Devam etmekte olan eğitim-öğretim döneminde fırsat bulundukça, örneğin Cumartesi ve Pazar günleri yapılacak olan bu çalışmalar, yaz mevsiminde yoğunlaştırılarak sürdürülecektir.
Aynı çalışmanın gelecek eğitim-öğrenim döneminde Muğla il merkezinde, diğer, ilçe ve beldelerinde de başlatılması düşünülmekte olup, öncelikli konuların ikincisinin katı atık sorunu ile ilgili olabileceği düşünülmektedir.
NİHAİ HEDEF: DAHA YAŞANABİLİR BİR TÜRKİYE
Böylece, merkezi ve yerel yönetimin sorumlu olduğu sorunların çözümünde sorumluluk üstlenecek öğrencilerin, HABİTAT’ın “yaşanabilirlik” ilkesini hayata geçireceklerine, daha yaşanabilir Türkiye’nin mimarları olacaklarına inanılmaktadır.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
***
BİR
“TO BE OR NOT TO BE”
SORUSU:
HANGİSİ ÖNEMLİ?
KALİTELİ ÖZNE Mİ?
YOKSA KALİTELİ NESNE Mİ?
***
Açık Radyo
İSTANBUL
Sayın Açık Radyo ilgilileri,
Bizler, yıllardır, çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda, “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, insan’ı, insan davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız bazı çalışmalar yapmaktayız…
Genelde tek başıma zaman zaman birkaç kişiyle birlikte yaptığım bu çalışmalarda, her şeyi devletten bekleme alışkanlığından, eş deyişle, bencillikten kurtuldum. Edindiğim “tecrübi bilgi” ile dünyanın ilk Bilinç Üniversitesi’ni kurdum ve dünyanın ilk Bilinçolog’u oldum. Bu kadarla kalmadı, ayrıca:
Kendimi tanımağa başladım, diğerkâm bir kişilik edindim, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim, yasa bağımlısı oldum, “Bilinç Çağı”nda yaşamağa başladığımın farkına vardım.
Bu arada, “iklim değişikliği”nin “Bilgi Çağı” insanının bencilce yaşamasından, eş deyişle, her şeyi devletten ya da başkalarından bekleme alışkanlığından kaynaklandığı gerçeğinin de farkına vardım.
Yukarıdaki açıklamalar, “Bilgi Çağı” insanının,“Bilinç Çağı” insanı olup, sencilce yaşamak, diğer deyişle, çağ atlamak zorunda olduğunu göstermektedir...
Başta sayılan alanlardaki çalışmaları yaparken geliştirdiğim “Diğerkâmlık Andı” eklidir.
Sözü edilen çalışmalar, diğer taraftan, hiç kimsenin bir başkasını bilinçlendiremeyeceği gerçeğinin farkına varmamı da sağladı. Buna göre, bilinç sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne almaması gerekiyor.
Ne var ki, bu sonuçları, bu ülkenin şeyi devletten bekleyen insanlarına anlatamıyorum. Örneğin:
* Trafik sorunuyla ilgili kampanyayı uygularken geliştirdiğim, ilk ve orta öğretim okulları müfredat programına “uygulama dersi” olarak konulması önerisiyle Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderdiğim, örneği ekli, “Trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi” T. T. K. Komisyonlarında yıllardır bekletiliyor. Öğrencilerimizin de benzer özellikleri kazanmalarını sağlayabilecek bu proje hayata geçemiyor.
* 2006 yılında Muğla Valiliğinin “Olur”u ile ilk ve orta öğretim okullarında “bilinç” konusunda konferanslar vermeğe başladım. Bu konuda bir sempozyum düzenlemek istedim. Valiliğe başvurdum. İl Mili Eğitim Müdürü bunun için bir “usta öğretici” belgesine sahip olmam gerektiğini, ancak bunun kendisini aştığını söyledi. Aynı konuda Milli Eğitim Bakanlığına yaptığım başvuruya da, benzeri bir cevap verildi…
Yaklaşık 20 yıldır devam eden çalışmalarda karşılaştığım sorunları çözebilmek, engelleri aşabilmek için yaşadığım beldenin belediye başkanından cumhurbaşkanına kadar uzanan yönetim zincirinde yer alan yetkililere yaptığım yüzlerce başvurudan bir sonuç alamadım.
Ben, her şeye rağmen, tek başıma da olsa, geleceğin her şeyi devletten beklemeyen, cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının, TBMM başkanlarının, genelkurmay başkanlarının, bakanlarının, valilerinin, kaymakamlarının, belediye başkanlarının, muhtarlarının, iş ve devlet adamlarının yetiştirilmesi için elimden geleni yapıyorum…
Bu zorlukların üstesinden gelebilmek ve çıkarılan engelleri aşabilmek için Radyonuzda bir program yapmak istiyorum.
Saygılarımla
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com, bilincuniversitesi@gmail.com
WEB: http://www.bilinc-universitesi.blogspot.com

http://www.galipbaran.blogspot.com
(1)
: Bilinç Üniversitesi’nin misyonu: “Bilgi Çağı üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mühendis, mimar, doktor, sosyolog, psikolog vb meslek mensuplarını yetiştirme çabalarına katkıda bulunmak”
EKLERİ:
1. Diğerkâmlık Andı
2. Trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi
***
NEYİM!..
YA DA KİMİM BEN?...
Ben, 20 yılı aşkın bir süredir genelde tek başıma zaman zaman birkaç kişiyle birlikte bazı çalışmalar yapan sıradan bir insanım. Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda gerçekleştirdiğimiz insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, bu çalışmalarda her şeyi devletten bekleme alışkanlığından (bencillikten) kurtuldum. Kendimi tanımağa başladım, diğerkam bir kişilik edindim, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim, yasa bağımlısı oldum, “Bilinç Çağı”nda yaşamağa başladığımı bile düşünmeğe başladım.
Bu arada, “iklim değişikliği”nin “Bilgi Çağı” insanının bencilce yaşamasından, kaynaklandığının farkına vardım. Bu noktadan hareketle “Sorun Bencillik, Çözüm Sencilik” şeklinde bir slogan ürettim
Bu durum, bana göre, “Bilgi Çağı” insanının, çağ atlayıp, “Bilinç Çağı” insanı olup, sencilce yaşamağa başlamak zorunda olduğunun çok açık bir göstergesidir...
Sözü edilen çalışmalar, diğer taraftan, hiç kimsenin bir başkasını bilinçlendiremeyeceği gerçeğinin, bir başka deyişle, bilinç sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne almaması gerektiğinin farkına varmamı da sağladı..
Ne var ki, bu sonuçları, bana göre gerçekleri, bu ülkenin her şeyi devletten bekleyen insanlarına, özellikle de bu ülkeyi yönetme konumunda olan yetkililere anlatamıyorum. Örneğin:
* Başta sayılan alanlarda yaptığım çalışmalarda, özellikle de trafik sorunuyla ilgili kampanyayı uygularken geliştirdiğim, ilk ve orta öğretim okulları müfredat programına “uygulama dersi” olarak konulması önerisiyle Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderdiğim, örneği ekli, “Trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi” T. T. K. Komisyonlarında yıllardır bekletiliyor. Öğrencilerimizin de benzer özellikleri kazanmalarını sağlayabilecek bu proje hayata geçemiyor.
* 2006 yılında Muğla Valiliğinin “Olur”u ile ilk ve orta öğretim okullarında “bilinç” konusunda konferanslar vermeğe başladım. Bu konuda bir sempozyum düzenlemek istedim. Valiliğe başvurdum. İl Mili Eğitim Müdürü bunun için bir “usta öğretici” belgesine sahip olmam gerektiğini, ancak bunun kendisini aştığını söyledi. Aynı konuda Milli Eğitim Bakanlığına yaptığım başvuruya da, benzeri bir cevap verildi…
Yaklaşık 20 yıldır devam eden çalışmalarda karşılaştığım sorunları çözebilmek, engelleri aşabilmek için yaşadığım beldenin belediye başkanından cumhurbaşkanına kadar uzanan yönetim zincirinde yer alan yetkililere yaptığım yüzlerce başvurudan bir sonuç alamadım...
Ben, her şeye rağmen, tek başıma da olsa, geleceğin her şeyi devletten beklemeyen, cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının, TBMM başkanlarının, genelkurmay başkanlarının, bakanlarının, valilerinin, kaymakamlarının, belediye başkanlarının, muhtarlarının, iş ve devlet adamlarının yetiştirilmesi için elimden geleni yapıyorum…
Düşünüyorum da; yukarıda sözü edilen çalışmaları yapmak yerine bir üniversitede öğrenim görseydim, bir Sosyolog, bir Psikolog ya da bir Anropolog olabilirdim.
Ne Sosyolog, ne Psikolog, ne de Antrapolog olamadığıma göre, ne ya da kimim ben?
Kafayı bilinçle kavramıyla bozduğuma, bilinçle yatıp kalktığıma bakarak Bilinçolog olduğumu söyleyen dostlar da var.
Ancak, ne Sosyolog, ne Psikolog, ne de Antrapolog değil onlar. Beni “gaz”a getiriyor olabilirler, o dostlar…
Bu nedenle kim ya da ne olduğumu sayın Sosyolog Emre Kongar, sayın Psikolog Üstün Dökmen ya da sayın Antrapolog Bozkurt Güvenç gibi, bu kimlik ya da unvanları “kitabi bilgi” ile kazanmış olan değerli bilim adamalarımızın söyleyebileceklerini düşünüyorum.
Bilinçolog muyum, değimliyim? Değilsem; yıllardır devam eden çalışmalarla her şeyi devletten bekleme alışkanlığından kurtulduğuma kendimi tanımağa başladığıma, diğerkam bir kişilik edindiğime, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsediğime, yasa bağımlısı olduğuma, “Bilinç Çağı”nda yaşamağa başladığımı düşünmeğe başladığıma ve bu özellikleri “tecrübi bilgi” ile edindiğime göre, neyim ben?
Sözü dinlenen, saygı gösterilen, akademik unvan sahibi birileri bu soruma Tanrı Aşkı’na cevap versin, lütfen…
Galip BARAN
Yurdunu (Türkiye’yi) ve milletini (Türkleri) özünden çok seven insan;
Turgutreis- BODRUM

22 Mart 2010 Pazartesi

BİR PAZAR GÜNÜ
Sayın Mustafa Nevruz Sınacı,
Dün, Turgutreis İskele Meydanında, Atatürk heykelinin önünde, aylar önce Bodrum’da Belediyesi’nin önünde gerçekleştirdiğimiz “Burası Türkiye Sergisi”ni açtım. Üstümde önyüzünde ve sırtında “SORUN BENCİLLİK ÇÖZÜM SENCİLLİK” sloganının yazılı olduğu önlük ve elde megafonla halka seslendim. Türkiye’nin hali pür melalinin nedenlerini merak edenleri Bilinç Üniversitesi’nin açtığı bu sergiyi izlemeğe davet ettim..
Bu sergiyi izlemeğe gelenlerin bazılarıyla uzun uzun konuştum. Bazılarıyla tartıştım. Onlara son yazılarımın bazı örneklerini verdim. www.bilinc-universitesi.blogspot.com / www.galipbaran.blogspot.com sitelerini ziyaret etmelerini önerdim.
Bu sergiyi açmaktan amacım, bildiğin gibi, daha ziyade çocuklarla buluşmaktı. Geleceğin cumhurbaşkanları, başbakanları, TBMM başkanları, genelkurmay başkanları, bakanları, valileri, kaymakamları, belediye başkanları ve muhtarları ile konuşmaktı.
Öyle de oldu. Bazıları henüz okul çağına girmemiş olan, ancak akıllıca sorular soran bu çocuklarla konuşur, sorularını yanıtlarken saatlerin nasıl geçtiğini anlamadım.
Zeyyat Mandalinci İlk Öğretim Okulu 5-B sınıfı öğrencisi Damla Türk ve aynı Okulun 5-A sınıfı öğrencisi Yavuz Çağlar’ların gösterdiği ilgi, destek ve işbirliği anlayışı beni çok duygulandırdı.
Onlara, “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız çalışmalarımızda geliştirdiğimiz “Öğrenci Andı”nın ve “Diğerkâmlık Andı”nın örneklerini verdim. “Öğrenci andı”nı arkadaşlarıyla tartışmalarını ve öğretmenlerine göstermelerini önerdim. “Diğerkâmlık Andı”nı ise; öğretmenlerine vermelerini ve “Galip Amca bunu size gönderdi” demelerini söyledim.
Beni en çok sevindiren; Damla Türk’ün yukarıda sözü edilen önlüğü giyip Yavuz Çağlarla birlikte meydanı ve yakın çevreyi dolaşmaları, bu cesareti göstermeleri oldu.
İzleyenlere megafonla seslenmeleri bazı mesajlar vermeleri sevincime çok şey kattı.
Okulda da giyebileceklerini söylemeleri üzerine, yukarıda sözü edilen önlüğü onlara bağışladım.
Son olarak bu konuyla ilgili olarak anne ve babalarına mutlaka bilgi vermelerini tembih ettim
Sayın Sınacı,
Geleceğin bilinçli cumhurbaşkanlarını, başbakanlarını, TBMM başkanlarını, genelkurmay başkanlarını, bakanlarını, valilerini, kaymakamlarını, belediye başkanlarını ve muhtarlarını yetiştirme sorumluluğumuzu yerine getirmekte olduğumuza, bu amaçla başlattığımız projenin hayata geçebileceğine inancım biraz daha güçlendi.
21 Mart Pazar günüm böyle geçti.
Galip BARAN

15 Mart 2010 Pazartesi

haber.... haber....

ATATÜRK;
BİLİNÇ
ÜNİVERSİTESİ
VE
GELECEĞİN
TÜRKİYESİ
ATAM!
Bilinç Üniversitesi;
Türkiye Cumhuriyet'ini ilelebet yaşatacak olan geleceğin bilinçli cumhurbaşkanlarını, başbakanlarını,
TBMM başkanlarını, Genelkurmay başkanlarını, bakanlarını, valilerini, kaymakamlarını, belediye başkanlarını ve muhtarlarını Yetiştirme sorumluluğunu üstlendi.
Bilinç Üniversitesi, yıllardır devam eden ve uzun sürede Oluşan birikimden yola çıkarak,
yeni bir proje daha başlattı.
Yeni Proje uygulamasından bir örnek:
"Trafik Canavarı" na savaş açan
"Habitat Turgutreis Öğrenci Kozası"
Kolaylaştırıcısı
Mehmet Can
Resimlerde, "Bilinç Üniversitesi Kurucusu" Galip BARAN ve Trafik
Canavarı "na savaş açan" HABİTAT Turgutreis Öğrenci Kozası "Kolaylaştırıcısı Mehmet Can; Birlikte" eğitim ve uygulama "çalışması yaparken görülüyorlar ... (Turgutreis, 13 Mart 2010)
Gönderen
"BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ"
TÜRKİYE

10 Mart 2010 Çarşamba

Bilinç Üniversitesi'nden
İSMET SEYHAN sorar...
EGEMENLİK KİMİN?…
Kurucu Rektör
Galip Baran cevap verir:
Bu ülkede egemenlik (kayıtsız, şartsız) milletindir.
Öyle yazar yüce (!) meclis genel kurul salonunun yüksekçe bir yerinde.
Millet Vekilleri’leri (!), daha doğrusu ve açıkçası "parlamenterler", meclisin açıldığı gün tek tek yemin ederler.
Kendilerini seçen (?) millet (!) için çalışacaklarına!.. Atatürk de, zaten “Çalışmanın en yücesi ulus için olanıudır” demiştir ya!.
Oysa egemenlik ne o milletin, ve ne de (sözde) o milletin (!) seçtiği, miktarı 550 olan MV’lerinindir.
Egemenlik Turgutreis Yat Limanını, Çevre Yasası’nı hiçe sayarak, ÇED Raporunu yok sayarak inşa eden ve kamusal alana tecavüz ederek, Trafik Yasası’nı hiçe sayarak, yayaların güvenliğini yok sayarak işleten, eski Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın TBMM Hizmet Ödülü verdiği Doğuş Grubu Başkanı Ferit Şahenk gibi para babalarınındır.
Bilesin istedim ey yüce milletim…
Galip BARAN
Ferit Şahenk gibilerle savaşan Yasa bağımlısı

6 Mart 2010 Cumartesi

Melahat YILMAZ
ANTAKYA
Sayın Melahat YILMAZ,
Örneği aşağıda görülen ve www.turkcelil.com sitesinde yayınlanan “Açık Mektub” unuzda beni övmüşsünüz. Övgünüze layık olduğumu görmeniz en büyük dileğimdir. O mektup için size teşekkür etmek ve bilgi vermek konusunda geç kaldığım için affınıza sığınarak, şu kısa cevabı verme gereğini duydum:
O mektupta;
“Diyanet İşleri Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı O' nu dinlemeli ve O'na kulak vermeli. Zira Galip BARAN aynı zamanda çok haklıdır. Devlet onun dediklerini yapsa, milletin hali ve pür melali böyle olmaz. Dilerim bu mektup ve çalışmaları okunur. Örnek alınır.” demişsiniz.
Örnek alan oldu mu bilemem ama, beni ne Diyanet İşleri Başkanı, ne Başbakan, ne de Cumhurbaşkanı dinledi.
O büyük(!) adamlar şöyle dursun, Turgutreis Belediye Başkanları da dinlemedi, beni. Önceki Başkan A. Server Yazgan çalışmalarımı “ıvır zıvır işler “ olarak tanımladı. Şimdiki Mehmet Dinçberk ise, Manisa’ya gidip tedavi olmamı önerdi…
Sevgili Yılmaz, vaziyet özetle böyle…
E- Posta adresinizi bilsem daha sık bilgi vermek isterim. Sizi bulacağımı bilsem, Antakya’ya gelirim…
Sevgi saygı ve selamlarımla. (Bodrum, Turgutreis: 06.03.2010)
Galip BARAN
***
BİR AÇIK MEKTUP
Sayın GALİP BARAN Türkiye’de ÇILGIN TÜRK olarak tanınır. O’nu aslında çok geniş bir kitle tanır. Bir zamanlar Anadolu gazetelerinin birinde ona MİLLİ KAHRAMAN denildiğini okumuş ve hala özenle sakladığım makalenin yazarına yürekten hak vermiştim. Doğrudur. Galip BARAN bir çılgın Türk değil; Gerçekte Milli bir kahramandır. Böyle anılmaya layık olduğunu şu okuduğunuz açık mektup net olarak ortaya koymaktadır. Kendisini yürekten kutluyorum. O gerçek bir Türk. Ne dediğini ve milletin aslında neye ihtiyaç duyduğunu çok iyi biliyor. Bu bilinçle ve inançla mücadele veriyor.
Gerçekten de Diyanet İşleri Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı onu dinlemeli ve ona kulak vermeli. Zira Galip BARAN aynı zamanda çok haklıdır. Devlet onun dediklerini yapsa, milletin hali ve pür melali böyle olmaz. Dilerim bu mektup ve çalışmaları okunur. Örnek alınır. Sayın BARAN’ın yazılarını bu sitede (*) görmek beni çok sevindirdi. Teşekkür ederim. Saygılarımla.

Melahat YILMAZ; Antakya-HATAY
(*) : <>

3 Mart 2010 Çarşamba

CAN DÜNDAR’A ÖNERİ
Can Dündar
Canlı Gaste Programı
NTV Televizyonu
Sayın Can DÜNDAR,
“Canlı Gaste” yi biraz daha canlandırabiliriz. UYGUN GÖRÜRSENİZ;
• ÇYDD bursu ile okuyan, Ergani’den Newyork’a giden, Birleşmiş Milletler’de konuşan, ODTÜ’de Uluslararası İlişkiler Bölümünde öğrenim gören, diplomat olarak çalışmak isteyen Güleser Çelik’i,
• Avukatının Eroin Bağımlısı olmadığını savunduğu, Atatürk’ün “Birinci vazifen, Türk istiklalini,Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir” diyerek görev verdiği gençliğin idolu Tarkan’la ilişkili olarak “Kanun Bağımlılığı” konusunu,
• Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” idealinin nasıl gerçekleştirilebileceğini,
• Aynı şekilde, “Muallimler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” diyen Atatürkün bu idealinin hayata nasıl geçebileceğini
• Cumhuriyetin seciyeli muhafızlarını nasıl yetiştirilebileceğini,
• Türk Üniversitelerinin dünyanın sayılı üniversitelerinin önüne nasıl geçebileceklerini,
• Küresel ısınmanın nasıl durdurulabileceğini,
• Kurduğumuz Bilinç Üniversitesi’nin işlevini,
KONUŞABİLİRİZ.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu ***
MEDENİYETLER ARASI
İTTİFAKIN EŞ BAŞKANI
ERDOĞAN !
O İTTİFAKI YAŞAMA GEÇİRMEK,
“YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ”
HAYALİMİ GERÇEKLEŞTİRMEK
İSTİYORSAN EĞER ,
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ KURUCUSU
GALİP BARAN’I DİNLEMEN
YETER .
ATATÜRK
***
Ertuğrul GÜNAY
Kültür ve Turizm Bakanı
Sayın Ertuğrul GÜNAY,
“Her şey değişir, değişmeyen tek şey değişimdir”, “bunu bilmeyenler de var” demişsin, onlara gülmüşsün...
Şu var ki, bazı şeyler “iyi”, “güzel” ve “doğru” yönde değiştiği halde; bazı şeyler, “kötü”, “çirkin”, “yanlış yönde değişir.
Ne yazık ki, bu gerçeği sen de ıskalamışsın
Şimdi, kendine de güler misin, lütfen !
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
***
DİNÇBERK’LE “ONE MİNUTE”
Turgutreis Belediye Başkanı sayın Mehmet Dinçberk’le barışmayı bir türlü başaramadım...
Bilinç Üniversitesi’nin yaptığı işleri önemsemesini sağlayamadım…
Sayın Dinçberk’in önemsediği işlerden birisi, sokaklarda günlerdir koparılan davul zurnalı gürültüye bakılırsa, onun en önemli işi deve güreşi…
“Halka hizmet Hak’ka hizmet” diyen ANAP’ta defalarca seçim kazandıktan sonra, son yerel seçimlerde, (Cumhuriyet) Halk Partisi’nden başkan seçilen sayın Dinçberk, “halk öyle istiyor” demek istiyor, anlaşılan.
Oysa, bir bilge kişi: “Kızı kendi gönlüne bırakırsan, ya davulcuya ya da zurnacıya” diyor.
Daha bilge bir kişi ise: “ Halklar layık oldukları şekilde yönetilirler” diyor.
Bir başka bilge kişi de: “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuşsa, ne karışıyorsun bu işe, sana B+O+K yemek düşer Galip” dese…
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
***
DÜN,
ZİHNİ ADINDA BİR ADAM,
“SENİN GİBİ BİR ADAM GÖRMEDİM” DEDİ.
ÖNCEKİ GÜN,
ADINI BİLMEDİĞİM BİR KADIN,
“SEN BU ÜLKE İÇİN ÇALIŞIYORSUN” DEDİ,
AYLAR ÖNCE,
MEHMET DİNÇBERK,
“SEN MANİSA’YA GİT TEDAVİ OL” DEDİ.
BEN ONA,
“BEN BAKIRKÖY’DEN GELDİM” DEDİM.
SEN NE DİYORSUN ARKADAŞ ?
GALİP BARAN
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ KURUCUSU ***
YASA BAĞIMLISI
SORUYOR…
Ülkenin kanayan yarası trafik sorunu, yanlış ulaşım politikaları, alt yapı eksiklikleri, aşırı nüfus, toplumun kuralları ihlal etme alışkanlığı gibi nedenlerden kaynaklanıyor.
Aşırı nüfus, ulaşım politikası ve altyapı gibi sorunların çözümünden genelde devlet sorumlu ise de, topluma kurallara uyma alışkanlığı kazandırılması daha çok STK’ların (sivil toplum kuruluşlarının) görevidir.
Avukatların, hakimlerin, savcıların, her rütbeden polisin (kanun adamlarının), askerin çiğnediği, neredeyse herkesin ihlal ettiği kural, işlediği trafik suçu, yaya iken kırmızı ışıkta geçme eylemidir.
STK’lar; sözü edilen suçun işlendiği kavşaklarda, yayalar hedef alınarak başlatılacak bir projeyi başlatabilirler, ya da başlatılmış olanlarda yer alabilirler…
1996 yılında Bodrum’da gerçekleştirilen HABİTAT Konferansının yapıldığı günlerde, Emekliler Kozası olarak, KIRMIZIDA DURALIM KURALLARA UYALIM sloganıyla başlattığım, daha sonra Trafik Kozası Kolaylaştırıcılığını da üstlenerek sürdürdüğüm, izleyen yıllarda İstanbul, Ankara, İzmir, Konya, Çorum gibi illerde ve pek çok ilçede hatta Turgutreis Beldesinde çoğu kez tek başıma zaman zaman birkaç kişiyle yapageldiğim çalışma yukarıda sözü edilen projenin yaygın bir uygulamasıdır.
Önceleri yazılı ve görsel basının yoğun ilgi gösterdiği bu proje trafikle sınırlı kalmadı, çevre, tüketim, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda da sürdürüldü.
“Okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız bu çalışmalarda, başta hiç hesapta olmayan bazı kazanımlarım oldu. Devletle özdeşleşmeme yol açan ve devlete sahip çıkma anlayışımı geliştiren bu kazanımlar: (a) Yasa ve devlet kavramlarını herkesten farklı algılamam ve (b) “Yasa bağımlısı” olmamdır.
Sözü edilen çalışmaları yaparken gözaltına alındığım da oldu. Kanun adamları “kanun bağımlısı”nı gözaltına aldı. (Milliyet; “Kırmızı ışık eylemcisine gözaltı”; 22 Nisan 1998)
Diğer taraftan, yaklaşık 20 yıldır devam eden o çalışmaları yaparken:
(a) Belediye Başkanlarından, Cumhurbaşkanına kadar uzanan yönetim zincirinde yer alan yetkililere (!) yüzlerce dilekçe yazdım.
(b) Trafik Müfettişleri, ADD ve ÇYDD gibi STK’lara, bu ülkenin havasını soluyan, suyunu içen, toprağından beslenen herkese benzer çalışmaları yapmaları için defalarca çağrıda bulundum…
SONUÇ: Birkaç kişi dışında herkes kös dinledi. Trafiği terör olarak tanımlayanlar, yol açtığı türlü zararlardan söz etmeyi sanat haline getirenler, sorunun çözümünde aktif olarak yer almaktan öcü görmüşçesine kaçındılar.
Kös dinleyenlere soruyorum:
Yukarıda (a) ‘da sözü edilen başvurular ciddiye alınsaydı, gereği yapılsaydı, (b)’de sözü edilen çağrılar dikkate alınsaydı, günümüzde bu ülkede kaç yüz ya da kaç bin “yasa bağımlısı” olurdu, Devletin iş yükü ne kadar azalırdı? Devlet bu kadar sahipsiz kalır mıydı?
Galip BARAN
Bilinçolog; Yasa bağımlısı
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu

(1) : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mühendis, mimar, doktor, psikolog vb meslek mensuplarını yetiştirme çabalarına katkıda bulunmaktır.
***
UYAN TÜRKİYE UYAN!..
BİLİNÇ ÇAĞINDA YAŞAMAK İSTİYORSAN
UYANNN!.. BU DERİN UYKUDAN!..
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ
***
YASA BAĞIMLISI GALİP BARAN
İL TRAFİK KOMİSYONLARININ
TABİİ ÜYESİDİR
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ
***
YASA BAĞIMLISI GALİP BARAN,
TRAFİK KOMİSYONLARI
BAŞKANIDIR
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ
***
BİLGİ ÇAĞI İNSANI BENCİLDİR/HODKÂMDIR
TRAFİK KURALLARINA UYMAZ
YASA TANIMAZ
***
BİLİNÇ ÇAĞI İNSANI SENCİLDİR/DİĞERKÂMDIR/YASA BAĞIMLISIDIR
TRAFİK KURALLARINA UYAR, UYMAYANLARI UYARIR

***
BİLGİ ÇAĞININ BENCİL İNSANI
CUMHURBAŞKANI
BAŞBAKAN
TBMM BAŞKANI
GENELKURMAY BAŞKANI
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI
BAKAN
VALİ
KAYMAKAM
BÜYÜK YA DA KÜÇÜK
BELEDİYE BAŞKANI
OLABİLİR
AMA SENCİL/DİĞERKAM/YASA BAĞIMLISI
OLAMAZ
***
BİLGİ ÇAĞI İNSANI
BİLGİ ÜNİVERSİTESİ KURAR
BİLİNÇ ÇAĞI İNSANI
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ KURAR
***
BİLGİ ÇAĞININ BENCİL İNSANI
ÇEVREYİ KİRLETİR,
AŞIRI TÜKETİR,
TARAFİK KURALLARINA UYMAZ,
UYSA BİLE; UYMAYANLARI UYARMAZ!..
TOPLUM SAĞLIĞINI ÖNEMSEMEZ,
İŞ AHLAKINIA SAYGI GÖSTERMEZ,
MİLLİ SERVETE ZARAR VERİR,
İMAR YASASINA AYKIRI İŞLER YAPAR,
HER ŞETİ DEVLETTEN BEKLER,
BİR BAŞKA DEYİŞLE:
KIRMIZIDA DURMAZ
BİLİNÇ ÇAĞININ SENCİL İNSANI
KIRMIZIDA DURMAKLA KALMAZ GEÇENİ UYARIR.

***
HEY!
BİLGİ ÇAĞI İNSANI!..
BENCİLLİK NEDİR BİLİYORSUN
AMA BENCİL OLDUĞUNU BİLMİYORSUN
NEDEN?..
***
BENCİLLİK GİDER
TÜRKİYE’NİN SORUNLARI BİTER

***
BENCİL OLUP OLMADIĞINI ÖRENMEK İSTERSEN
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİNE BAŞVURMAN
YETER
***
BİLGİ ÇAĞININ SEVGİLİ İNSANLARI
BİLİNÇ ÇAĞINA HOŞ GELDİNİZ
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ
***
ARKADAŞ!
SEN HALA BİLGİ ÇAĞINDA MI YAŞIYORSUN
ÇOK GERİ KALMIŞSIN ÇOK!
SAYIN BAŞBAKAN!
TÜRKİYEY’E ÇAĞ ATLATMAK
BİLİNÇ ÇAĞINDA YAŞATMAK İSTİYORSAN
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİNDEN YARARLANABİLİRSİN!
GALİP BARAN
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ KURUCUSU
***
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ,
“GÜÇLÜ”NÜN HAKLI OLDUĞU DEĞİL,
“HAKLI”NIN GÜÇLÜ OLDUĞU BİR DÜNYA
DÜZENİNİ HAYATA GEÇİRMEK İÇİN KURULDU
.
***
BUGÜNLÜK BU KADAR !
GALİP BARAN
TURGUTREİS’İN VELİSİ