18 Şubat 2011 Cuma

EĞER!....

KILIÇDAROĞLU OLSAYDIM…
Eğer; Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerinde ben olsaydım;
*    Açılışını Başbakan  Recep Tayip Erdoğan’nın yaptığı Turgutreis Yat Limanını,
(a) ÇED Raporunu yok sayarak, denizi kirleterek, Çevre Yasası’nı ihlâl ederek, yolsuzluk yaparak inşa eden;
(b) Limanı, giriş kapılarına gölgelik olarak konulan brandaları zemine bağlayan çelik halatlarla yaya yolunu işgal ederek, kamusal alana tecavüz ederek, trafik güvenliğini hiçe sayarak, bu yolsuzluğu da yaparak işleten, Başkanı Ferit Şahenk’e, önceki Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın TBMM Hizmet Ödülü verdiği Doğuş Grubu’na sözü edilen halatları söktüren,
* Turgutreis Otobüs Garajı karşısındaki Total Benzin istasyonunun da, aynı şekilde; yaya yolunu işgal ederek, kamusal alana tecavüz ederek, insan haklarını hafife alarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, yolsuzluk yaparak koyduğu reklâm panosunu söktüren,
* Dünya’yı “Bilinç Çağı”na yönlendirmek,  “bilinçlendirici eğitim”i başlatarak iklim değişikliğine son vermek, Türkiye’ye çağ atlatmak için çalışan,
* CHP’den aday olmak için; bir konuşmasında “Hazreti Ömer’in adaletini getireceğiz” diyen Kılıçdaroğlu’na mektup yazan; aşağıda sayılan alanlardaki çalışmaları yaparken CHP’nin muktedir bir iktidar olabilmek için gereksindiği özellikleri kazanmış bulunan; seçildiği takdirde,  Türkiye’yi dolaşacağına, sözü edilen özellikleri ülke genelinde yaygınlaştırmak için çalışacağına söz veren,
* Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (ahilik), milli servet, imar, her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattıkları çalışmaları yaparken “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümseyen, “diğerkâm bir kişilik” edinen; Atatürk’ün, “Muallimler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözüyle ifade ettiği kuşakların yetiştirilmesi çalışmalarına katkıda bulunuyor olmanın coşkusunu yaşayan,
* Dünyanın ilk Bilinçologu, ilk “yasa bağımlısı” Galip Baran’ı “Yasama Meclisi”ne sokmak için elimden geleni yapardım.
Mustafa Nevruz SINACI
Siyaset Bilimci - Hukukçu,    Araştırmacı - Yazar
BU GÜN CUMA
Hayata
rasgele serpiştirilmiş ilâhi ikramlar, kıymet bilen kullara her daim bayram yaşatır. Nefes almak bayramdır meselâ; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...

Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle beraber geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi, ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle... Vuslat da bayramdır öte yandan... Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.
Bir iftarda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni bir kelime öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır.
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır. Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır. Sonrasında çıkan ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlayabilmek bayramdır.
"İyi ki yanımdasın" bayram, "Her şeyi sana borçluyum" bayram, "Hiç pişman değilim" bayram...
Evlâtların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır. Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur. Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram, Cumanız mübârek olsun efendiler!..
Can Yücel & Galip Baran, 18 Şubat 2011 - Cuma
http://groups.google.com.tr/group/bursaforum
(Kızgınlıkla karar almayın, mutluluktan uçtuğunuzda söz vermeyin. İkisi de sarhoşluk ânıdır, akıl başta değildir)

GALİP BARAN, (Muğla - Bodrum) TURGUTRİS BELDESİNDE YAPILAN CHP TOPLANTISINDA (1)

Muğla Valiliği'ne dilekçe...

Valilik Makamına
MUĞLA

KONU :  İlk ve orta öğretim okulları öğrencilerine “Burası Türkiye Sergisi” eşliğinde “bilinç” konferansları verme talebimiz ve aynı okul öğrencileri için  uygulamada geliştirdiğimiz, örneği ekte görülen, “trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”nin  uygulamaya konulması önerimiz.
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerin araştırdığımız, okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, beni bilinçlendiren, bencillikten kurtaran çalışmalarda yaşam biçimim kökten değişti:
*   “Yasa bağımlısı” oldum.
*   “Diğerkâm bir kişilik” edindim.
*   “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim. 
*    Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
*     kendimi tanımağa başladığımın “Bilinç Çağı”nda yaşadığımın ve Bilinçolog olduğumun farkına vardım.
Yukarıda sayılan alanlardaki çalışmaları yaparken, örneği ekte görülen “trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”ni geliştirdik ve basında yer alan haberlerden oluşan bir “Burası Türkiye Sergisi “ hazırladık.
M. E. Bakanlığı T. T. K. Başkanlığının 14 Aralık 2010 tarih ve B. 08. 0. TTK. 0. 72.01.0070008673  sayılı olup, ilk ve orta öğretim okullarında “Burası Türkiye Sergisi “ eşliğinde “bilinç” konusunda konferans verme ve  “trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”nin uygulanması konusunda yaptığımız başvurularla  ilgili olumlu cevabı eklidir.
(1)  önceki yıllarda “bilinç” konusunda konferans verme talebimizle ilgili “Valilik Olur”u (2) M. E. Bakanlığı T. T. K. Başkanlığı’nın sözü edilen  yazısı, (3) ilk ve orta öğretim okullarında uygulanmasını önerdiğimiz “trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma proje”si  ve (3) öğrenciler için geliştirdiğimiz “Diğerkâmlık Andı” örnekleri eklidir.
Takdirlerinize arz ederim.
Saygılarımızla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76 - E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
(1)    : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mühendis, mimar, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.
EKLERİ:
1.   Önceki yıllarda “bilinç” konusunda konferans verme talebimizle ilgili “Valilik Oluru
2.   M. E. Bakanlığı T. T. Kurulu Başkanlığı yazısı
3.  “Trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma proje”si
4.  Öğrenciler için geliştirdiğimiz “Diğerkâmlık Andı”
ADRES: 4076 Sokak No: 5/2 - Turgutreis- BODRUM
[Sözü edilen projenin ilk ve orta öğretim okulları müfredatına “uygulama dersi” olarak konulması için M. E. Bakanlığı’na başvurduk. (A)   Yukarıda sayılan alanlarda yaptığımız çalışmalarda  edindiğim birikim ve deneyimden yola çıkarak, ilk ve orta öğretim okulları öğrencilerine,  yukarıda sözü edilen sergi eşliğinde “bilinç” konusunda bilgilendirme konferansları vermek istiyoruz.]

GALİP BARAN, (Muğla - Bodrum) TURGUTRİS BELDESİNDE YAPILAN CHP TOPLANTISINDA (2)

 
 
 
 
 
 
 
 
İŞSİZLİK Mİ?.. 
YOKSA!..
YOLSUZLUK MU…?
Türkiye’nin öncelikli sorunu nedir? İssizlik mi yolsuzluk mu? İşsizlik sorunu çözülse, işsizlere iş verilse, yolsuzluklar sona erecek mi? İş bulanlar yolsuzluk yapmayacaklar mı? İşi olanlar yolsuzluk yapmıyorlar mı?
İşi olan;
(A)  Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, TBMM Başkanları, Genel Kurmay Başkanları, bakanlar, parlamenterler, valiler, rektörler, profesörler, akademisyenler, kaymakamlar, belediye başkanları, askerler, polisler, hakimler, savcılar, doktorlar, mühendisler, sosyologlar, psikologlar, antrapologlar, işçiler, öğrenciler, sanayiciler, her türlü esnaf çevreyi kirletmiyorlar, aşırı tüketmiyorlar, trafik kurallarını, en azından Trafik Yasası’nın yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralını ihlâl etmiyorlar, fırsat bulduklarına vergi kaçırmıyorlar, yeri geldiğinde rüşvet almıyorlar/vermiyorlar, iş ahlakına saygısızlık etmiyorlar, milli serveti koruyorlar, imar yasasına aykırı iş yapmıyorlar, her şeyi devletten beklemiyorlar mı ?
(B)  Örneğin, yukarıda sayılanlar, trafik yasasının yayalarla ilgili iken  kırmızı ışık kuralına uyuyorlar mı, kendileri uyuyorlarsa bile uymayanları, anında yüzlerine karşı uyarmayı öngören “sosyal yaptırım” olarak tanımlanan yöntemle uyarıyorlar mı?
(C) Uyardıklarına, kendilerin de başkalarını aynı yöntemle uyarmalarını öneriyorlar mı?;
ÖZETLE :“iyi”yi, “güzel”i, “doğru”yu destekliyorlar; “kötü”yü, “çirkin”i, “yanlış”ı engelliyorlar, diğer deyişle, “evrensel değerler”e sahip çıkıyorlar mı? mı?
Yukarıda sözü edilen, “herkese zor gelen işi” “iş” edinen, ”ibadet” edercesine yapan, karşılığında “kafayı yemişlik”le ödüllendirilen bir varlık olarak, bu sorulara “DOĞRU”cevabı verebilecek bir yurtseveri, bir vatanseveri, bir babayiğidi alnından öpmeğe, ona ödül olarak “Küçük İstanbul”u vermeğe hazırım… Nerde o günler…
Ben, neredeyse herkesin “bananecilik ilkesi”ne, “işim çok vaktim yok” mazeretine sığınarak kaçındığı bu tür işleri yıllardır yapıyorum. Para kazandırmayan, kazandırmak şöyle dursun harcatan, yaşam biçimimi köken değiştiren bu işleri yaparken paradan daha değerli şeyler/özellikler kazandım:
  • “Yasa bağımlısı” oldum.
  •  “Diğerkâm bir kişilik” edindim.
  • “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim
  • “Her şeyi devletten bekleme bağımlılığı”ndan, bencillikten kurtuldum.
  • Edindiğim “tecrübi bilgi” ile Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
  • Kendimi tanımağa başladığımın, “Bilinç Çağı”nda yaşadığımın, Bilinçolog olduğumun farkına vardım.
 Bana sayılan özellikleri kazandıran işleri yaparken, yolsuzluk yapanlarla kıyasıya savaşmağa da başladım. Örneğin:
*    Açılışını Başbakan  Recep Tayip Erdoğan’nın yaptığı Turgutreis Yat Limanını, (a) ÇED Raporunu yok sayarak, denizi kirleterek, Çevre Yasası’nı ihlâl ederek, yolsuzluk yaparak inşa eden; (b) Limanı, giriş kapılarına gölgelik olarak konulan brandaları zemine bağlayan  çelik halatlarla yaya yolunu işgal ederek, kamusal alana tecavüz ederek, trafik güvenliğini hiçe sayarak, bu yolsuzluğu da yaparak işleten, Başkanı Ferit Şahenk’e önceki Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın TBMM Hizmet Ödülü verdiği Doğuş Grubu’na sözü edilen halatları söktürdüm
*     Turgutreis Otobüs Garajı karşısındaki Total Benzin istasyonunun da, aynı şekilde; yaya yolunu işgal ederek, kamusal alana tecavüz ederek, insan haklarını hafife alarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, yolsuzluk yaparak koyduğu reklâm panosunu da söktürdüm;
Sonuç olarak; önlenmesinden yerel ve merkezi yönetimin sorumlu olduğu ancak ne hikmetse önlemedikleri/önleyemedikleri işleri, sorumlularına yaptırtan bir insan, “kafayı yemiş bir varlık” oldum.
“İşsizliğin Türkiye’nin en önemli sorunu olduğu” yanılgısı içinde olanlar! Yapılmakta olan yolsuzlukları umursamayanlar! Benzer yolsuzlukları yapanlar!
Sizler; halâ, sürücü iken değilse bile yaya iken kırmızı ışıkta geçenler, geçmeseniz bile geçenleri uyaranları, benim gibileri seyretmeğe devam edecek misiniz?
“Saldım Çayıra, Mevlâm Kayıra Efendim”... “Veleddalin Amin” !

Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76 - E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
(1)    : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mühendis, mimar, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.

3 Şubat 2011 Perşembe

"duyuru ve davet"


SERGİ ?…
Turgutreis’de, Bilinç Üniversitesi’nin BİLİNÇHANE olarak tanımlanan Bürosunda, “Burası Türkiye Sergisi” açılmıştır.
Bilinç Üniversitesi’nce düzenlenen bu sergi; Türkiye’nin hali-pür-melâlini (kötü gidişi), ortaya koymak/ifşa (WikiLeaks) ya da vikilize etmek, ülke genelinde yaşanmakta olan kaos ve kargaşanın (kötü gidişin) nedeni konusunda toplumu uyarmak/aydınlatmak, böylece, kötü gidişe  son vermek, bu bağlamda  toplumu harekete geçirmek amacıyla düzenlenmiş bir etkinliktir.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
(1)    :  Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.