22 Nisan 2010 Perşembe

ANAYURT Gazetesi; 19 Nisan 2010 (ulusal)

MODERN ÇILGIN TÜRKLER
Mustafa Nevruz SINACI (*)
Halk Partisi (CHP) zihniyetinin 1938 yılı 10 Kasım’ı 9.05’ inde, kin, nefret ve ihtirasla sökün etmiş karşıdevrimi, müteakip devirim/ler ve sonraları on yılda bir danışıklı dövüş, ince ayar bahanesiyle vaki darbeler!.. Giderek askeri cunta, sivil dikta-sulta, saltanat, vesayet, derken kabaran can-mal kaybı faturaları! Mülkün teminatı olmaktan çıkan adalet ve organize işlerle iştigal güçlerin eline geçen hükümetler! Sonuçta tamamı işçi-köylü, memur-esnaf ve emeklinin ıstırap ve çilesiyle fakir-fukara, garip-guraba; Kutsal emeğin sahibi üretici (üreten-tüketen); Eser, hizmet ve hikmet faili gerçek kişiler tarafından ödenen fahiş bedeller!..
Ülkemizin bu günlere kadar gelebilmesinin; 1938- 1950 arası ve 1960’dan itibaren her hususta tam bir alçaklıkla sabote edilmesine, engellenmesine ve “kalkınmaması-geri kalması, dipten-doruğa çürütülmesi, yozlaştırılarak çökertilmesi ve gelişmemesi için” dizginlenmesine rağmen; Bu günlere ulaşması, hayreti mucip bir süratle ve her şeye rağmen kurumlaşması;
Kurumlarını geliştirmesi, çağdaşlaştırması ve çağın (halen AB’de bile kullanılmayan) bütün ileri teknolojilerinden maharetle yararlanması, halkın emrine vermesi ve kullandırması;
Osmanlı İmparatorluğunun 223 senede yıkılabilmesine inat;
“Namuslu, dürüst, ilkeli, onurlu, sorumlu ve şuurlu” engin devlet ve dip dalga (halk) boyutunda müthiş bir “sahiplenme içgüdüsü, savunma refleksi”, gelişme, yükselme enerjisi ve sinerji dinamikleri ile (bölge hassasiyetine paralel) ”korunma konsepti” geliştirerek, bilumum ihanet şebekelerine meydan okuyabilmesi tam bir çılgınlıktır.
Günümüz Türkiye’si, elli yıldır zeval içinde çırpınan aciz yönetimlerin değil;
Modern “ÇILGIN TÜRKLERİN” eseridir.
Bu gün dünyanın neredeyse bütün ülkelerinde Türk vardır.
Ve tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi;
“Bir Türk dünya’ya bedel’dir”
EN ÇILGIN TÜRKLERDEN BİRİ!..
Görenlerin tam bir hayranlık, takdir (belki kıskançlık) ve gıpta ile “herkes senin gibi olsa”, “hakkın ödenmez”, “sen insanlık için çalışıyorsun” , “senin gibilerin sayısı çoğalmalı” benzeri cümlelerle övdükleri “Modern Çılgın Türklerden biri de Galip Baran’dır
Meydanları tutmuş, tebdili-i kıyafet etmiş ve tam bir “onurlu-sorumlu yurttaş” olarak;
Egemenliğin kayıtsız (şartsız) koşulsuz sahibi olması beklenen Türk Milletini “yurdu ve milletini özden çok sevme ilkesi”ni özümsemeğe davet ediyor.
İlkenin yaşama geçmesi durumunda “Muasır Medeniyet”in aşılacağını, “yurtta barış”ın sağlanacağını, Adaletin sorun olmaktan çıkacağını, bu kadar çok polise, savcıya, hâkim’e ve yüz binlerce sayfalık devasa mevzuata (Anayasa, Kanun, Tüzük, Yönetmelik, Tamim, Talimat) gerek kalmayacağını ısrarla savunuyor; “Burası Türkiye” denilerek ifade edilen sorunları önlemek için canla, başla çalışıyor, savaşıyor.
O, Cumhuriyeti kuran Çılgın Türklerin torunlarına, adeta yol gösteriyor:
O, hem bir halk filozofu, hem de Milli kahraman…
O, Bilgi Çağı’nın ipliğini pazara çıkaran ve “Bilinç Çağı’nı” ilân eden!..
Tam bir “Modern Çılgın Türk”
Doğuş Grubu’nun, Turgutreis Yat Limanını denizi kirleterek inşa eden ve o Limanı, trafik güvenliğini hiçe sayarak, kamusal alana tecavüz ederek işleten, önceki Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın TBMM Hizmet Ödülü verdiği, Başkanı, “Burası Türkiye bağımlısı” Ferit Şahenk gibilerle uğraşıyor.
Normal, adaletli ve insanca (az kazanandan az, çok kazanandan çok, her kesin gücü nispetinde) vergi toplanamadığı için KDV, ÖTV gibi (insanlık, ahlâk ve hukuk dışı dolaylı vergilerin) haksız, insafsız, merhametsiz, adaletsiz ve hukuksuzca halka salındığını söylüyor. Dünyada en pahalı benzin, doğalgaz, elektrik, su, gıda maddesi ve et’in tüketildiği bu ülkede; Devlet hesaplarının halka açıklanmamasına ve hükümetlerin namuslu, açık ve dürüst hesap vermemesine rağmen Galip Baran “gönüllü vergi ödemeğe” ve “devlet borçlarını tasfiye kampanyası” açmağa kalkışıyor.

Ancak, bu konudaki başvurusunu “borç aldıkları için emir de almak zorunda kalan” hükümetlere kabul ettiremiyor. Bütün başvuru ve uğraşlarına rağmen Hazine Müsteşarlığı’nın öngördüğü yasal düzenlemenin yapılmasını sağlayamıyor. T. C. Devletini borç batağından kurtarma girişiminde başarılı olamıyor.
Başta açıklanan sözlerle övülen Modern Çılgın Türk Galip Baran, T. C. Devletini dış borç batağından kurtarma konusunda hala ısrarlı: “Emekli maaşının yarısını “gönüllü vergi” olarak ödemeğe hazırım” diyor.
Egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olması, onurluluk göstermesi ve sorumluluk üstlenmesi beklenen, “içten pazarlıklı, sinsi-simsar, din tüccarı ve misyon taciri” öteki Türklerin takdirlerine arz olunur.
(*) Mustafa Nevruz SINACI; Siyaset Bilimci, Hukukçu, Gazeteci, Araştırmacı-Yazar

Hiç yorum yok: