Prof. Dr. Ekmeleddin
İhsanoğlu
Cumhurbaşkanlığı
adayı
KONU: “Bilinç Çağı İnsanı” olmanız
Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu,
Ben, bir “Bilinç Çağı
İnsanı”yım. Hakkını verme çabası içinde olduğum bu kimliğimle, aday adayı
olduğunuz cumhurbaşkanlığı makamı için “Bilinç
Çağı İnsanı” olmanız gerektiğini hatırlatmak isterim…
“Bilinç Çağı İnsanı”
oluşumun öyküsü:
Çevre, tüketim, trafik, sağlık,
vergi, rüşvet, milli servet, iş ahlakı (Ahilik), imar ve her şeyi devletten
bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini
araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına
giren, bencillikten kurtulmamı, diğerkâm bir kişilik edinmemi,”yasa bağımlısı” bir “Bilinç
Çağı İnsanı” olmamı sağlayan çalışmaları yaparken yaşan biçimim kökten
değişti:
* “Kendimi tanıma”ğa başladım.
* “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme”
ilkelerini özümsedim.
* Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş
amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
* Bilinç
konusunda uzmanlaştığımın, otodidakt (1)
(özöğrenimli) bir varlık olduğumun
farkına vardım. Kendimi Bilinçolog olarak tanımladım
Bilinçolog olmamı sağlayan çalışmaları
yaparken, tanımı “yeti” sözcüğüyle
sınırlı olan bilinç kavramını (a) sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim,
ete kemiğe büründürdüm, (b) Bilinç
= Z (zaman) x Ç2 ( çabanın karesi)
şeklinde ifade ederek bilimselleştirdim…
1996 yılında, “Trafik
kurallarına uyalım, uymayanları uyaralım” sloganından esinlenerek,
Bodrum’da, yayalarla ilgili sinyalizasyon ışıklarıyla donatılmış kavşaklarda
başlattığım çalışmada, “kırmızı ışık
kuralı”nı ihlâl eden, bu yolsuzluğu yapan yayaları, ( aynı kuralı sürücüler
de yaya iken ihlâl etmektedirler, yani bu kuralı ihlâl etmeyen yok
gibidir) “Yeşili Bekle, Lütfen”, “Sağdan,
Lütfen” yazılı pankartları kullanarak uyarmağa başladım.
Bu çalışmayı yaparken, demokrasinin,
yukarıda sözü edilen kavşaklarda özümsenebileceğini öğrendim. Ve demokrasinin, “Özgürlüklerin özgürlüklerle sınırlı bir
yaşam biçimi” olduğunu (sürücüye yeşil yandığı zaman yayanın kırmızıda
beklemesi, yayaya yeşil yandığı zaman sürücünün kırmızıda beklemesi gerektiğini)
dikkate alarak, sözü edilen kavşakları “Demokrasi Dershanesi” ve sözü edilen
kuralı ihlâl edenleri uyaranları “Demokrasi
Öğretmeni” olarak tanımladım.
Ayrıca, bencil (hodkâm) bir insanın, değişip, sencil (diğerkâm) bir
varlığa dönüşmedikçe, demokrat olamayacağının
da farkına vardım.
Somut uygulamalardan kaynaklanan bu sonuçlara bakılarak
düşünülecek olursa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti” olduğu söylenemez. Söylenemez, zira uyrukları demokrat olmayan,
yani otokrat olan devlet de demokrat değil, otokrat olur.
Sözü edilen çalışmaları yaparken, basında yer alan
haberlerden “Burası Türkiye” ve “Küresel ısınma” sergileri hazırladım…
2001 yılında, borç
alanın emir de alacağı anlayışından hareketle, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ni “dış borç yükü’nden (İMF
Boyunduruğundan) kurtarmak amacıyla bir kampanya başlatmak için Başbakanlığa başvurdum. Ancak,Hazine
Müsteşarlığı’nın bu konuda öngördüğü “yasal
düzenleme” yapılmadığı için bu kampanyayı amacına ulaştıramadım…
2002 yılında. Bodrum’dan hareketle, İzmir, Çanakkale,
Kocaeli, Yalova, Bilecik, Eskişehir güzergâhı üzerinden Ankara’ya yürüdüm. “Yurttaşlığa Çağrı Yürüyüşü” olarak tanımladığım bu etkinliği gerçekleştirirken
konakladığım il ve ilçelerde çevre ve trafik projelerimi uyguladım…
Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu,
Diğer taraftan, bilmenizi ve üzerinde düşünmenizi istediğim
en önemli konu:
“İklim değişikliği”nin
“Bilgi Çağı”nda gerçekleştiği, (ozon
tabakasının delindiği, buzulların eridiği, yağmur ormanlarının tükendiği,
türlerin azaldığı), “Bilgi Çağı”nın
“bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı”nın
felâket olarak tanımlanan “Küresel
Isınma”yı önleyemediği, insanı bencillikten kurtaramadığı, diğerkâm
kişilik kazandıramadığı, demokrat olmasını sağlayamadığı, bilinçlendiremediği
gerçeği karşısında; “Bilgi Çağı İnsanı”nın
"bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı”nı aşmasının, “bilinçlendirici eğitim anlayışı”nı
özümsemesinin, “Bilinç Çağı İnsanı”
olmasının yalnız ülkemiz değil, gezegenimiz için “olmazsa olmaz” bir KOŞUL olduğudur…
Bilinç sözcüğünün kullanılışında “Bilgi Çağı İnsanları”nın yaptıkları yanlışlar;
* “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim”
ya da “bilincindeyim”,
* “Kasten”
ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
* Bilinç sözcüğünün
fiil olarak kullanıldığında nesne almayacağını, geçişsiz bir fiil olduğunu
bilmedikleri için, “Bilgilendiriyorum”
ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” diyorlar…
“Bilinç Çağı İnsanı”:
* Aşırı tüketmez,
tüketemez.
* Çevreyi
kirletmez, kirletemez.
* Trafik
kurallarını ihlâl etmez, edemez.
* Vergi kaçırmaz,
kaçıramaz; kul hakkı yemez, yiyemez.
Eşdeyişle, yolsuzluk yapmaz,
yapamaz, bu kadarla yetinmez, yolsuzluk yapanlarla mücadele etmekten kendisini
alamaz. Başka türlü davranmasına vicdanı
izin vermez.
Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu,
Küresel ısınmanın durabilmesi için bu gezegenin sakinlerinin
“Bilinç Çağı İnsanı” olmaları gerekiyor…
Anıtkabir defterine yazığınız notta, “Muasır
Medeniyet’in üstüne çıkmak hedefimizdir. Ruhun şad olsun” dediniz.
“Muasır Medeniyet’ in
üstüne gerçekten çıkmak, Atatürk’ün
Ruhu’nu gerçekten şad etmek istiyorsanız “Bilinç Çağı İnsanı” olmanız gerekmektedir.
Saygılarımla. 04. 07. 2014
Demokrasi Öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucuları Temsilcisi
Bilinçolog
Galip (Diğerkâm) Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç
Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi:
“Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına
dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli
mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda
bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü
olduğu, bir başka deyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in
aldığı bir dünya düzeni kurmak.
(1): Otodidakt : bir
okula gitmeden kendi kendini yetiştiren (kimse). eş. yeni özöğrenimli.
Özöğrenim: her
şeyi kendi kendine öğrenme, kendi kendini yetiştirme işi.