Ulusal Kanal
Televizyon Gazetesi
İSTANBUL
Sayın Hali Nebiler,
Ben bir Atatürk Bağımlısıyım… İzinde değil, bağımlısı... 2
Mart günü Bodrum’da gerçekleştirilen Milli Anayasa forumu’na katıldım. Üstümde,
ön yüzünde, “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi” Bilinç Üniversitesi, arka
yüzünde yetmiş milyonluk aile, Türkiye”
Bilinç Üniversitesi yazılı önlüğü giyerek katıldığım bu toplantıda siz
Andımız’ı okuduktan sonra ayağa kalktım ve önlüğümdeki yazıyı gösterdim.
Devam etmeden önce aşağıda sayılan alanlarda yaptığım bazı
çalışmalardan söz etmek istiyorum:
Çevre, tüketim, trafik, sağlık,
vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten
bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini
araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına
giren, devletin iş yükünü azaltmayı öngören, bilinç konusunda otodidakt
(özöğrenimli) olmamı sağlayan çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten
değişti:
* Kendimi tanımağa başladım.
* Kendimi tanımağa başladım.
* “ Diğerkâm bir kişilik” edindim.
* “Yasa Bağımlısı bir Bilinç Çağı İnsanı” oldum
* “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve
“yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedim.
* Edindiğim tecrübi bilgi ile işlevi ve
amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
* Sözü edilen çalışmaları yaparken bir ilki gerçekleştirdim. Bilinçolog oldum.
* Tanımı yeti
sözcüğüyle sınırlı olan bilinç kavramını (a) sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim, (b) bilimselleştirdim, Bilinç
= Z (zaman) x Ç2 ( çabanın karesi)
şeklinde ifade ettim.
“Yasa Bağımlısı bir
Bilinç Çağı İnsanı ” olarak yaptığım işlerden (önlediğim yolsuzluklardan)
bazıları:
(a) Meclis Başkanlarından Köksal Toptan’ın TBMM Hizmet Ödülü verdiği sn Ferit
Şahenk’in Başkanı olduğu, Turgutreis Yat Limanı (D-Marin’i) ÇED raporunu hiçe
sayarak, Çevre Yasası’ni ihlâl ederek, denizi kirleterek inşa eden, yaya
yolunu, defalarca işgal ederek, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal alana tecavüz ederek işleten
Doğuş Grubu’nun yaptığı yolsuzlukları
önledim.
(b) Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki
Total benzin istasyonunun reklam panosunu yaya yoluna koyarak, kamusal alana tecavüz ederek yaptığı
yolsuzluğu da aynı şekilde önledim.
Bu vesileyle, “parayı verenin
düdüğü çaldığı” bir ülke olan Türkiye’de “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı
İnsanları”ına olan ihtiyacın önemini de ifade etmek isterim.
Diğer taraftan; yukarıda sözü
edilen çalışmaları yaparken
geliştirdiğim, ilk ve orta öğretim
okulları müfredat programına uygulama dersi olarak konulması önerisiyle M. E.
Bakanlığı’na gönderdiğim, gereken özen gösterilerek uygulandığı takdirde,
Türkiye’nin geleceği çocuklarımıza da benzer özellikleri kazandıracağından
kuşku duymadığım “Trafik terörünü halkın işbirliğinde çözme ve demokrasiyi
tabana yayma projesi” ne yazık ki,
dikkate alınmadı… Alınsaydı…
Bilinmesinde fayda gördüğüm iki önemli gerçek:
(A) Küresel ısınma “Bilgi Çağı”nda gerçekleşti.
“Bilgi Çağı”nın “bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı” felâket
olarak tanımlanan küresel ısınmayı önleyemedi. Bu durum karşısında; “Bilgi
Çağı İnsanı”nın “bilinçlendirici eğitim anlayışı”nı özümsemesi, yalnız ülkemiz
değil gezegenimiz için olmazsa olmaz bir
koşuldur…
(B) Bilinç sözcüğünün kullanılışında saptadığım
yanlışlar;
* “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine
“bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
* “Kasten” ya da “maksatlı” yerine “bilinçli
olarak”,
* “Bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum”
yerine “bilinçlendiriyorum” denilmektedir.
Bir “Bilgi Çağı İnsanı” olan Neil
Armstrong Ay’ayak bastığında: “Benim
için küçük ama insanlık niçin büyük bir adım” demişti…
Bu
gezegenin sakinlerinin “Yasa Bağımlısı Bilinç Çağı İnsanı” olmayı
başardıklarında atmış olacakları adımın büyüklüğünü hayal bile edemiyorum…
Bodrum’da
gerçekleştirilen forum’la ile ilgili izlenimlerim:
* Konuşmalar
başlamadan önce hazırladığım bir dosyayı başta sayın Hüsamettin Cindoruk olmak
üzere panelistlere verdim. Cindoruk’a dosyayı verirken, “yurdu ve milleti özden
çok sevme ilkesi”ni özümsemeyi başarabilseydik bu sorunları yaşar mıydık?”
yazılı soru kağıdımı da takdim ettim, ama cevaplamadı. Sanırım o da deli(!) olduğumu
anlamıştı.
* Aynı dosyanın bir
örneğini size verirken “bilinç kavramı üzerinde yoğunlaşalım” dedim…
* Çerkez Ethem’den,
onun hainliğinden (!) yine söz ettiniz… Atatürk bağımlısı bir Çerkez olarak ne
düşündüğümü acaba tahmin edebilir misiniz?.
* AKP’ye, RecepTayyip
Erdoğan’a yönelik tepkilerden anlaşılan o ki, Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulsak
sorun kalmayacak…
Bana göre, bencil (hodkâm) bir varlık olan insanın, küresel
ısınmanın sorumlusu insanın, kendisinden kurtulmasıdır…Bu sağlandığında, Recep
Tayyip Erdoğan gibiler de olmayacağından insanlık da kurtulacaktır.
* Şu var ki, bu
gezegenin hodkâm insanları değişmedikçe, diğerkâm bir varlığa dönüşmedikçe, başka
Recep Tayyip Erdoğanlar gelmeğe devam
edecektir…
Sayın Hali Nebiler,
Başkalarıyla örneğin sizinle aramızdaki fark, en önemli
fark: Sizler, yapmak istediklerinizi, yapılmasını istediklerinizi, ya da hayallerinizi söylüyor, anlatıyor ya da
yazıyorsunuz. Ben ise hayallerimi değil, insanlık için yaptığım çalışmaları,
gerçekleştirdiğim, bağımlısı olduğum işleri…
Diğer taraftan, yaptığım çalışmaları,gerçekleştirdiğim,
bağımlısı olduğum işleri sizlere örnek olabileceği inanç ve umuduyla, örneği
ekli “Diğerkâmlık Andı”nda ifade ettim.
Bağımlısı olduğum Atatürk de, insanlık için hayatını ortaya
koyarak yaptığı çalışmaları, gerçekleştirdiği işleri, ”Nutuk” olarak bilinen
ünlü eserinde yazdı, anlattı, ifade etti…
SON SÖZ:
Bilinç
konusunda bir program yapmak isterseniz yardımcı olmağa hazırım
Saygılarımla.
7. 03. 2013
Prof. Dr. M. Akif Çukurçayır’ın benimle ilgili “Erdem
Öğreten bir Delinin Hikayesi(!) başlıklı makalesinin örneği eklidir
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm)
Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844
84 76
E-POSTA:
galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi:
“Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına
dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı
zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda
bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: Güçlünün haklı
olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini
“uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.
EKLERİ:
1.
“Diğerkâmlık Andı”
2.
“Erdem Öğreten bir Delinin (!) Hikâyesi”