1 Ağustos 2012 Çarşamba

''Trafik dede''

''Trafik dede'', 
fahri trafik müfettişi oldu
   
Vatandaşların trafik kurallarına uymaları için özellikle 1996 yılından sonra
Bodrum'da başta trafik olmak üzere çeşitli konularda yaptığı eylemlerle tanınan 80 yaşındaki Galip Baran'a fahri trafik müfettişi belgesi verildi.
Galip Baran, Otogar Kavşağı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, 1990 yılından beri başta trafik olmak üzere, çevre, tüketim, sağlık, vergi, iş ahlakı, milli servet ve ihmal gibi konularda vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla çalışmalar yaptığını söyledi.
Vatandaşların trafik kurallarına uymaları için özellikle 1996 yılından sonra çalışmalarını artırdığını anlatan Baran, çalışmalarını sadece Bodrum ile sınırlı tutmayıp İstanbul, Ankara, Konya, Çorum ve Antalya gibi illerde de çalışma yürüttüğünü kaydetti.
Muğla İl Emniyet Müdürlüğü'ne yaklaşık 2 yıl önce fahri trafik müfettişi olmak için başvurduğunu belirten Baran, ''Emniyet Müdürlüğü başvurumu değerlendirmiş ve kabul etmiş. Bizden trafik kurallarına uymayanlara yakalanma duygusu uyandırmamızı istediler. Kurallara uymayanlar için caydırıcılık yaratmamız istendi'' dedi.
Baran daha sonra üzerinde ''sağdan lütfen'', ''yeşili bekle lütfen'' yazılı dövizler taşıyarak, kavşakta vatandaşları trafik kurallarına uymaları konusunda uyardı.
Bu sırada kırmızı ışıkta geçen Şakir Sarı isimli turist rehberini durduran Baran, Sarı'yı kurallara uyması konusunda uyararak dövizleri taşıttı.
Sarı ise yaptığı hatanın cezasını çektiğini belirterek, Baran'ı takdir ettiğini söyledi. Bu sırada çevredeki turistler de Baran'a destek verdi.
Baran daha sonra üzerinde, ''Yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralını ihlal ediyorsan demokrasi kavramından bihaber, bencil ve bilinçsiz bir varlıksın bilesin'' yazılı kağıtları yayalara ve sürücülere dağıttı.       01.08.2012  

O, ARTIK TRAFİK MÜFETTİŞİ!

80 Yaşındaki Galip Baran'a Fahri Trafik Müfettişi Belgesi Verildi
Bodrum'da başta trafik olmak üzere çeşitli konularda yaptığı eylemlerle tanınan 80 yaşındaki Galip Baran'a fahri trafik müfettişi belgesi verildi.
Kaynak : AA, 31 Temmuz  2012 Salı - 13:29
Galip Baran, Otogar Kavşağı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, 1990 yılından beri başta trafik olmak üzere, çevre, tüketim, sağlık, vergi, iş ahlakı, milli servet ve ihmal gibi konularda vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla çalışmalar yaptığını söyledi.
Vatandaşların trafik kurallarına uymaları için özellikle 1996 yılından sonra çalışmalarını artırdığını anlatan Baran, çalışmalarını sadece Bodrum ile sınırlı tutmayıp İstanbul, Ankara, Konya, Çorum ve Antalya gibi illerde de çalışma yürüttüğünü kaydetti.
Muğla İl Emniyet Müdürlüğü'ne yaklaşık 2 yıl önce fahri trafik müfettişi olmak için başvurduğunu belirten Baran, ''Emniyet Müdürlüğü başvurumu değerlendirmiş ve kabul etmiş. Bizden trafik kurallarına uymayanlara yakalanma duygusu uyandırmamızı istediler. Kurallara uymayanlar için caydırıcılık yaratmamız istendi'' dedi.
Baran daha sonra üzerinde ''sağdan lütfen'', ''yeşili bekle lütfen'' yazılı dövizler taşıyarak, kavşakta vatandaşları trafik kurallarına uymaları konusunda uyardı.
Bu sırada kırmızı ışıkta geçen Şakir Sarı isimli turist rehberini durduran Baran, Sarı'yı kurallara uyması konusunda uyararak dövizleri taşıttı.
Sarı ise yaptığı hatanın cezasını çektiğini belirterek, Baran'ı takdir ettiğini söyledi.
Bu sırada çevredeki turistler de Baran'a destek verdi.
Baran daha sonra üzerinde, ''Yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralını ihlal ediyorsan demokrasi kavramından bihaber, bencil ve bilinçsiz bir varlıksın bilesin'' yazılı kağıtları yayalara ve sürücülere dağıttı.
Muhabir: Gökmen Yüce
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu 

PROF. DR. SÜLEYMAN ATEŞ’E MEKTUP

Prof. Dr. Süleyman Ateş
Vatan Gazetesi
Sayın Süleyman Ateş
Birkaç gün önce arşivimi karıştırırken bulduğum, 24. 10. 2004 tarihli Vatan Gazetesinde yer alan “cennet, gerçek iman ve eylemle kazanılır” başlıklı makalenizde, özetle:
“ Her peygamber, Allah’a şirksiz, ahirete şeksiz inanan ve Salih amel yapan her ilâhi din mensubunu cennetle müjdelemiştir. Ama insanların bencilliği, ilâhi mesajın geniş ufkunu daraltmış, her din mensubu yalnız kendilerinin cennete gireceğini iddia etmiştir.
Hemen her surede vurgulanan genel prensip, Allah’a inanıp Salih amel yapanlar, dünya ve ahiret mutluluğuna ereceklerdir. Hiç kimse bu ilâhi yasayı değiştiremez” şeklindeki ifadelerinizin yer aldığını gördüm.
Sayın Süleyman Ateş,
Ben çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına giren, beni bilinçlendiren, bencillikten (hodkâmlıktan) kurtaran, “diğerkâm kişilik” kazandıran çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti: 

*     “Yasa bağımlısı” oldum.
*      Kendimi tanımağa başladım.
*     Çocuklukta içtiğimiz AND’ımızda yer alan “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim.
*   Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
*   “Bilgi Çağı”nı aştığımın, bilinç konusunda uzmanlaştığımın, Bilinçolog olduğumun farkına vardım...
Sayın Süleyman Ateş,
Bencil (hodkâm) varlıklar  olan (yukarıda sayılan alanlardaki çalışmaları yapmağa başlamazdan önce benim de bir ferdi olduğum) “Bilgi Çağı” insanları felâket olarak tanımlanan “iklim değişikliği”nin sorumlusudurlar. Bu insanlar, bilinçsizce sürdürdükleri yaşam biçimleriyle (ki ben de bu çalışmaları yapmağa başlamazdan önce onlar gibi yaşıyordum) ozon tabakasını delerek, buzulları eriterek, yağmur ormanlarını tüketerek, bazı türleri yok ederek bu gezegeni yaşanamaz hale getirdiler.
Ben, bu gezegenin sakinlerine, bu gezegende, bundan böyle, nasıl yaşamaları gerektiğini (yukarıda sayılan alanlardaki çalışmalarımla) göstererek anlatmağa çalışıyorum… Bu işi hakkını vererek yapabilmek için “insanüstü” sayılabilecek bir çaba harcıyorum… Beni takdir ettiklerini söylüyorlar, “herkes senin gibi olsa” diyorlar… Ancak iş “benim gibi olmak”a gelince, türlü mazeretlere sığınıyorlar…İpe un seriyorlar…
Sorun, bana göre, insanların “kibirli varlıklar” oluşlarından kaynaklanıyor…
SORULARIM:
(a)  Başta sözü edilen, beni bencillikten (hodkâmlıktan) kurtaran, “diğerkâm kişilik” kazandıran çalışmalar “salih amel” sayılır mı?
(b)  İnsanların “kibirli varlıklar” oldukları görüşüme katılır mısınız?

Saygılarımla.
Bilinç Üniversitesi kurucusu
Yasa bağımlısı / Bilinçolog / Galip Diğerkâmbaran

Bilinç Üniversitesi’nin,
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Amacı:  “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu” bir dünya düzeni kurmak.