22 Ağustos 2011 Pazartesi

yaşam,,,,,,,,,,,

Yaşam “GALİP BARAN Seçimi”
Yedimilyarıncı çocuk, mesajın var!
Dünya nüfusu hızla artıyor, doğal kaynaklar tükeniyor. Savaşlar, ölümler, doğal afetler, hastalıklar can almaya devam ediyor. Peki bizler dünya üzerinde yaşananlarla ilgili sorumluluklarımızın ne kadar farkındayız? Yedi Milyarıncı İnsan Projesi, dünya için düşünebilen, sorgulayan, örgütlenip hesap sorabilen bir sivil inisiyatif oluşturmak için çalışıyor. 31 Ekim'de doğacak yedi milyarıncı çocuk için de mesajlarınızı bekliyorlar.
Cumhuriyet-Pazar Eki- Yedi Milyarıncı İnsan Projesi, 2009 yılında Yale Üniversitesi’nde akademisyen ve aktivistlerin öne sürdüğü Küresel Sorumluluk ve Vicdan kavramından doğdu. Halen çalışmalarını Brookings Enstitüsü çerçevesinde yürüten Hakan Altınay’ın başlattığı bu projenin Türkiye ayağını da asistanı üç genç, Görkem Aydemir, Cansu Ekmekçioğlu ve Burcu Baran yürütüyor. Ne mi Yedi Milyarıncı İnsan Projesi? Amerika’da www.7billionthpersonproject.org, Türkiye’de de www.7milyarinciinsan.com adresinden takip edilecek sitede, sizi önce bir geri sayım karşılıyor. 31 Ekim’de yedi milyarıncı insanın doğumu gerçekleşecek. Bu elbette bir simge sayı. Dünyanın hangi yerinde hangi saatte doğacağı bilinemeyeceği gibi, nüfusun tam karşılığını bilmek de mümkün olmuyor.
Birleşmiş Milletler’in simgesel olarak öngördüğü bu tarih, dünya üzerinde yedi milyara ulaşacağımızı gösteriyor. Bu internet sitesinin amacı da dünya üzerinde yalnız olmadığımızı, sorumluluklarımızın ve haklarımızın olduğunu gösterebilmek. Hızla artan nüfusu, gün geçtikçe tükenen kaynakları, insan olarak bir diğerimize olan sorumluluklarımızı hatırlatmak istiyorlar. Devamında da hedef, dünya için düşünebilen, sorgulayabilen, örgütlenip hesap sorabilen sivil bir inisiyatif oluşturabilmek. Şimdilerde yedi milyarıncı insana iletmek üzere mesaj topluyorlar. Doğacak bu yeni çocuğa bir mesajınız var mı?

Yedi Milyarıncı İnsan Projesi’nin Türkiye ayağı 2010 yılında hayata geçirildi. Cansu Ekmekçioğlu, “Bağımlılıklarımızın gitgide arttığı, birbirimize karşı sorumluluklarımızın çoğaldığı küresel bir dünyada yaşarken, sorumluluk ve haklar düzeni üzerinden bir argüman geliştirmek gerekiyordu. Bu da küresel sorumluluk ve vicdan” diyerek anlatmaya başlıyor amaçlarını. Bir web sitesi yaparak, ortak akıl oluşturmak yönünde fikirleri topluyorlar. Bunu da verilere ve rakamlara boğulmadan, kişileri dünya sorunlarıyla özdeşleştirerek yapmayı hedefliyorlar. Öncelikli sordukları, “İnsanlar, diğer ülkelerde yaşayan insanlara karşı kendilerinde sorumluluk hissediyor mu? Dünya üzerinde yaşananlarla ilgili sorumluluklarının farkında mı? Ne yapılması gerektiği konusunda fikir üretmeye, ortak akıl oluşturmaya hazır mı?” Görkem Aydemir, öncelikle bu soruları insanlara sordurabilmek istediklerini dile getiriyor: “Farkına varmak, düşünmek, sorgulamak ve fikir üretebilmek amacımız. Bu yüzden de bu network üzerinden örgütleniyoruz. Üniversitelerde gençleri kapsayan seminerler düzenliyoruz. Bir diğer amacımız küresel sorumluluk ve vicdan konusunun üniversitelerde ders olarak görülebilmesi. Yakın zamanda Sabancı Üniversitesi’nde altı aylık seminer serisi düzenledik. Yeni dönemde Oxford, Fudan (Çin), Boğaziçi ve Sabancı Üniversitelerinde eşzamanlı olarak dersler görülmeye başlayacak. Ayrıca yalnızca İstanbul’da değil, Anadolu’nun çeşitli illerinde, üniversitelerde de seminerler yapmak istiyoruz.” Çinli yönetmen Jian Yi’nin yönetiminde sekiz ülkede çekilen belgeselin Türkiye ayağını da hazırlamışlar. BBC’de gösterilecek bu belgeselde yapılan röportajlarla, “Bu dünya nereye gidiyor?” sorusunu dile getirecekler.

Bu dünya nereye gidiyor?


Projeyi ilginç kılan bir başka ayağı da var. Siz bu satırları okurken, yedi milyarıncı bebeğin doğumuna yalnızca 70 gün kalmış olacak. Birleşmiş Milletler, 31 Ekim tarihinde 7 milyara ulaşacağımızı söylüyor. Aydemir, burada önemli olanın bu sembol sayı üzerinden neyi düşüneceğimiz olduğunu özellikle vurguluyor. “Dünya üzerinde yedi milyar insan yaşıyor. Hepimiz hızlı yaşamlar sürüyor, kısa dönemli sonuçlara odaklanıyoruz. Ama bu projeyle, şunu söylüyoruz: “Bir durun ve genel olarak dünyada neler oluyor kısmını düşünün. Bizim aramıza katılan bu yeni bebekle dünya nüfusu yedi milyara ulaşacak. Ona ne söylemeyi istersiniz?” Evet, internet sitesinde yeni doğacak bu çocuk için mesajları topluyorlar. Bu noktada insanları bir an için de olsa durup dünya için bir düşünceye sevk etmek istiyorlar. Şimdilerde yedi milyarıncı insana yollanan mesaj, fotoğraf ve videoları yayımlıyorlar sitede. Ekim sonrasında da tüm bu verilerle bir sergi açmayı planlıyorlar.
Hızla ürüyor, hızla tüketiyoruz
Birleşmiş Milletler’in genel sekreteri Kofi Annan, altı milyarıncı bebeği sembolik olarak tanıştırmıştı bizlere. O günün üzerinden 12 yıl geçti. 12 yılda bir milyar artış yaşanmış. Dünya nüfusu hızla artarken, kaynakların da hızla tükendiğinden söz ediyoruz. Peki bu yeni doğacak bebek, nasıl bir dünyaya gelecek? Karşımızda nasıl bir manzara var? Burcu Baran anlatıyor: “Dünya nüfusunda çok hızlı bir artış var. 12 yılda bir milyar insan diyoruz, bu çok ciddi bir sayı. BM, 2037 yılında bu rakamın 9 bine ulaşacağını söylüyor. Yani 20 yılda 2 milyar daha artacağız. Bu ne kadar hızlı ürediğimizin de bir göstergesi. Ayrıca böyle bir üremenin içindeyken, sınırlı kaynakları olan dünyamızda gayet sınırsızmış gibi de tüketiyoruz. Durup, bunları düşünmek zorundayız. Sadece kendimiz için değil, tüm dünya ve insanlar adına bunu yapmak gerek.” Sözü Aydemir alıyor: “Kurumsal şirketler ve ülkeler bazında bakarsanız, çok büyük çalışmalara da rastlayamazsınız. Çünkü kapitalist sistemin yürüdüğü dünyada birtakım çıkarlar var. O yüzden bireyler olarak da harekete geçmemiz gerekiyor. Bireylerin sorumluluklarını hatırlatmak, üzerine düşündürmek ve birtakım talepler için harekete geçirmek istiyoruz.” Öncelikli gördükleri konu ise iklim değişikliği. Bunu eğitim ve silahsızlanma takip ediyor. O yüzden son söz olarak, “Dünyaya kulak verin. Sivil inisiyatifin gücünü göstermemizin zamanı geldi” diyorlar.  (21 Ağustos 2011)

4 Ağustos 2011 Perşembe

yasama meclisi başkanı ile bir sohbet...........

Yasama Meclisi Başkanı ile Yasa Bağımlısı arasında bir sohbet

Yasa bağımlısı Galip Baran: Sayın Çiçek, bu ülkede hangi yasalar uygulanıyor? TBMM Yasaları mı, yoksa Nasrettin Hoca Yasaları mı?

Yasama Meclisi Başkanı Cemil Çiçek: TBMM Yasaları elbette... Bunu sormak bile abes!

Galip Baran: Siz öyle sanın… Bu ülkenin Bodrum İlçesi’nin Turgutreis Beldesi’nde  Nasrettin Hoca Yasaları uygulanıyor. Parayı veren düdüğü çalıyor…

Doğuş Grubu:
*  Turgutreis Yat Limanını inşa ederken ÇED Raporunu yok saydı, denizi kirletti, Çevre Yasası’nı ihlâl etti, bu yolsuzluğu yaptı…
* Bu kadarla yetinmedi. İşletirken de giriş kapılarının önündeki yaya yolunu işgal etti, kamusal alana tecavüz etti, Trafik Yasası’nı ihlâl etti, bu yolsuzluğu da yaptı…
* Bu kadarla da yetinmedi. Geçenlerde Uluslar arası Müzik Festivali’ni bahane ederek giriş kapıları önündeki yaya yolunu tekrar işgal etti, kamusal alana tekrar tecavüz etti, Trafik Yasası’nı tekrar ihlâl etti. Bu yolsuzluğu tekrarladı…Dahası! Bu yolsuzlukları yapan Doğuş Grubu’nun Başkanı Ferit Şahenk’e önceki seleflerinizden Köksal Toptan TBMM Hizmet Ödülü verdi…

Bu ülkede hangi yasaların uygulandığının farkında değilseniz; bu gerçekleri hatırlattığım için bana teşekkür bile edemeyecekseniz; o koltukta işiniz ne, sayın Çiçek?

Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu/ Yasa Bağımlısı/Bilinçolog

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76   E-POSTA: galipbaran@ttmail.com

(1)    :  Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla “Bilinçoloji Ana Bilim Dalı”na dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.