Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin
TDK (Türk Dil Kurumu) Başkanı
ANKARA
KONU: Bilinç
sözcüğünün doğru kullanımının sağlanması
Sayın Prof. Dr. S. Kaçalin,
İnsanlar (Bilgi Çağı İnsanları), bilinç sözcüğünü yanlış kullanıyorlar;
* “Biliyorum”ya
da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
* “Kasten”
ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
* (Bilinç sözcüğünün fiil olarak
kullanıldığında nesne almayacağını, geçişsiz bir fiil olduğunu bilmedikleri
için) “bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” diyorlar.
Bilinç sözcüğünün yanlış
kullanımının farkına varışımın öyküsü:
1978 yılında emekli oldum ve Bodrum’un Turgutreis beldesine yerleştim.1989
yılında iki emekli arkadaşımla, sokakta, yani kamusal, yani Türk Milleti’ne ait
alanda çöp, izmarit ve benzeri atıkları toplamağa başladım. Kamusal, yani Türk
Milleti’ne ait alana, yani Türkiye’ye özel
alanım gibi sahip çıktım…
1996 yılında, Bodrum’da, Garajaltı
Kavşağı’nda, “Bilgi Çağı İnsanları”na
yayalarla ilgili “kırmızı ışık kuralı”nı
ihlâl etmekten vaz geçmelerini, (devletin koyduğu yasalara uymalarını) sağlamak
için bir uygulama başlattım. İzleyen yıllarda pek çok il, ilçe ve beldede çoğu
kez tek başıma gerçekleştirdiğim, beni bencillikten kurtaran, “yasa bağımlısı” olmamı sağlayan bu
uygulama ile, sözü edilen yolsuzluğu yapanları (devletin koyduğu yasalara
uymayanları), “Yeşili Bekle, Lütfen”, “Sağdan, Lütfen” yazılı
pankartları kullanarak uyarmaya, bencillik yapmamalarını anlatmaya başladım.
Beni bencillikten kurtaran bu
çalışmaları yaparken:
* “Kişilerin,
karşılıklı hak ve özgürlüklerinin varlığına dayanan bir yaşam biçimi”
olarak da tanımlanan ve “Bilgi Çağı
İnsanları”nın; Cumhuriyet’le yaşıt seçimlere rağmen bencil oldukları
nedenle idrak edemedikleri demokrasiyi
yayalarla ilgili trafik ışıklarıyla donatılmış kavşaklarda öğrenilebileceklerini
anladım.
* 1996 yılında sorumluluğunu üstlendiğim bu
görevle “Bilgi Çağı İnsanları”na demokrasiyi
öğretmek için çalıştığımın
(demokrasi öğretmeni) olduğumun farkına vardım.
* Sözü edilen kavşakları, bu nedenle, “demokrasi
dershanesi” olarak tanımladım.
O çalışmaları çevre, tüketim,
trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her
şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığım çalışmalar izledi. İnsanı,
davranışlarını ve nedenlerini araştırmama yol açan bu çalışmaları yaparken
yaşam biçimim kökten değiştiğinin;
* “Bilinç Çağı
İnsanı”” olduğumun,
* “Kendimi tanıma”ğa başladığımın,
* “ Diğerkâm
bir kişilik” edindiğimin,
* “Yurdu
ve milleti özden çok sevme” ve “Yaratılanları
Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsediğimin.
* Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç
Üniversitesi’ni kurmuş olduğumun.
* Bilinç konusunda uzmanlaştığımın, otodidakt (özöğrenimli) olduğumun
farkına vardım ve kendimi Bilinçolog olarak tanımladım.
[[ Otodidakt : bir okula gitmeden kendi kendini yetiştiren (kimse).
eş. yeni özöğrenimli.
Özöğrenimli: bir okula gitmeksizin her şeyi kendi
çabasıyla, çalışmasıyla öğrenen (kimse).]
* “Bilgi
Çağı İnsanları”nın “yeti”
sözcüğüyle sınırlı tuttukları bilinç kavramını:
(a) SORUMLULUK kavramıyla bütünleştirdim. Ete
kemiğe büründürdüm. Somutlaştırdım.
(b) B(bilinç) = Z (zaman) x Ç2 (çabanın karesi) şeklinde ifade ederek
bilimselleştirdim…
Kavşaklarda kırmızı ışık kuralını
ihlâl edenleri uyardığımı; sokakta, yani kamusal, yani Türk Milleti’ne ait
alanda çöp ve izmarit gibi atıkları topladığımı, kamusal alana (Türkiye’ye) özel
alanım gibi sahip çıktığımı gören “Bilgi Çağı İnsanları”; bana, “herkes senin gibi olsa”, “insanlık için çalışıyorsun” diyorlar…Beni,
benzeri sözlerle övüyorlar, ancak, kendileri , “benim gibi” olmak, “insanlık
için çalışmak” istemiyorlar. “hadi siz
de …” dediğimde “işim çok”, “vaktim
yok” mazeretine sığınıyorlar. İpe un seriyorlar…
Bencillik yapmamalarını yıllardır
anlatmağa çalıştığım “Bilgi Çağı
İnsanları” ; küresel ısınmayı başlattılar, ozon tabakasını deldiler,
buzulları erittiler, yağmur ormanlarını azalttılar, bazı türleri yok ettiler. Bedelini,
Dünya’yı daha yaşanamaz hale getirerek ödemeye başladılar…
Yadsınması mümkün olmayan bu
gerçekler; “Bilgi Çağı İnsanları”nın,
bencillik yapmaktan vaz geçmelerinin, "bilgi
ile sınırlandırdıkları eğitim anlayışı”nı aşmalarının, “bilinçlendirici eğitim anlayışı”nı
özümsemelerinin, “Bilinç Çağı İnsanı”
olmalarının ne kadar yaşamsal, ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir…
Sayın Prof. Dr. S. Kaçalin,
Bu vesile ile, “Bilgi Çağı İnsanı”nın;
Aşırı tüketmeyeceğini, tüketim
çılgını olmayacağını
Çevreyi kirletmeyeceğini, Çevre
Yasası’nı ihlâl etmeyeceğini
Trafik kurallarını
çiğnemeyeceğini, Trafik Yasası’nı ihlâl etmeyeceğini,
Vergi kaçırmayacağını, Vergi
Yasası’nı ihlâl etmeyeceğini (kul hakkı yemeyeceğini), eşdeyişle, yolsuzluk
yapmayacağını, daha da önemlisi, yolsuzluk yapanlarla mücadele etmekten
kendisini alamayacağını, kendi örneğimden yola çıkarak, İDDİA ediyorum.
SONUÇ OLARAK:
Yukarıda açıklanan gerçekler
ışığında, bilinç sözcüğünün doğru
kullanımının sağlanmasını ;
* “Bilincindeyim”
yerine, “biliyorum”ya da “farkındayım”,
* “Bilinçli
” yerine, “kasten” ya da “maksatlı”olarak,
* “Bilinçlendiriyorum”
yerine, “bilgi veriyorum” denilmesinin
zorunluluğu da aşan bir ihtiyaç olduğunun bilinmesini istiyorum…
Gereğinin yapılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
“Bilinç Çağı İnsanı”
Demokrasi öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm)
Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844
84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin
(a) İşlevi:
“Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına
dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı
zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda
bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu,
eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya
düzeni kurmak.
16. 04. 2014
ADRES: Yalı Mahallesi
4076
Sokak No: 5/2 PK: 20
Turgutreis-BODRUM